Bu sabah erken kalktım. Kızları dolaştırdım, mamalarını verdim, bıcı bıcı yaptım. Şimdi ben bunları yazarken arkamdaki koltukta birbirlerini ısırma oyunu oynuyorlar. Oyun oynarken onları seyretmeyi seviyorum, bücür kızım ve onun yanında devanası gibi kalan Maya, kızım Maya'yı kulağından yakalamaya çalışıyor, Maya da sırf o yakalasın diye eğiliyor, sonra çekiyor kulağını filan. Böyle zamanlarda iyi ki almışız Maya'yı diyorum, önceden kızım koltuğun arkasından çıkmazdı. Şimdi de koltuğun arkasından çıkmadığı zamanlar oluyor, özellikle de ikisine aldığım kemikleri toplayıp oraya depoladığı zamanlarda. Ama onun dışında sürekli böyle bir oyun bir eğlence halinde. Maya, benim gibi götüyledağdeviren familyasından olmasına rağmen hala bebekliğindeki gibi sevimli olduğu için bütün hatalarını affettiriyor. Özellikle de başını dizime yaslayıp uyumaya başladığında.
Bugünlerde yaşadığım bütün kafa karışıklıklarına, negatif beklentilere rağmen, bu sabah erken ve pozitif uyandım. Hatunum içerde mışıl mışıl uyuyor, dün sabahtan itibaren alerjisi tuttu gene, akşamı zor etti, geldi çorbasını içti, televizyonun karşısında sızdı. Ben de onun yanında, tekli koltukta başladım uyku macerama, 12 saat kadar sonra uyandığımda yatakta yanımdaydı, burnundan düzenli nefes alıp verebiliyordu, demek ki geçti alerjisi. Güzel uyanacak, yanında olmayacağım uyandığında ama iyi uyandığını bileceğim.
Dışarıda, dünyada ortalık hallaç pamuğu gibi atılmakta. Evde huzur ve güven ortamı söz konusu. Ben de elimden geldiği sürece bu 12 Eylül sonrası ortamı devam ettirmeye çalışacağım. Dışarının dalgaları eve vurduğunda minimum zararı versin diye bütün uğraşım.
Bu evi ve bu evde nefes alıp veren bütün canlıları seviyorum. Belki mütemadiyen camlardan içeri akan gün ışığıdır beni bu denli pozitif yapan. Öyleyse de "sağolasın be güneş!" demekten başka yapacak bir şeyim yok.
Bugünlerde yaşadığım bütün kafa karışıklıklarına, negatif beklentilere rağmen, bu sabah erken ve pozitif uyandım. Hatunum içerde mışıl mışıl uyuyor, dün sabahtan itibaren alerjisi tuttu gene, akşamı zor etti, geldi çorbasını içti, televizyonun karşısında sızdı. Ben de onun yanında, tekli koltukta başladım uyku macerama, 12 saat kadar sonra uyandığımda yatakta yanımdaydı, burnundan düzenli nefes alıp verebiliyordu, demek ki geçti alerjisi. Güzel uyanacak, yanında olmayacağım uyandığında ama iyi uyandığını bileceğim.
Dışarıda, dünyada ortalık hallaç pamuğu gibi atılmakta. Evde huzur ve güven ortamı söz konusu. Ben de elimden geldiği sürece bu 12 Eylül sonrası ortamı devam ettirmeye çalışacağım. Dışarının dalgaları eve vurduğunda minimum zararı versin diye bütün uğraşım.
Bu evi ve bu evde nefes alıp veren bütün canlıları seviyorum. Belki mütemadiyen camlardan içeri akan gün ışığıdır beni bu denli pozitif yapan. Öyleyse de "sağolasın be güneş!" demekten başka yapacak bir şeyim yok.
Yorumlar