Cibali'deki Giritli Meyhanesi'ne gidecekseniz mutlaka çek defterinizi de yanınızda götürünüz. Üç kişi, meze, iki ufak, üç balık (fener balığı kavurma -adına kanmayınız ben kandım, içinde domates, biber ve mantar olan kuşbaşı kesilmiş balık parçaları-, dil şiş ve asma yaprağında sardalya -bu da yaprağın içine konmuş sardalyanın ızgara edilmesinden ibaret-) için 280 lira ödedik. "Oh" dedik, "ne güzel oldu böyle açık havada serin serin" dedik. Bankanızla görüşünüz, kredinizi alınız öyle gidiniz. Paraya pek de tamah etmeyen bir adam olarak, "Ulan öyle bir yemek yedim ki lezzetiyle beni mestetti, feda olsun 280 lira!" diyebilsem umurumda bile olmazdı ama maalesef o da yok. O zaman bizi kim çarptı, niye çarptı diyor insan.
Virgillius'un şu yazısını okuduktan sonra bir cevaba girişip yorum kısmına koyacak oldum. Fekat yorumun limitlerinin almayacağı bir yazıya dönüştüğü için yazacaklarım, buraya almaya uygun görmüş bulunmaktayım efenim. Üstat hazır sen yokken meydanı boş bulup atıp tutayım biraz. “Makinalaşmak İstiyorum” şiiri Nazım Hikmet'in şiirinin gelişme döneminde denediği Fütürist akım dahilindeki bir iki şiirinden birisidir. Fütürist akım İtalya'da Marinetti tarafından başlatılmış daha sonra özellikle Rusya'da faşizme olan açık desteği paranteze alınarak geçmişe dair herşeyi reddeden cesur tavrı öne çıkarılarak Mayakovski ve Hlebnikov tarafından uygulanmıştır. Mayakovski'nin şiirinin bu kadar sert, açık ve kavgacı olmasının sebebi şairin manyak bakan gözleriyle birlikte bu akımdır. Nazım Hikmet'in KUTV'da eğitim görürken okuduğu ve çarpıldığı bu şiir biçimine öykünerek yazdığı bir şiirdir “Makinalaşmak İstiyorum” Biçimsel olarak oldukça özel bir yer tutar Türk şii...
Yorumlar
Burasıdır di-yorum, bir türlü laf anlatamı-yorum.