Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Türküm ben delikanlı aktif dinamik heyecanlı etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Türkün Duygusal Yelpazesi

Bizim böyle bir sorunsalımız var. Dünyaya ya rezil oluyoruz ya da gününü gösteriyoruz. Daha küçük okazyonlarda Avrupa'ya. Daha da küçük okazyonlarda sadece Balkanlara. Tabi artık Balkanlar bizden de fena durumda olduğu için bu jargon çok kullanılmaz oldu. Onlar da bizden, imparatorluğun bir parçası sonuçta hala. Ama şu Avrupa'ya, daha da fenası dünyaya rezil olma durumu yok mu, işte o bizi mahvediyor. Hemen bi şey olsun da günlerini gösterelim istiyoruz. Ah bıraksalar 70 Milyon "Allah Allah!" nidalarıyla burada bir yürüyüş koparıp Viyana kapılarına dayanırız, dayanmakla da kalmaz alırız ama bırakmıyorlar. Türk'e, Türkiye'ye karşı plan yapmaktan başka bir işleri yok. Her ülkenin dışişleri bakanlığı ve gizli servisinin Türkiye'yi mahvetme planları yapan daire başkanlıkları var. Stratejik önemimizi çekemiyor kimse. Bu daire başkanları yılda bir kere Abant'ta toplanıp önce dizlerini dövüyorlar. "Herşeyi yaptık ama bu sene de Türkiye'yi yıkamadık&

Kıskanç Ülkenin Çocukları

Sigarayı bırakmayı bıraktım ya kafa yeniden çalışmaya başladı anasını satayım! Şimdi efenim öncelikle şu linke tıklayıp şu haberi hep birlikte okuyoruz http://www.hurriyet.com.tr/dunya/9655947.asp?gid=229&sz=70033 Okumaya üşenenler varsa ben kısaca özet geçeyim. Bu Maykıl Felps denen süper-çimici abinin çimmeye nasıl başladığını anlatan bir haber. Hiperaktifmiş bu, anasına demiş ki doktor "atın bunu havuza yorgunluktan geberene kadar yüzsün, oğlan o gün bugündür yüzüyormuş. Önemli olan o değil, önemli olan altındaki yorumlar. Aynen aktarıyorum: "iste fark bizler neynen ugrasiyoruz elin oglu neyle,70 milyon turkun icinden bir tane yuzucumuz yokya yaziklar olsun bize bizde kapkac taciz dururken niye baska bir sey yapayimki turke spor deme ne dersen de ama sakin spor yap deme " "Elin oğlunun amacı madalya almak. Bizimkilerin ise gezip tozmak. Milletin parasıyla sakat sakat oraya gidip sondan birinci oluyorlar. Bari sakatlığınızı söyleyin de geriden gelen yetenekler

Aklıma Takılanlar

Kışın kafelerde, metrolarda filan bir kere bile kitap okuduğunu görmediğim yurdum burcuva kızı neden güneşlenirken kitabına gömülür? Ben biliyom nedenini de, ayıp değil mi güneşin altında kavrulan o zavallı kitabın yapraklarına be güzel ablam ama ya!

FLAŞ: Karacasu ve Kavlaklı Merkeze mi Bağlanıyor!

Nerden, nasıl geldim de buldum bu haberi bilmiyorum. Bu yazı hakkında bile yazılabilecek çok şey var aslında. Zamanı ve hayatı farklı algılama, daha bir sürü şey. Ama sadece bu manşet bile kendi kendine çok şey anlatıyor. Devamını okumak isteyenler burdan bulabilirler.

Bir Bilim Kurgu Denemesi

Genç adam gecenin oldukça geç bir saati olmasına aldırmadan bankamatiğin önünde durdu. O kadar yorgundu ki hırsızdan uğursuzdan korkmaya bile mecali yoktu. Bir an önce taksi parası verecek kadar para çekmek ve evine gitmekten başka bir şey düşünmüyordu. 2037 yılının soğuk bir sonbahar akşamıydı yaşanan. Taksiler artık kendi kendilerini sürmekteydi. Elbette ki Türkler tarafından icat edilmemişlerdi. Fakat yazılımın içine konan bir yama sayesinde “Karşıya geçicem gündüz tarifesi açar mısın abi?” sorusuna cevap verebiliyorlardı. Bu cevap her zaman evet olmuyordu o ayrı. Genç adam bunları düşünerek kartını makineye sokmuştu. Makineden gelen hem seksi hem anaç kadın sesiyle kendisine geldi. “Dünyanın yerel bankası Eyc-es-bi-si’ye hoş geldiniz Gökhan Bey. Lütfen dört haneli şifrenizi aklınızdan geçiriniz”. Genç adam bir an durdu, o kadar yorgundu ki şifresini hatırlayamıyordu. İçinden bir sürü olası şifre geçirmeye başladı. “8933, 3922, 1212, 5794… hay .mına koyim neydi bu şifre ya!” Bankama

Türkler Geliyor!

Henry Wilson CİA Başkanı’nın odasına daldığında Langley’de saat dördü geçiyordu. Başkan Jameson geceyi odasında patronu Bush’la konuşarak geçirmişti. Başı fena halde ağrıyordu. Eğer önlem almazsa çok yakın zamanda koltuğundan olacağını biliyordu. Bu durum, baş ağrısının daha da azmasına sebep oluyordu. Henry Wilson Başkan Jameson’un odasına girme hakkı olan üç kişiden birisiydi. Diğer iki kişiden biri sürekli Rusya’dan gelebilecek bir nükleer saldırıyı izlemedeydi. Diğerinin gözü ise Çindeydi. Ama son birkaç yıldır onlar yan gelip yatarken Wilson neredeyse saat başı Jameson’un odasındaydı. Henry Wilson teşkilatın Türkiye sorumlusuydu. Jameson, onu görünce derin bir nefes verdi. “Gene ne var Wilson?” diye sordu. Wilson çaresizlik içinde konuşmaya başladı: “Türkler efendim… Gene yapacaklarını yaptılar. Facebook’da bu sefer de ‘Haydi Türk Genci! İddia Ederim Atatürk’ün İzinde 100 Milyon Kişi Bulurum’ grubu kurmuşlar. Katılım çığ gibi büyüyor, şu ana kadar sadece Wyoming’den dörtyüz bin ki