Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

bilmiyom bir boka benzedi mi ama...

Herhangi Bir Türk Salonunun Hikayesi Prelüd O kapıyı kapat Gökhan! Salonun kapısını kapat! Kedi girmesin. Girmesin anne, Ben giremiyorsam o salona Kedi hiç girmesin … Herhangi bir Türk salonu değil aslında, bu bizimki. Hangi Türk salonunda dev bir Möet-Şandon şişesi durur ki? Babama bir boksör hediye etmiş. İsviçre’de taksi şoförü Üstünde imzalı bir fotoğrafı Burun dümdüz. Burnu dümdüz olur boksör dediğinin Kulağı kırık olur güreşçinin Bilirim ben bunları Peki ama neden eski boksör? Neden İsviçre’de taksi şoförü? Neden hala imzalı fotoğrafını taşıyor cebinde? Peki neden İsviçre? Bu soruları sormaya başladığımda küçüktüm daha ama salon zamanın başlangıcından beri duruyordu orda. Girilmesi yasak bir Türk salonu… Bayramdan bayrama gelecek misafirlerin Ve hiç kullanılmayacak yemek takımlarının odası Zamanın başladığı yerde kristalleşmiş vazo Son nefesine kadar tozlanan plastik çiçek Bak görüyo musun! Siz olmadan

20.01.2012

Kafa karışıklığı çok enteresan bir şey. Bazen işe yarıyor ama bazen de çok engelleyici oluyor. Orayı burayı temizleyip toparlıyorum sabahtan beri. Perdeleri yıkamak için banyoya girip dişimi fırçalayarak çıkıyorum. Sonra bilgisayarın başına oturunca "ben n'apıcaktım ya..." diye düşünmeye başlıyorum. Bitmemiş ya proce, yarım kalmış ya o yüzden kafaya takılıp kalıyor. Bir saat sonra kahve yapmaya gidip -onu da unutup- bulaşıkları makineye dizerken aklıma geliyor, "ben perdeleri yıkıycaktım". Bu sefer de perdeleri yıkamaya gidip kurutma makinesindeki kuruları alıp çıkıyorum elbette. Aynı durum iş için de geçerli oluyor. Bir yandan sıralama yaparken diğer taraftan bir önceki bölümün sahnesini değiştirip aynı zamanda başka bir iş için okuma yaparken düşündüğüm başka bir proje için belgesel seyrediyorum. Allah benim belamı versin.

Selanik'ten Sevgiler

Bir ülkede olmamak o ülkede olmadığın anlamına gelmiyor. Hrant Dink davasının sonuçlanması... Gün içinde twitterda Hrant Dink hakkında yazan canım faşist kardeşlerim... sanki bu ülke, bu topraklar hiç başkalarının olmadı... Hep türkler vardı burda bundan sonra da hep olacak... bugünlerde sık sık Selanik'e gelip gidiyorum. gittikçe daha fazla kalmak istiyorum, dönesim yok... dönmek istemiyorum evet... ya da turist gibi gideyim bir kaç gün kalayım istiyorum... burda kriz var, ülke tarihinin en büyük krizi yaşanıyor... insanlar sokaklarda, yerim krizini modunda dolaşıyorlar. komünistler ve anarşistler yürüyor, polisle çatışıyorlar, sonra barlara gidip içip muhabbet ediyorlar... parası olan olmayana ısmarlıyor... her gününe bir patlama, bir baskın, bir suikast, bir saldırı, bir tecavüz çarpmıyor bu ülkenin... her şey bu kadar kolay unutulmuyor, her şey bu kadar çok büyütülmüyor, gerçekten büyütülmesi gereken şeyler de kolay kolay gündemden düşmüyor... hrant dink öleli beş yıl olmuş...

bir şiiri çıkaramamak

dolanır, imgeleri not edersin, bir tur yazarsın, yazarken soğursun kendinden, ne müziği tuttu ne içinin kıyması. beklemeye alırsın... gelecektir elbette... ilk yazımını bir kenarda tutarsın... döner döner bakarsın... yok olmamış çok belli... halbuki ilk geldiği anda, dizeler değilse de ilk imgeleri... tamamdı... çok güzel olacaktı lan bu bok! sonra kafiyeye takıldın dağıldı şiir... hep çiş gibi mi olacak ille ki... eskiden kolay yazardın... şimdi kafa bi dağınık... karışık demiyorum dağınık... skicem olm! odaklan! odaklan! odaklan demeklen olmuyor beyim bu. beyninde bir kas yok ki sıkasın aksın... ama olacak. inanıyorum ben... büyük ihtimalle yolda gelecek araba kullanırken hissediyorum... hadi ordan hadi! bi bok hissettiğin yok kendini kandırıyosun bari elalemi kandırma... 

Pliiz pliiz pliiiz

Gerçekten enteresan bir görsel hafızam var. Bu şovu yıllar yıllar önce seyretmiştim ve James Brown'a hayranlığım bir kat daha artmıştı. O zamanlar youtube yoğudu.Tabi sadece bir versiyonunu.  Burada çeşitli versiyonların montajlanmış hali var. Baba muhteşem bir sahne şovu örneği veriyor. Seyirci kendinden geçiyor. Ruhun şad olsun Kriminal Jim 

08.01.2012

Vay be! 2012! Yok ne kadar uğraşsam da heyecanlanamıyorum. Eskiden özellikle 20'li yaşlardayken sanırım böyle bir yıl heyecanı vardı... şimdi olmuyo... işin enteresan tarafı yaptıklarımız ve yapamadıklarımız muhasebesi ve sonrasında pişmanlıklar ve kararlılıklar da yok bir zamandır bende... geliyo gidiyo... ben yılları hatırlamıyorum... ne oldu ne bitti... babam öldüğünden beri çok büyük, hatırlanması gereken ne oldu hayatımda bilmiyorum... ki onun da üstünden beş sene geçti... hatta daha fazla... üretmeliyim çılgınca üretmeliyim kaygısı filan da yok... bir sakinlik var üstümde... hedefe yönelmişim de onun soğukkanlı adımlarını attığım için böyleymişim... bu da yok... herhangi bir konuda uzmanlık desen... sadece işimle ilgili sanırım... biraz da tarih bilirim... geçen sene Ankara'ya gitmiştik o zamanki yapımcımla... TRT'yle konuşmaya... en üstteki abilerden biriyle konuşmak için beklerken bir AVM'ye girdik... saatlere filan baktık... adamın saatlere ilgisi varmış meğer