Ana içeriğe atla

Blog Demokrasisi

İsviçre'de ve bloglarda doğrudan demokrasi işliyor arkadaşım! Kimse bana ampulle okla hilalle gelmesin! Blogdan geçen 14 kişiye "Yorum Var" kalıbı yerine ne kullanalım diye sorduk. Sarya'nın "Benim adım yorum okuyana korum" için verdiği gensoru önergesi oya sunulmuş. "Benim adım yorum okuyana korum" 8 oy, "X adet gol vardı o gece maçta" 2 oy, "Hayat yorar ama neye yorar?" 3 oy ve "Bilimle anla beni, felsefeyle anla beni, tarihle anla beni ve öyle yargıla" 1 oy almıştır. Millet "Benim adım yorum okuyana korum"a güvenini ifade etmiştir efenim.

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Vay anam bee! O 8 kişiyle birlikte "Benim adım yo-rum! Okuyana ko-rum!" diye meydanlara dökülesim geldi.

Blog demokrasisine olan inancım tam!
Gökhan dedi ki…
:):) :) :) :) :) :) :) :) :) :)
Chatlakh!
cebimdekimatara dedi ki…
efenim yanlız 46 sakininizin yanlızca 14'ü oy kullanmış buda yüzdeye vurulduğunda blog ahalisinin %30.43 ü yapar ki seçimlerin geçerliliğini tartışmalı hale getir. ben deniz "benim adım yorum okuyana korum" dedim ancak inancım odur ki başarımızın tartışmasız olması için katılımın %70 in üstünde olduğu bir şeçim gereklidir. bu yüzden tekrarını talep etmekteyim

ps:emo mu çarpı efenim sizi nedir o "chatlakh"
Adsız dedi ki…
Hayır efendim! Anket bal gibi geçerlidir. Geri kalan %70 katılsaydı o zaman, bir tuşa basmak çok mu zorlarına gelmiş?
Madem ki onlar için farketmiyor, farkeden ve bunun için o tuşa basan insanların dediği olacak. Anket bir daha yapılırsa 50 ayrı bilgisayardan girer, o şıkkı işaretler, bu sefer de hileyle yine o şıkkı seçtiririm.

(Ay Gökhan sanki gerçek kişiliğim ilk defa bloga yansımış gibi hissettim kendimi bir an.)

Cebimdekimatara,
beni böyle sev. ;P
cebimdekimatara dedi ki…
efenim sonuçtan memnun olsamda blog içi demokrasi tam olarak işletilemedi bu yüzden katılım düşük oldu. bakın bir sonraki seçim için kamuoyu araştırmaları "benim adım yorum okuyana korum'u" favori gösteriyor, seçimden korkmamalıyız. hem seçime katılımın artması için çekilecek olan reklam filmleri için okan bayülgeni ayarladık bile. hem ne cesarettir bu hiç mi korkmazsınız demokrasi cengaveri bülent arınç'ın sonuçları görüp odanızı basmasından:P

ps:kediye öyle şeyler giydirip sakin kalmasını sağlayandan korkarım bile:P
sarya dedi ki…
Bu cümleden rahatsız olup bana söyleyen kişiye, ' kuzum takılma buna, samimiyet her şeydir, gerisi hikayedir...' demek yerine sana özgü olan bir şeyi değiştirmeni istemek bana da sonradan saçma geldi ama olan olmuştu beni kırmayıp ince bir bey olarak değiştirmiştiniz bile.

Müge haklı. Gelen gelir gelmeyen kendi bilir benimde meydanlara dökülesim var.
Adsız dedi ki…
"Bilimle anla beni, felsefeyle anla beni, tarihle anla beni ve öyle yargıla" ibaresini secmis tek "kıl" olarak yastayım, isyandayım. Resmi takipçi olmadığım halde oy kullandım, onun ceremesini mi çekiyorum aceba?
Gökhan dedi ki…
Mataracım öncelikle emo yorumuna cevap vereyim: Delisıııııan tabeee!
Sonralıkla Müge'ye katılıyorum. Seçimler sonuç olarak seçmenin hür iradesini yansıtmaktadır, katılma ya da katılmama hakkı onlarındır. Millet iradesini "yorum/korum" düalitesinden yana kullanmıştır, keşke takipçi ya da değil, bütün blog okuyucularını otobüslere bindirip sandığa getirecek, kömür mömür dağıtacak bir organizasyon olsaydı da daha renkli ve tartışmalı bir seçim yaşasaydık
İmza: Yüksek Seçim Kurulu Başkanı

Sarya, sayenizde bloga şenlik geldi, heyecan geldi takılmayınız, gayet güzel oldu

Pasif katılımcı olunuz ya da olmayınız yeter ki seçimlerde oy kullanıp blogdaşlık görevinizi yerine getiriniz. Bir oy bir insan iki oy... böyle değildi bu be...
Gökhan dedi ki…
"Pasif katılımcı..." derken "Pasif, katılımcı..." daha da doğrusu "Passive Apathetic, katılımcı..." demek istiyordum ben... of yoruldum!
Adsız dedi ki…
Efendim, yandaki yeni ankette ilk oyu ben kullanmış oldum; blog camiamıza hayırlı uğurlu olsun. Fondaki gri rengini ve fontu beğenmiyorum. Ucuz görünüyor, lakin blogun bile bir estetiği olmalı. Biliyorsunuz, ben bu ekolde yetiştim.

Evet, doğru, uzun yazdığınız zaman padişah fermanı gibi uzuyordu ama yazılar güzel olduğundan no problem, okunuyordu be!

Alakasız not: Sabah güzel bir baş ağrısı ile uyandım Gökhan Bey'ciğim. İlk lafım bacanağınıza "Lodos mu var?" diye sormak oldu. Aldığım cevapla aklıma hemen siz geldiniz. Bugün için size de hayırlı işler dilemek isterim.

Cebimdekimatara,
Yanlışlık olmasın; fotoğrafı ben çekmedim. :)
Vladimir dedi ki…
Kendi oy verdiğim bir şeyin nihayet seçildiğine de tanık oldum ya ne kadar mutluyum anlatamam. Artık kendimi bir konuda olsun bir çoğunluğun parçası hissediyorum.

İyi de olmuş hani, hayırlısı olsun :)))
Gökhan dedi ki…
Valdimir sabah sabah beni güldürdünüz ya allah da sizi güldürsün efenim :)

Oy kullanabilme yaşına geldiğim günden beri nedense ben de hep aynı hissiyattayım. Kendimi çoğunluk addetsem/hissetsem de aslında yıllardır azınlıkta olduğumu kabul ettim bu sabah sayenizde

Bu blogdaki popüler yayınlar

DEVRİM YAPACAADIK DA BİZİ BU İNTERNET BİTİRDİ

bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t

"Makinalaşmak İstiyorum" Şiiri Üzerine

Virgillius'un şu yazısını okuduktan sonra bir cevaba girişip yorum kısmına koyacak oldum. Fekat yorumun limitlerinin almayacağı bir yazıya dönüştüğü için yazacaklarım, buraya almaya uygun görmüş bulunmaktayım efenim. Üstat hazır sen yokken meydanı boş bulup atıp tutayım biraz. “Makinalaşmak İstiyorum” şiiri Nazım Hikmet'in şiirinin gelişme döneminde denediği Fütürist akım dahilindeki bir iki şiirinden birisidir. Fütürist akım İtalya'da Marinetti tarafından başlatılmış daha sonra özellikle Rusya'da faşizme olan açık desteği paranteze alınarak geçmişe dair herşeyi reddeden cesur tavrı öne çıkarılarak Mayakovski ve Hlebnikov tarafından uygulanmıştır. Mayakovski'nin şiirinin bu kadar sert, açık ve kavgacı olmasının sebebi şairin manyak bakan gözleriyle birlikte bu akımdır. Nazım Hikmet'in KUTV'da eğitim görürken okuduğu ve çarpıldığı bu şiir biçimine öykünerek yazdığı bir şiirdir “Makinalaşmak İstiyorum” Biçimsel olarak oldukça özel bir yer tutar Türk şii

Aklıma Takılanlar

Kışın kafelerde, metrolarda filan bir kere bile kitap okuduğunu görmediğim yurdum burcuva kızı neden güneşlenirken kitabına gömülür? Ben biliyom nedenini de, ayıp değil mi güneşin altında kavrulan o zavallı kitabın yapraklarına be güzel ablam ama ya!