Biliyorum çok tepki alacağım ama yazmak zorundayım. İsrail'in bu son saldırısının altında mantık bir neden görmek mümkün değil. Peki Filistin'in en büyük gelir kaynağı ne? İnsani yardımlar. Yani bugünlerde her yerde görmeye alıştığımız "Bugün bütün gelirimizi Filistin'deki kardeşlerimize gönderiyoruz" yazılarıyla toplanan ve post-modern ahlaki sendikalar olan sivil toplum örgütleri aracılığıyla Filistin'e gönderilen paralar. Bu sadece bize özgü değil, dünyanın Müslüman ksımından para akıyor bugünlerde Filistin'e. Özellikle de Araplar, o insancıklar için hiçbir şey yapamıyor olmalarının sadakasını gönderiyor bol bol. Arafat'ın hayatta olduğu son günlerde sadece FKÖ'nün değil, devletini sarıp sarmalamış olan çürümenin, rüşvet ve faydalanmanın da lideri olduğunu bütün dünya biliyordu. Peki bu çürüme Arafat'ın ölümüyle sona erdi mi? Tabi ki hayır. Filistin'in en aç varlığı devlet. Vatandaşlarına gitmesi gereken paraları yiyen de o. Peki Filistin'de devlet aç kaldığı zaman ne yapar? Saldırır. Niye? İsrail saldırsın, kendi insancıklarını öldürsün, bu ölümler kameralara çekilip dünyanın her yerindeki hümanistlerin ve müslümanların yüreğini burksun, onlar da Filistin'e yardım etsinler. O para nereye gidiyor? Aç devleti doyurmaya. Hangi devlet 50 yıldan uzun bir süredir yetiştirdiği her neslin bir kısmını böyle bir savaşa kurban verir. Başlangıçta bağımsızlık, anti-emperyalizm, anlarım ama bir savaş 50 yıl boyunca sürerse profesyonelleşir, ticarileşir, bir organizma gibi yayılır toplumun içine. Kendi terörle mücadelemizde de aynı şeyi yaşamıyor muyuz? Kim PKK'nın artık sadece Kürdistan'ın bağımsızlığı için savaşan bir örgüt olduğunu söyleyebilir. Ticari bir işletmedir, sadece fatura kesmez.
bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t
Yorumlar
Burası hariç çok mantıklı geldi bana.
Çünkü arap yarımadasından beş kuruş bile akmıyor artık Filistin'e.FKÖ'nün varlığı arap dünyasının ağzının suyunu akıtırken,Hamas'ın gelişiyle arabın arpası da kesildi.
Saddam'da aynı Hamas'ın yaptığı şeyi yapmadı mı?Kuveyt'e girerken ABD'nin Irak'ı vuracağını bilmiyor muydu?Aynı Filistin gibi,halkını kendi öldürmekten yorulup,Amerikan lejyonerlerinin önüne atmadı mı?
Hamas'i oldurulen zavalli Filistin halkinin koruyucusuymus gibi gorenlerin, madem oyle, neden PKK'ye nefret soylemleri attigini anlamiyorum mesela. Madem Hamas'a selam yolluyorlar, destek istiyorlar Hamas icin, ama Kurtlerin hepsini kotu terorist olarak goruyorlar?
Sorun, rant ugruna, para ugruna, iktidar ugruna canlari harcamakta beis gormeyen parazitlerde. Bu devlet Israil olsun, Filistin olsun ya da bir baska orgut, hic farketmiyor.
Saddam konusunda da haklısın. Bir yandan da ilk Körfez Savaşı sonrasında çok konuşulan bir komplo teorisi de Saddam'ın Baba Buş'a "Abi ben giriyorum... bak giriyorum arıza çıkmaz di mi?" dediği buna karşılık Baba Buş'un da "Gir Saddamım gir, delikanlı adamız sözümüzü tutarız" dediğidir.
Parilda, aslında meseleye niçeci bir bakış açısından baktığında yapılanların normal olduğunu söylemek de mümkün. Kimse "onları" düşünmez, paradoksal olan şu ki, onların arasından sıyrılıp yukarı çıkan olursa, o da "onları" düşünmez