Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Şubat, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

CHP

Başlangıçta CHP vardı. Bu ülkenin kurucu partisiydi. CHP=Devlet idi. İlk kez ona karşı toplumsal muhalefet gelişti. DP ilk kurulduğunda aralarında Can Yücel'in olduğu sol aydınların bile destek verdiği bir parti olmuştu. Sonra 27 Mayıs darbesi yapıldı. CHP bir kenarda durup sessizce bekledi. Asker gelmişti. Kardeş değilse de kuzen. Elbette kışlasına geri dönecekti. Onun görevi devleti ve rejimi korumaktı sadece. Yönetmek CHP'nin işiydi. Ama bir yandan da seçim diye bir bok vardı. En başından yapılmıştı yanlış. Bir yanda idare edilmesi gereken bir devlet ve onu idare etmesi için kurulmuş bir CHP bir yanda da demokrasi. Seçenler seçmeleri gerekeni seçmek yerine istediklerini seçerek saçmalıyorlardı. 60'ların sonlarında bir değişiklik oldu CHP'de. "Ortanın Solu"na geçmeye karar verdi CHP. Çünkü toplumdaki değişim isteği ve enerjisi ülkenin tarihinde ilk defa sola geçmişti ve Ecevit bu debinin farkına varmıştı. İnönü isyan etti, çünkü CHP toplumsal muhalefet

Tekel İşçilerinin Direnişi ve Akacak Mecra Bulamayan Türk Aydını

Uzun yıllardan sonra ilk defa bir işçi eylemi Türkiye'nin gündeminde kendine yer edinmeyi başardı. Birilerine destek vermek için yanıp tutuşan sol görüşlü (bu tanımın ne kadar anlamı kaldıysa artık) aydın, bu sefer sadece facebook'ta değil sokakta da Tekel işçisine tam destek verdi. Maya ayağını yardığı için veterinere gitmiştim. Saçlarının bir kısmı mor olan, akademisyen olduğunu tahmin ettiğim 50'lerinde bir kadın, Saçlarının bir kısmı mor olmayan, akademisyen olduğunu tahmin ettiğim 50'lerinde bir kadın, gurur içinde İstiklal caddesinde eylemciler için nasıl para topladıklarından bahsediyordu. Gençler hiç para vermemiş, orta yaşlılar biraz, en çok onların yaşlarındakilerden para toplamışlar. Keyiflerini yerindeydi. İyi bir amaca hizmet ettiklerini düşündükleri için değil ama. Bu eylem üzerinden kendi kendilerine nemalanabildikleri, küçük de olsa bir gurur duyabildikleri, veterinere getirdikleri kedileri tedavi edilirken ya da biraz sonra gidecekleri Cihangir kahves

Zevcem Yıktı Geçirdi!

Zevcem bu sefer incilemedi! Çok ağır bir lafla geldi! İkea hakkında konuşuyorduk, orta sınıftan herkesin evinde nasıl İkea'dan bir şeyler olduğundan. Sadece bu ülkede de değil üstelik. İkea'nın olduğu her ülkede. Pittsburgh'de de İzmir'de de İkea'dan alınmış mobilyaların bulunduğu evler bulabiliyorsunuz artık. İnternette blogları dolaşırken Pittsburgh'de bir ev görmüş kendisi, içi Billy'ler Beddinge'lerle dolu. Doğal olarak tanıyor insan modelleri. Bunlardan bahsederken zevcem "Bir de komünizmi herkesin tek tipleştirdiği için kötülüyorlardı di mi?" Dedi ve ben "Ooooov! Oooov!" bunu derhal bloga yazmalıyım diyerek koşturdum blogun başına.

Blog Demokrasisi

İsviçre'de ve bloglarda doğrudan demokrasi işliyor arkadaşım! Kimse bana ampulle okla hilalle gelmesin! Blogdan geçen 14 kişiye "Yorum Var" kalıbı yerine ne kullanalım diye sorduk. Sarya'nın "Benim adım yorum okuyana korum" için verdiği gensoru önergesi oya sunulmuş. "Benim adım yorum okuyana korum" 8 oy, "X adet gol vardı o gece maçta" 2 oy, "Hayat yorar ama neye yorar?" 3 oy ve "Bilimle anla beni, felsefeyle anla beni, tarihle anla beni ve öyle yargıla" 1 oy almıştır. Millet "Benim adım yorum okuyana korum"a güvenini ifade etmiştir efenim.

Anlatacaklarımızın Tükenmesi Üzerine

Virgilius biraderimden aparttım başlığa "üzerine" eki koyma trüğünü. Bu yazıda anlatacak yeni bir şeylerim olmadığından ve bunu farketmenin korkusunu ve sıkıntısını yaşadığımdan bahsetmiştim. Takipkârlarım (Ben uydurdum) bendenize sevgilisinden yeni ayrılmış ergen çocuk muamelesi yaptılar. "Üzülme be abicim! Sana kız mı yok! O kaybeder, bırak!" mealinde cümlelerle teselli etmeye çalıştılar. Kızdığım ya da bozulduğum sanılmasın, bilakis kendilerine bu Murat und Hakan Yakın yaklaşımlarından dolayı teşekkürü bir borç bilirim. Fekat benim anlatmaya çalıştığım başka bir şeydi. Bu yazıda bahsettiğim yeni dünya arayışının yansımalarından birini de yazarken yaşıyorum ben. Avatar'a gittiniz mi bilmiyorum, ben gittim. Hayvan gibi çalışılmış bir proce olmasına ve bizi fantastik bir dünyaya hemi de 3 Boyutlu olarak sokmasına rağmen yeni bir şey anlatmıyor maalesef. "Vay anasını satayım! Ulan bu yıllardır benim aklıma gelir de bir türlü nasıl söyleyeceğimi bulamam!&q