Ana içeriğe atla

Sevgili Sevgilim Sigara

Seninle dokuz gün süren ayrılığımızın sebebi benim artık seni istemediğime olan inancım. Yeter artık bu bağımlık demem. Ben ve ekip arkadaşlarım hep birlikte seni bıraktığımızda, ötmeyen ciğerlere, kokmayan parmaklara, koku alan bir burna sahip olacağımıza inanarak çok sevindik. Fakat dokuz günün sonunda anladık ki sen aynı zamanda insanın konsantrasyonunu da sağlayan bir bokmuşsun. Bunca yıllık meslek hayatımda (dikkat! Gökhan ilk defa yazmaktan mesleği olarak bahsediyor!) bir çok kereler gavurun "Writer's Block" dediği şeyle karşılaştım. O yüzden bu dokuz günlük süre zarfında yaşadığımızın yazar tıkanması olmadığını bilecek kadar tecrübeliyim. Sana bu kadar göbekten bağlı olmanın acısını içimde taşırken bir yandan da sana geri dönmemin mantıklı açıklamasını yapmaya girişecek değilim. Şöyle diyebilirim mesela, (ki diyeceklerim yanlış değil ama bulunduğum noktada yani sana yenildiğimi hissederken bu söyleyeceklerimin hiçbir anlamı yok) Kendimizi acıtmak, aşağılamak bizim yazar olarak görevlerimizin başında gelir, ancak o zaman yani egomuzu yeterince hırpaladığımızda onu yeniden coşturmak için üretime geçeriz, sigara da bunun en kestirme yollarından birisidir. İçersin, önce dilin, sonra boğazın, sonra da ciğerlerin fiziksel olarak acır, sonra da sigaraya bağımlılığından dolayı kendini küçümser, bu bağımlılıktan kurtulmak için en ufak bir irade belirtisi gösteremediğin için kendine kızarsın bunun verdiği gazla da yaratırsın da yaratırsın. Evet bu dediğim gibi doğru ama benim yeniden sigara içmeye başladığım, üstüne üstlük 15 günden sonra ilk defa blog yazmaya döndüğüm gerçeğini değiştirmiyor. Maalesef içiyorum, maalesef yazıyorum. Gerçekten üzgünüm ama şu an için yapacak bir şeyim yok. Eğer yaptığımız her toplantı sonuçsuz kalıyor, millet sigara içmemenin fiziksel rahatlığını yaşarken bir bok çıkaramamanın ruhsal gerilimini yaşıyorsa yerim öyle sigarasız hayatı. Şu an itibariyle sigara içmemeyi bırakmış durumdayım.

Yaz, denizde değilim, serinleyemiyorum, her gün aynı ofise gidip üç tane herifin suratına bakarak kendimden ve onlardan nefret ediyorum, bir de üstüne sigara içmiyorum. Yok abicim o kadar da değil!

İçiyorum evet, allah kahretsin içiyorum

Yorumlar

bahtsız bedevi dedi ki…
Ben de bağımlılık yaratmıyor o ateşli şey. Arada içiyorum. Çok fazla içmiyosan dert etme. Ama çok içiyosan da eşeklik etme :) azalt.
Gökhan dedi ki…
çok fazla içiyorum ya, çok içmesem bırakmayı düşünür müydüm sanıyorsun. bu arada az içiyoruz ama marla singer'in dumanla bizi yaktığı fotoyu blogumuzun tanıtımına koyuyoruz bu nasıl çelişkidir :)
bahtsız bedevi dedi ki…
Ben orada sigarayı değil Marla' yı pazarlıyorum ;)
Gökhan dedi ki…
marla'nın pazarlanmaya ihtiyacı olduğunu nerden çıkarıyorsun! Biz Helena Bonham Carter'ı ne zaman yeni bir filmde görsek Marla Singer'i yeni bir filmde gördük diyenlerdeniz
bahtsız bedevi dedi ki…
Bi git yaa bi git yaa :)) Sigara içememek sana sinir yapmış bildim ben :p
20 yildir sigara icerdim. Hele son 1-2 yilda gunde 1 paket minimum :(
4 ay once bi gun hastalandim cok fena, cok midem bulandi kokusundan, o gun bu gundur elim bir daha sigaraya gitmedi... Ne sinir yapti bende, ne sigarayi biraktim geyigi yapma aliskanligi.
Aslinda ben sigarayi birakmadim anlasilan, sigara beni birakti :)
Umarim bir gun sizi de beni terkettigi gibi oylece, kolayca cikiverir hayatinizdan!
Gökhan dedi ki…
sigara bende de bulantı filan yapsa, tiskinsem ne güzel olurdu valla, hangi hastalıktı geçirdiğin? ben de geçirecem ondan, istiyorum!
Gastro enteritis gecirmen icin Ugandaya gelmen ve orda burda yol kenarinda satilan pis ne yemek varsa yemen gerekiyor. ay boyle davranirsan, vucudun patliyor sonunda yeter leyn deyip... Hah iste o zaman tiksinebilirsin :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

DEVRİM YAPACAADIK DA BİZİ BU İNTERNET BİTİRDİ

bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t

"Makinalaşmak İstiyorum" Şiiri Üzerine

Virgillius'un şu yazısını okuduktan sonra bir cevaba girişip yorum kısmına koyacak oldum. Fekat yorumun limitlerinin almayacağı bir yazıya dönüştüğü için yazacaklarım, buraya almaya uygun görmüş bulunmaktayım efenim. Üstat hazır sen yokken meydanı boş bulup atıp tutayım biraz. “Makinalaşmak İstiyorum” şiiri Nazım Hikmet'in şiirinin gelişme döneminde denediği Fütürist akım dahilindeki bir iki şiirinden birisidir. Fütürist akım İtalya'da Marinetti tarafından başlatılmış daha sonra özellikle Rusya'da faşizme olan açık desteği paranteze alınarak geçmişe dair herşeyi reddeden cesur tavrı öne çıkarılarak Mayakovski ve Hlebnikov tarafından uygulanmıştır. Mayakovski'nin şiirinin bu kadar sert, açık ve kavgacı olmasının sebebi şairin manyak bakan gözleriyle birlikte bu akımdır. Nazım Hikmet'in KUTV'da eğitim görürken okuduğu ve çarpıldığı bu şiir biçimine öykünerek yazdığı bir şiirdir “Makinalaşmak İstiyorum” Biçimsel olarak oldukça özel bir yer tutar Türk şii

Aklıma Takılanlar

Kışın kafelerde, metrolarda filan bir kere bile kitap okuduğunu görmediğim yurdum burcuva kızı neden güneşlenirken kitabına gömülür? Ben biliyom nedenini de, ayıp değil mi güneşin altında kavrulan o zavallı kitabın yapraklarına be güzel ablam ama ya!