Ana içeriğe atla

Bir not daha

Roma'da Pantheon'un karşısındaki sokağın içinde La Rosetta diye bir restoran var, Lonely Planet tavsiye edoor kendisini, bir kere yemek yedik ben de şiddetle tavsiye edoorum artıkın, ama cebiniz dolu gidin çünkü boşaltıyorlar hafiften.

Neyse efendim, o güzel ve hafif serin yaz gecesinde daracık sokağı daha da daraltma pahasına restoranın önüne atılmış masalardan birinde, zevcemle harika bir Şardoney'in dibine istakozlu makarnayla vururkene içeriden Massimo D'Alema çıktı. Hatırlayanlar bilir kendisi eski İtalyan başbakanı, şu anda da yeni kurulan Demokratik Parti'den milletvekili. Amca yemiş istakozunu, havyarını filan, ailesiyle birlikte dışarı çıkıyordu. Uzakta, oldukça uzakta iki adet sivil polis etrafı kesiyorlardı ataşan sataşan olmasın diye.

Nedense bu geldi bugün aklıma, sonra hemen arkasından da Bambi'de dilli kaşarlı yiyen Recep Tayyip Erdoğan fotoğrafı.

La Rosetta nereee... Bambi nere... Ha, Massimo'yla Tayyip'in arasında da ben duruyorum tabi bu arada

Yorumlar

Borsalino dedi ki…
Rosetta süper bir restoran gerçekten de. Hayır gittim oradan biliyorum, işkembeden atmıyorum. Ayrıca ne tesadüf, o gün ben de Massimo biraderimi görmüştüm orada. Kavunlu da şarap içmiştim. Hesap da kaçmıştı bir tarafıma.
Adsız dedi ki…
Hehehe...sizi şapşallar :)
(Beni özlediniz mi? Ev bensiz bir sessizliğe mi büründü? Arayın beni, size bir telefon kadar uzağım. Kıjım, elini ver sen de.)

Bu blogdaki popüler yayınlar

DEVRİM YAPACAADIK DA BİZİ BU İNTERNET BİTİRDİ

bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t

"Makinalaşmak İstiyorum" Şiiri Üzerine

Virgillius'un şu yazısını okuduktan sonra bir cevaba girişip yorum kısmına koyacak oldum. Fekat yorumun limitlerinin almayacağı bir yazıya dönüştüğü için yazacaklarım, buraya almaya uygun görmüş bulunmaktayım efenim. Üstat hazır sen yokken meydanı boş bulup atıp tutayım biraz. “Makinalaşmak İstiyorum” şiiri Nazım Hikmet'in şiirinin gelişme döneminde denediği Fütürist akım dahilindeki bir iki şiirinden birisidir. Fütürist akım İtalya'da Marinetti tarafından başlatılmış daha sonra özellikle Rusya'da faşizme olan açık desteği paranteze alınarak geçmişe dair herşeyi reddeden cesur tavrı öne çıkarılarak Mayakovski ve Hlebnikov tarafından uygulanmıştır. Mayakovski'nin şiirinin bu kadar sert, açık ve kavgacı olmasının sebebi şairin manyak bakan gözleriyle birlikte bu akımdır. Nazım Hikmet'in KUTV'da eğitim görürken okuduğu ve çarpıldığı bu şiir biçimine öykünerek yazdığı bir şiirdir “Makinalaşmak İstiyorum” Biçimsel olarak oldukça özel bir yer tutar Türk şii

Aklıma Takılanlar

Kışın kafelerde, metrolarda filan bir kere bile kitap okuduğunu görmediğim yurdum burcuva kızı neden güneşlenirken kitabına gömülür? Ben biliyom nedenini de, ayıp değil mi güneşin altında kavrulan o zavallı kitabın yapraklarına be güzel ablam ama ya!