Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Şubat, 2008 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bir Bülent Ersoy Kadar Olamadım Be!

Bülent Ersoy, yıllar önce kestirmiş olmasına rağmen hepimize, hepimizden daha taşaklı olduğunu gösterdi. Bu kadınadamdan korkanlar grubu vardı Yüzkitabı internet sitesinde. Bendeniz de oraya üyeydim efenim. Çünkü çocukluğumdan beri kafa karıştırıcı, gittikçe daha ürkütücü bir imge olarak taşıyorum Bülent Ersoy'un resmini kafamda. Gözlerini belerterek "yavrucuum" dediği zaman çıkmaz bir sokakta üstüme doğru geldiğini hayal eder, iyice tırsardım. Hemen bir de resmin öbür tarafından bakalım. Zeki Müren gibi kaypak değildir Bülent Ersoy. Bir kere Klingon savaşçısından daha büyük vatkalar takarak, etek giyme sevdasını, kostümünü Roma askerlerinin üniformalarına benzeterek gidermemiştir. Sahnede yüzüne dikkatle dalıp cinsel tercihini çözmeye çalışan seyircinin yüzüne, "ne münasebet efendim!" diyerek bakmamıştır. Homoseksüel olmak bir tercihtir. Her türlü günahı işlemenin serbest, söylemenin yasak olduğu bir ülkede yaşamanın zorluğunu en çok onlar

Çocuk Ülkenin Çocuk İnsanları

Çocuk kalmış, bilemedin en fazla ergen olmuş bir ülke burası. Biz de öyleyiz. Suç ve ceza gibi iki temel kavram üzerinde bile anlaşamıyoruz. Her ülkeden ayrı ayrı aparttığımız bir hukuk sistemimiz var. Ve her kliğin kendisine özgü bir suç ve ceza anlayışı. Her klik kendisine ait bir suç ve ceza yargısı geliştirebiliyor. Yine ve bıkmadan Ogün Samast. Yarın öbür gün hapisten kaçtığını duyabiliriz. Çünkü bana göre o suçlu ama onun hapisten kaçmasını sağlayanlar için suçlu değil. Herşey bir yana, bir insanı öldürmüş olmanın vicdan azabını bile omuzlarında taşımasın diye eline bir bayrak tutuşturuveriyor onlar. O suçlu değil ki! Kahraman ulan o! Bu fazlasıyla bölünmüş ülkenin her atomu kendine bir kahraman belirliyor. Mavi Çarşı’yı yakanları hatırlayın. Onlar da birilerine göre kahramandı. Ölüm oruçlarında ölenler, kahramandılar. PKK’nın şehitleri de kahraman. Kahraman yaratmak çocuk kalmış toplumlara özgüdür. Bu kahramanlar masallardan dönüşen kahramanlardır. Onlar sadece cesaret ederler.

Taşra’ya karşı durmak

Türbanla üniversiteye girebilirler mi? Peki türbanla kamuda çalışabilirler mi? Üniversitede okuyabilirler ama kamuda çalışamazlar. Her ikisini de yapabilirler. Hiçbirini yapamazlar. Seçenekler bu kadar açık aslında. Kutuplaşmaya doğru kayıyoruz. Türkiye İran olmayacak maillerinden çok sıkıldım ben. İran’ın iç dinamiklerine dair hiçbir şey bilmeden, İran Devrimi’yle ilgili doğru dürüst bilgi edinmeden “Türkiye İran olmayacak!” Rıza Pehlevi ve zarif eşinin laik laik fotoğrafları, eskiden böyleydi, hemen arkasından peçeliler, şimdi ise böyle! Yemişim öyle laikliği, mondanlığı, modernliği batılılığı! Pers İmparatorluğunun kuruluşunun 2500. kuruluş yıldönümü gibi uyduruk bir sebeple Persepolis’in kalıntılarının yanına dünyanın en büyük çadırını kurdurup kırk gün kırk gece dünya jet sosyetesine şampanyalar akıtırsan, üstelik bunu kendi halkın açlıktan kırılırken yaparsan, adamı indirirler, siktirederler, yerine de çatır çatır İslam devletini kurarlar. Pehlevi’nin batılılara ve etrafındaki

Rubai

Bahçede ip atlayan kızdır sevgilimin gözleri, Laciverdi bahçede yıldızdır sevgilimin gözleri, Yüreğimin karanfil bahçesinde, Benim kadar yalnızdır sevgilimin gözleri