Ana içeriğe atla

Kıskanç Ülkenin Çocukları

Sigarayı bırakmayı bıraktım ya kafa yeniden çalışmaya başladı anasını satayım!

Şimdi efenim öncelikle şu linke tıklayıp şu haberi hep birlikte okuyoruz

http://www.hurriyet.com.tr/dunya/9655947.asp?gid=229&sz=70033

Okumaya üşenenler varsa ben kısaca özet geçeyim. Bu Maykıl Felps denen süper-çimici abinin çimmeye nasıl başladığını anlatan bir haber. Hiperaktifmiş bu, anasına demiş ki doktor "atın bunu havuza yorgunluktan geberene kadar yüzsün, oğlan o gün bugündür yüzüyormuş. Önemli olan o değil, önemli olan altındaki yorumlar. Aynen aktarıyorum:

"iste fark bizler neynen ugrasiyoruz elin oglu neyle,70 milyon turkun icinden bir tane yuzucumuz yokya yaziklar olsun bize bizde kapkac taciz dururken niye baska bir sey yapayimki turke spor deme ne dersen de ama sakin spor yap deme "

"Elin oğlunun amacı madalya almak. Bizimkilerin ise gezip tozmak. Milletin parasıyla sakat sakat oraya gidip sondan birinci oluyorlar. Bari sakatlığınızı söyleyin de geriden gelen yeteneklerin şansı olsun."

Bu çok fena
"Ben de Turk yuzucu sanip gurur duymustum. Ne zaman boyle yuzuculerimiz olacak ve olimpiyatlarda ne zaman hayal kirikliklarindan kurtulucaz yeter artik. "

Bunun alakası yok ama çok sevdim benim kafadan arkadaş:

"bu kadar insan açken bu adam bir ailenin yiyecegi kadar yemek yiyor yazık değilmi!! DİYE BİR YORUM TABİİKİDE YAPMİYCAM VEDE BÖYLE YORUMLARIN BAZEN NE KADAR SAÇMA VE GEREKSİZ OLDUĞUNU HATIRLATMAYA ÇALIŞICAM. "

Sonuç olarak çimici oğlanın ne yediğini anlatan bir yazı bu.

Şimdi bu nasıl bir haleti ruhiyedir ki, evine en yakın yüzme havuzunun nerde olduğunu bilmeyen yurdum insanı, bu emmi 5 tane altın madalyayı göğsüne takınca, bir anda ülkenin çimmesel ve daha da genel olarak sporsal sorunlarına diz döver hale gelir?

Bu nasıl bir geyik yapabilme potansiyelidir yüce yaradan ki, ülkenin en çok okunan gazetelerinden birisi süper-çimicinin sabah kahvaltısında ne yediğini haber yapar? Bu kadar mı çok seviyoruz anam biz boş konuşmayı, bu kadar, ama bu kadar mı çok ya!

Ayrıca, bu nasıl bir kıskançlıktır, nasıl bir aşağılık kompleksidir ki dört gün önce adını bile bilmediğin Maykıl Felps'ten yola çıkarak ülkede sporun bittiğine dair yazılar yazıp NTV'de programlar yaparsın ey benim güzel ama yalnız ülkem? Spor ne zaman başlamıştı ki bitti bu ülkede allaşkına? NTV -ki çok severek izlediğimiz saygın bir kanaldır- Olimpiyatlar bittikten on gün sonra da aynı haberi takip etmeyecek, aynı sorunun üstüne gitmeyeceksen niye harcarsın yurdumun onca enerjisini, zamanını? Ne gerek var?

Nasıl olsa üç gün sonra dünyanın herhangi bir başka yerinde bambaşka bir başarı yakalayacak birileri ve biz ona dönüp "Vay anasını be! Elinoğlu yapıyor! Bizde olmaz tabi abicim böyle şeyler" diyeceğiz. Ha, bunu da dedikten iki gün sonra onu da unutacağız orası kesin. Bu nasıl bir ülkedir .mına koyim! Bu nasıl bir kıskançlıktır! Bi dur, kıskandığın onca şeyin arasından birinde bari sebat et, başar di mi? Ama yok, illa yeni kıskançlıklar, yeni eksiklikler...

Ergenliğe yeni girmiş genç kız ruhayilty'sinden[1] bi çık artık Türkiye! Bi yeter! Bi dur! Sıtkım sıyrıldı yemin ediyorum, illallah dedim yeter lan!



[1] (ruh hali'nin adını hatırlamadığım bir manken tarafından dönüştürülmüş hali, o gün bugündür kullanırım ayıla bayıla)

Yorumlar

Borsalino dedi ki…
Ben de bir zamanlar, gazetedeki okuyucu yorumlarıyla ilgili bir yazı yazmıştım. İnsanı yaşamdan soğutuyor yemin ederim. Mesela bir kadının 18 tane çocuğu olmuş, ahanda yorum şu; bence doğursun, neticede çocukların on tanesi erkek. Hönk?

Ya da, deprem olmuş, insanlar ölmüş, Allah Rahmet Eylesin..Pardon?

Hiperaktivite ve spor bağlantısı çok doğru bu arada. Ben de küçükkene öyleymişim, beni de jimnastikten tenise, yüzmeden su topuna, bin tane şeye götürmüşlerdi. Tabii ne oldu, jimnastik mayosunu giydik alana çıktık, o denge aletini gördüğüm an altıma işiyordum, iki metre mi ne o aletin boyu, ben de o zamanlar 1.20 filanım. Elin hiperaktifi yüzme şampiyonu oldu, ben yükseklik korkusu sahibi. Ha, hiperaktifliğim geçti mi? Yoo...
İncelme gunlugu dedi ki…
Bence Türkiye'den sporcu çıkamamasının nedeni "sporcu" olmanın, bunu meslek olarak yapmanın, tüm hayatını spora adamanın küçümsenmesi. Örneğin biri oğlum mimar derken bir diğeri benim oğlum yüzücü derse mimar babası içinden övünücektir çünkü Türkiye'de yüzücü çocuk, okuyamadığından anca yüzücü olmuş zannedilebilir.
Ayrıca şöle enteresan ebeveyn görüşleri de var: Baleden alalım kızımızı bacakları yamulur, voleyboldan da alalım kendini kaptırırsa okumaz valla, tenisten de alalım okula konsantre olamıyor çok yoruldu...Anne babamı da tebrik ediyorum burdan..
Unknown dedi ki…
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Gökhan dedi ki…
hahaha maricarole'nin ebeveynlerine de selam gönderelim burdan o zaman, "ne güzel balerin olacaktım ebemi zittiniz ebemi" der maricarole size!

Borsalinom senin yükseklik korkun o denge aletinden geldiyse bizim bu fobiyi çözmemiz çok zor be annem :)
bahtsız bedevi dedi ki…
Türkiye' de sanat ve spor desteklenmiyor hepsi bu. Okullarda en dandik görülen ve düşük not alındığında kınandığımız dersler Beden Eğitimi ve Resim-İş dersleri değil miydi..

Bu okul mevzusunda kopuyor film işte. Az gelişmiş bir ülke olarak, okullara giden çocuklarımızı cebren ve hile ile "Aman işsiz kalmasın" nidalarıyla belli bölümlere sokuyoruz.

İhtiyaçlar hiyerarşisine baktığımızda en temel ihtiyaçlarını karşılama kaygısı duyan insanımıza, "Karnın aç ama sen git iki kelebekleme yüz de gelivee" diyemeyiz değil mi..
Gökhan dedi ki…
Benim bu yazıda aslında belirtmek istediğim ve herkesin sanki türk değilmiş gibi gözardı ettiği şey bizim kıskançlığımızdı arkadaşlar, siz öyle bir şey yokmuş gibi türkiye'de sporun sorunlarına verdiniz kendinizi ama kıskançsınız kardeşim! kııııskaaaanç! :)
Unknown dedi ki…
Yazıya bişe demicem de,çimici lafına nedense çok güldüm.Neden?Çünkü komik.Çimici.Hahahah.
Gökhan dedi ki…
çimici çimmekten gelirmiştir. çimici kişiye çimici denmektediri neden denmektedir çünkü çimmek herkese gereklidir. dinimiz amin :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

DEVRİM YAPACAADIK DA BİZİ BU İNTERNET BİTİRDİ

bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t

"Makinalaşmak İstiyorum" Şiiri Üzerine

Virgillius'un şu yazısını okuduktan sonra bir cevaba girişip yorum kısmına koyacak oldum. Fekat yorumun limitlerinin almayacağı bir yazıya dönüştüğü için yazacaklarım, buraya almaya uygun görmüş bulunmaktayım efenim. Üstat hazır sen yokken meydanı boş bulup atıp tutayım biraz. “Makinalaşmak İstiyorum” şiiri Nazım Hikmet'in şiirinin gelişme döneminde denediği Fütürist akım dahilindeki bir iki şiirinden birisidir. Fütürist akım İtalya'da Marinetti tarafından başlatılmış daha sonra özellikle Rusya'da faşizme olan açık desteği paranteze alınarak geçmişe dair herşeyi reddeden cesur tavrı öne çıkarılarak Mayakovski ve Hlebnikov tarafından uygulanmıştır. Mayakovski'nin şiirinin bu kadar sert, açık ve kavgacı olmasının sebebi şairin manyak bakan gözleriyle birlikte bu akımdır. Nazım Hikmet'in KUTV'da eğitim görürken okuduğu ve çarpıldığı bu şiir biçimine öykünerek yazdığı bir şiirdir “Makinalaşmak İstiyorum” Biçimsel olarak oldukça özel bir yer tutar Türk şii

Aklıma Takılanlar

Kışın kafelerde, metrolarda filan bir kere bile kitap okuduğunu görmediğim yurdum burcuva kızı neden güneşlenirken kitabına gömülür? Ben biliyom nedenini de, ayıp değil mi güneşin altında kavrulan o zavallı kitabın yapraklarına be güzel ablam ama ya!