Ana içeriğe atla

Selanik'ten Sevgiler

Bir ülkede olmamak o ülkede olmadığın anlamına gelmiyor. Hrant Dink davasının sonuçlanması... Gün içinde twitterda Hrant Dink hakkında yazan canım faşist kardeşlerim... sanki bu ülke, bu topraklar hiç başkalarının olmadı... Hep türkler vardı burda bundan sonra da hep olacak... bugünlerde sık sık Selanik'e gelip gidiyorum. gittikçe daha fazla kalmak istiyorum, dönesim yok... dönmek istemiyorum evet... ya da turist gibi gideyim bir kaç gün kalayım istiyorum... burda kriz var, ülke tarihinin en büyük krizi yaşanıyor... insanlar sokaklarda, yerim krizini modunda dolaşıyorlar. komünistler ve anarşistler yürüyor, polisle çatışıyorlar, sonra barlara gidip içip muhabbet ediyorlar... parası olan olmayana ısmarlıyor... her gününe bir patlama, bir baskın, bir suikast, bir saldırı, bir tecavüz çarpmıyor bu ülkenin... her şey bu kadar kolay unutulmuyor, her şey bu kadar çok büyütülmüyor, gerçekten büyütülmesi gereken şeyler de kolay kolay gündemden düşmüyor... hrant dink öleli beş yıl olmuş... uğur mumcu öldüğünde ben lisedeydim... ne fark etti?

acı olan hrant dink'in öldürülmesinden hemen önceki günlerde benim "artık geliştik canıım... bu ülkede artık siyasi cinayet filan olmaz" diye düşünmüş olmam...

eskiden severdim ülkemi... çok severdim hem de... içinde bulunduğu kötü duruma üzülürdüm... insanlarının cahilliğine... ne kadar kolay sürüklenebildiklerine... eğer birazcık eğitim almış olsalar... dünyaya biraz farklı gözlerle bakmayı öğrenebilseler... hadi lan ordan! yok öyle bir şey! hiçbir zaman olmadı, bundan sonra da olmayacak! bir kaç iyi adam olarak yaşıyoruz biz bu ülkede... bizi susturdular. sadece çocuklarımıza örnek olabileceğiz artık. onların da bir an önce yurtdışına kapağı atmaları için elimizden geleni yapacağız.

türkiye özal'la birlikte zincirlerinden kurtuldu, erdoğan'la birlikte kudurdu. artık türkiye'yi kimse tutamaz. hep birlikte fareler gibi uçuruma doğru koşuyoruz. çok da uzun olmayan bir süre sonra ortalıktaki duman kalktığında geride kalanlar "ananı avradını! biz ne yaptık lan bu ülkeye!" diyecekler. ama artık çok geç olacak.

ben o gün orada olmayacağım

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

"Makinalaşmak İstiyorum" Şiiri Üzerine

Virgillius'un şu yazısını okuduktan sonra bir cevaba girişip yorum kısmına koyacak oldum. Fekat yorumun limitlerinin almayacağı bir yazıya dönüştüğü için yazacaklarım, buraya almaya uygun görmüş bulunmaktayım efenim. Üstat hazır sen yokken meydanı boş bulup atıp tutayım biraz. “Makinalaşmak İstiyorum” şiiri Nazım Hikmet'in şiirinin gelişme döneminde denediği Fütürist akım dahilindeki bir iki şiirinden birisidir. Fütürist akım İtalya'da Marinetti tarafından başlatılmış daha sonra özellikle Rusya'da faşizme olan açık desteği paranteze alınarak geçmişe dair herşeyi reddeden cesur tavrı öne çıkarılarak Mayakovski ve Hlebnikov tarafından uygulanmıştır. Mayakovski'nin şiirinin bu kadar sert, açık ve kavgacı olmasının sebebi şairin manyak bakan gözleriyle birlikte bu akımdır. Nazım Hikmet'in KUTV'da eğitim görürken okuduğu ve çarpıldığı bu şiir biçimine öykünerek yazdığı bir şiirdir “Makinalaşmak İstiyorum” Biçimsel olarak oldukça özel bir yer tutar Türk şii...

DEVRİM YAPACAADIK DA BİZİ BU İNTERNET BİTİRDİ

bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t...

Kadınsan Boku Yedin Olm!

Bu yazıyı yazmak uzun bir süredir aklımda. Puffy biraderimin şu yazısını okuyunca bir kere daha aklıma geldi "Ulan ben bunu yazacaktım!" dedim. Aradan bir ay geçtikten sonra, ilk boş vaktimde çakıyorum efendim. Ebru Şallı "kilolu kadın çirkindir" demiş. Kate Moss bunu duymuş, durur mu, "Hiçbir şey sıskalık kadar zevk vermez" demiş. Şimdi bu hemen alttaki ablaların gerçekten güzel olduğunu düşünenlere sesleniyorum. Bu fotoğraftaki güzel kadınların hepsine sırayla, uzun uzun bakınız. Bu iki ablaya çok fena halde katılan birileri daha vardı tarihte. Gerçi onlar sadece Yahudi kadınların iyiliğini düşünüyordu. Yahudi kadınların zayıf daha güzel görüneceğini düşünüyorlardı. Sloganları da "Hiçbir şey Yahudi kadınlarının sıskalığı kadar zevk veremez" idi. Gerçi onlar bir yerden sonra hadisenin bokunu çıkarıp olayı bütün Yahudi cemaatine yaydılar ama olsun. Şimdi üstteki fotoğrafa uzun uzun bakan ve iç geçiren arkadaşlar bir de şu alttaki fotoğrafl...