Ana içeriğe atla

Müge Worçistırşayr'dan İnciler

Geçen gün zevcem, ben, Müge Wöçistışayr yürüyoruz. Zevcem de sağolsun benim gibi hasta Fenerli bir insandır. Geçen sene kombinesini almış, benimle her maça gelmişti. İkimiz de, dede sağolsun, bol bol kahrolmuştuk ama olsun. Neyse, Beşiktaş maçından bahsediyoruz. Bu sene kombine almadı ama Kadıköy'de Cincon maçını seyretmeye geldi. Beşiktaş maçına da gelecek. Maça gitmenin ne kadar eğlenceli bir şey olduğunu anlatıyor Müge'ye. Onu da davet etti maça. Müge de, adı üstünde Wöçistışayr'lı olduğu için aristokrat bir arkadaşımızdır, şöyle bir cevap verdi.

"Aman istemem! Maçta gol oluyo filan, tanımadığın insanlar sarılıyorlar. Ne o öyle!"

Eskaza maça gidecek olursa, Müge'nin yanına oturacak insanlara sesleniyorum. Yapmanız gerekenler:

  • CV'nizi unutmayın. Eğer üniversite mezunu değilseniz CV'yi değil kendinizi bile maça getirmeye kalkmayın.
  • "Tiffany'de Kahvaltı" ya da "Soğukkanlılıkla" gelsin. Mümkünse İngilizce. Eğer enteresan bir resimli çocuk kitabı bulabiliyorsanız hepsinin yerine geçer.
  • Termosta çay ve iki adet porselen fincan. Mümkünse yanında All butter short bread biscuits bulundurun.
  • Pötikareli mümkünse Burberry's bir battaniye dizlere örtmek için, uzun şık bir baston, maçı izlerken ayağa kalkanları omuzuna bastırıp oturtmak için
  • Bütün bunlardan sonra Müge sizi kaale almaya değer görüp iletişim kurarsa, ofsaytın, autun, kornerin ne olduğunu göstermek için bir adet beyaz tahta, kendi oyuncularınızı göstermek için sarı-lacivert, rakip oyuncuları göstermek için siyah beyaz mıknatıslar ve kalın uçlu tahta kalemi.
Eğer bunların hepsi hazırsa, Fenerbahçe gol attığında polo maçında gol gördüğünüzü düşünün. Sol elinizi, sağ elinizin avcuna hafifçe vurarak alkışlayın ve Müge'den hamle gelmedikçe sarılmaya kalkmayın. O, eğer gerçekten çok sevinmişse, size doğru dönecek ve kollarını -iki kol, yere 64 derece açı yapacak şekilde- açacaktır. karşı çaprazından, kotanjantını alarak bir fonksiyon kurun. Bunun hesabını da

X= m*64',16''*1.gol*Burberry's battaniyeyi düşürmeme açısı olan 13 derece-90 derece

Olarak hesaplayın. Saatte 4 deniz mili ortalama hızla yelkenleri açın ve yanaşma işlemine başlayın. Çok fazla yanaşmayın, eğer yanlış hızla sarılır ve Müge Wööçıstırşayr'a yapışırsanız içinden Müge Kasımpaşa çıkar ve şöyle bir uyarı sinyali alırsınız

"Eeeaah! Bu ne beah! Nikahına da al bari tam olsun!"

Sınava girecek arkadaşlara şimdiden başarılar dilerim

Not: Rüzgarın nerden geldiğine dikkat etmeyi unutmayın bütün hesaplamalarınızı mahveder.

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Hahahahaha, ay ne güldüm bu yazınızı olurken Gökhan Bey'ciğim.
Bendeki çeneyle size verilecek bir cevap elbetteki var; yalnız baktım uzun oldu, kendi köşemden yetiştirmeye karar verdim cevabınızı.
Adsız dedi ki…
Vazgeçtim, cevabımı buraya yazıyorum:

Enteresandır; Breakfast at Tiffany’s’i sevmem lakin In Cold Blood şahane bir tercih.
Beni yine çok doğru görmüşsün; zinhar seramik kullanmam, tercihimi her daim porselenden yanadır. Yalnız short bread ağır geliyor, yerine tuzlu olarak cucumber&butter sandwiches, tatlı olarak scones alayım.
Bir Burberry battaniye ise bütün bunların hepsinin yerine geçer, o da mümkünse classic Burberry check değil, Burberry Prorsum grey check olsun.
Baston fikrine ba-yıl-dım. Gerçekten bir bastonum olmasını istiyorum, neler neler yaparım o bastonla. Elbet bu konuda da bir tercihim var: Boris Palatnik’in kişiye özel tasarım bastonlarından istiyorum.
Maalesef tahtaya, marköre gerek yok. Zinhar kafam basmıyor şu futbol olayına, anlatmaya kalkan kişi nihayetinde sinirden o tahtayı yer.

İlla maça gideceksek, siz gençler deşarj olup eğlenirken (o da o müthiş takımınız o sefer yenilmiyorsa tabii) ben tercihen locada oturmak, viskimi yudumlamak isterim. Locada bir kalantor gol bahanesiyle sarılacak falan olursa da aynen dediğiniz gibi içimdeki Müge Kasımpaşa, Palatnik’le tanıştırıverir kendisini.

Bunları geç de, abicim cidden sevmiyorum yaa, yani ne olmuş, golse gol, bana niye sarılıyorlar anlamıyorum. Birlikte geldiğin yanındaki arkadaşına sarıl. Hoş değil, there is something called personal space yaaa, come on.

Bu blogdaki popüler yayınlar

DEVRİM YAPACAADIK DA BİZİ BU İNTERNET BİTİRDİ

bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t

"Makinalaşmak İstiyorum" Şiiri Üzerine

Virgillius'un şu yazısını okuduktan sonra bir cevaba girişip yorum kısmına koyacak oldum. Fekat yorumun limitlerinin almayacağı bir yazıya dönüştüğü için yazacaklarım, buraya almaya uygun görmüş bulunmaktayım efenim. Üstat hazır sen yokken meydanı boş bulup atıp tutayım biraz. “Makinalaşmak İstiyorum” şiiri Nazım Hikmet'in şiirinin gelişme döneminde denediği Fütürist akım dahilindeki bir iki şiirinden birisidir. Fütürist akım İtalya'da Marinetti tarafından başlatılmış daha sonra özellikle Rusya'da faşizme olan açık desteği paranteze alınarak geçmişe dair herşeyi reddeden cesur tavrı öne çıkarılarak Mayakovski ve Hlebnikov tarafından uygulanmıştır. Mayakovski'nin şiirinin bu kadar sert, açık ve kavgacı olmasının sebebi şairin manyak bakan gözleriyle birlikte bu akımdır. Nazım Hikmet'in KUTV'da eğitim görürken okuduğu ve çarpıldığı bu şiir biçimine öykünerek yazdığı bir şiirdir “Makinalaşmak İstiyorum” Biçimsel olarak oldukça özel bir yer tutar Türk şii

Aklıma Takılanlar

Kışın kafelerde, metrolarda filan bir kere bile kitap okuduğunu görmediğim yurdum burcuva kızı neden güneşlenirken kitabına gömülür? Ben biliyom nedenini de, ayıp değil mi güneşin altında kavrulan o zavallı kitabın yapraklarına be güzel ablam ama ya!