Fenerbahçe ruhumuzun turnesol kağıdıdır. Bazen komşunun doğumgünü pastasına göz koyarız. Alırız da acımadan. Bazen ilk kez çıkma teklif edecek çocuk gibiyizdir. Dilimizin ucuna kadar gelir söyleyeceklerimiz ama bir türlü çıkmaz, kaybederiz kızı. İşte bu yüzden severiz sarıyı Fenerbahçe aynadaki yansımamızdır. Ne kadar güçlü durmaya çalışırsak o kadar çok çıkarır falsolarımızı öne. Bazen de en pespaye halimizde bile bir fiyaka gösterir. "Ulan olsun be, bu da yeter be!" dedirtir ama içimizden, fısıltıyla. İşte bu yüzden severiz laciverdi Fenerbahçe çarşaf gibi denizde savrulan sarı teknemizdir. Yelkenleri açarız, rüzgar alıp denge bulmak için, demir atarız dibin dibine, bazen de son sürat yararız lacivert suları. Ama hiçbiri kar etmez, o savrulma hali bir türlü gitmez, en sonunda anlarız. Savrulan tekne değil, savrulan biziz. İşte bu yüzden severiz sarı laciverdi Fenerbahçe sırtımızı dönemediğimiz yavuklumuzdur. Çok güzeldir, endamı dünyaya bedeldir, gururla taşırız göğsü...