Ana içeriğe atla
Yazacak çok şey var. Yazacak hiçbir şey yok. Hayat kendisini yazıyor. Birand Berlin Duvarı yıkılırken 32.Gün'de "Tarihi günlere tanıklık ediyoruz" demişti, hala aklımda.

Tarihi günlere tanıklık ediyoruz.

Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. 

Yorumlar

Adsız dedi ki…
hiç bir şey
Gökhan dedi ki…
Hiçbir şey. Hiçbir birleşik yazılır. Önce doğrusunu bilelim, sonra düzeltmeye kalkalım
sarya dedi ki…
nasılsın gökhancım iyi misin? aklıma düştün blog sitelerini gezerken :)
Gökhan dedi ki…
Ne olsun Saryacım, koşturmaca, iş güç, yeniden dizi yazmaya başladım, buraya yazamıyorum artık. neden bilmiyorum
Adsız dedi ki…
hayat kendisini nasıl yazar?
Gökhan dedi ki…
Gezi'de yazdığı gibi
aalya dedi ki…
Düşünce çok,kelime yok. Ne diye,ne uğruna harcadık? Hiç.
gunes dedi ki…
Selam;Susmak bazen iyidir hayatta,susunca daha az görüyor insanlar seni...
http://gunesibeklerkenask.blogspot.com/
Adsız dedi ki…
Merhaba. Bir şeyler yazıyorum,senaryo olmasa da ona yakın şeyler sizinle paylaşıp görüşlerinizi önerilerinizi eleştirilerinizi almak istiyorum. Çünkü bu konuda benimsediğim,örnek aldığım yegane senaristlerden birisiniz. Size ulaşabileceğim bir mail verebilir misiniz?
Gökhan dedi ki…
nezeykermis@gmail.com adresine yollayabilirsin
sarya dedi ki…
evde pek tv izlenmez ama niyeyse hep açıktır. bir filim sanırım demir leydi idi adı kadın çocuklarının videosunu çekmiş onu izliyor kocası dedi ki 'geri sarabilirsin ama hiçbir şeyi değiştiremezsin...' haklısın Gökhan hiçbir şey eskisi gibi olmayacak ama hiçbir şeyde değişmeyecek...
özledim bu arada yazılarını merak ettim bi uğrayayaım dedim umarım her şey yolundadır. sağlıcakla...
Gökhan dedi ki…
Eyvallah Sarya, aynı, herkes gibi, savruluyorum ben de. Bugünlerde sanırım bloga bir geri dönüş başladı herkeste, bende de, 140 harften fazlasını yazasım/okuyasım var galiba, kahrolsun twitter, yaşasın blogculuk

Bu blogdaki popüler yayınlar

DEVRİM YAPACAADIK DA BİZİ BU İNTERNET BİTİRDİ

bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t

"Makinalaşmak İstiyorum" Şiiri Üzerine

Virgillius'un şu yazısını okuduktan sonra bir cevaba girişip yorum kısmına koyacak oldum. Fekat yorumun limitlerinin almayacağı bir yazıya dönüştüğü için yazacaklarım, buraya almaya uygun görmüş bulunmaktayım efenim. Üstat hazır sen yokken meydanı boş bulup atıp tutayım biraz. “Makinalaşmak İstiyorum” şiiri Nazım Hikmet'in şiirinin gelişme döneminde denediği Fütürist akım dahilindeki bir iki şiirinden birisidir. Fütürist akım İtalya'da Marinetti tarafından başlatılmış daha sonra özellikle Rusya'da faşizme olan açık desteği paranteze alınarak geçmişe dair herşeyi reddeden cesur tavrı öne çıkarılarak Mayakovski ve Hlebnikov tarafından uygulanmıştır. Mayakovski'nin şiirinin bu kadar sert, açık ve kavgacı olmasının sebebi şairin manyak bakan gözleriyle birlikte bu akımdır. Nazım Hikmet'in KUTV'da eğitim görürken okuduğu ve çarpıldığı bu şiir biçimine öykünerek yazdığı bir şiirdir “Makinalaşmak İstiyorum” Biçimsel olarak oldukça özel bir yer tutar Türk şii

Aklıma Takılanlar

Kışın kafelerde, metrolarda filan bir kere bile kitap okuduğunu görmediğim yurdum burcuva kızı neden güneşlenirken kitabına gömülür? Ben biliyom nedenini de, ayıp değil mi güneşin altında kavrulan o zavallı kitabın yapraklarına be güzel ablam ama ya!