Kısa öyküler okumalıyım, kısa öyküler yazmalıyım bu günlerde; yoo daha fazlası değil, kaldırmıyor kafam daha fazlasını, kısa kısacık... Bir damak tadından fazlasını beklememeliyim kadınlardan ve onların da benden alacakları bundan fazlası olmamalı; çarpıntılı sevişmeler, hepsi bu... Adım anılmaya başlayınca çekip gitmeliyim şehirlerden; çünkü sorular gelir hemen ardından biliyorum, adım anılmaya başlayınca sürüp gitmeliyim.. Kiliselere gitmeliyim, ülkemdeki kiliselere, ayrık otu kiliselerine, artık Hıristiyanların bile uğramadığı karanlık ve soğuk kiliselere, İsa'nın unuttuğu kiliselere gitmeliyim, çözümsüzlük kiliselerine, Sent Antuan'a ya da Saint Antoine'a, kiliselere... Sigaranın, tütünün her çeşidini denemeliyim. Ciğerlerimdeki vapurların sis çığlıklarını duyana kadar, vapurlar birbirlerine çarpana, çarpıp da çırpınana kadar denemeliyim her birine bir kadın ismi verdiğim tütünleri... Bana yanaşmadığı sürece hiçbir kediye el sürmemeliyim ve köpeklerle her zama...