Ana içeriğe atla

gerginlik

dünden beri bağlama teli gibiyim, evet bağlama teli gitar teli değil. normalde lodostan, dolunaydan, sisten ve sabahın çok erken saatlerinden fena halde etkilenen meteorolojik bir insanımdır ama bunu anlayamadım. bunun neden kaynaklandığını bulabilmiş değilim. her şey yolunda çünkü. bir aksilik yok hayatımda. olduğu gibi gidiyor. daha farklı gitmesini isterdim elbette ama olmasını beklediğim şeyler benim istediğim kadar kısa vadede değişecek gibi değil. o yüzden bir hava değişikliğinin beni bu hale getirdiğine kani olmuş durumdayım. ayrıca dün konuştuğum iki arkadaşım da aynı şekilde gergin olduklarını söylediler. bu da meteorolojik bir durum teorimi destekledi. gerildikçe geriliyorum, çaydanlığın kapanmamakta ısrar eden kapağına bir tane gömmeye kadar giden ani çıkışlar yaşamaktayım. yerimde duramıyorum. evde oturamıyorum, dükkana giremiyorum. dün sporda kendimden geçtim. "yerim lan sporunuzu! hepiniz hava yapmaya gelmişsiniz zaten buraya şerefsizler! yapmıyorum o son hareketi! ama dur lan onu da yapayım ondan sonra bırakayım! ondan sonra da 25 dakka hızlı yürüme var, hızlı yürümenin anasını avradını!'+%&+%&//((&%" çıktım, dışarıda buz gibi bir hava, nereye gitsem sakinlerim? istiklal'e çıktım, fotoğraf çektirmem gerekiyor vize için. ara sokaklardan birinden diklemesine dalmıştım caddeye. fotoğrafçı sağda mıydı solda mıydı uzun uzun onu düşündüm. sonra sola döndüm, kalabalığın arasında iki yüz metre yürüdükten sonra hatırladım anasını !'+%%&%&&%%/***min fotoğrafçısının sağda olduğunu, bu sefer de o tarafa yürüdüm bir tur. fotoğrafçıya girerken muharrem abi aradı, "av mevsimi'ne gidiyorum gelir misin?". gelirim a.q. zaten hiçbir yere sığamıyorum. filme girdim 140 dakika sonra daha da delirmiş bir halde çıktım. insan tanıdığı birileri tarafından hayal kırıklığına uğratılınca daha kötü sinirleniyor. sigara üstüne sigara içtim. eve geldim call of duty oynadım, bir yerde kilitlendi oyun, sakin kalmaya çalıştım, bilgisayarının da anasını avradını sülalesini !'+%%&&%+/((???=)

bu sabah geçtiğini umut ederek kalktım ama babayı almış durumdayım. sinir ve gerginlik tavan. birileri hala telin ucundaki zamazingoyu çevirmekle ve beni kopana kadar germekle uğraşıyor. allah sonumu hayretsin.


Offffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffffff!

Yorumlar

sarya dedi ki…
Samsa'nın Virgiliüse dediği gibi temiz bir dayağa ihtiyacın olabilir mi Gökhancım. Sanki öyle gibi. :)

Allah hepimizin sonun hayıretsin.
Gökhan dedi ki…
Valla nasıl güzel olur biliyo musun! nasıl güzel olur!
Sade dedi ki…
hişt hişt sakin ol sinirlerine hakim ol! aaaaahhhhhhhhh ölümlü dünya ölümlü insaannnn haaaaalim olsaannn haaazaliiimm olssaaannnn..
Gökhan dedi ki…
çok eğlenceli, yarın yönetmene bağırmaya gidiyorum, çok eğlenceli, sinirimi ondan çıkarıcam hihihihi
Hilal dedi ki…
ya bende son bikaç gündür gerginim, hele dün!! havalar galiba gerçekten. Herkste bir uyuzluk var.
Gökhan dedi ki…
lodos bitti şimdi de bu başladı anasını satayım! bu ne poyraz etkisi mi? bugün bir de pasaportu evde bulamamanın hikayesini yazdım ben ki zaten o çok eğlenceliydi. bir noktadan sonra sinirimden yoruldum ve yattım uyudum

Bu blogdaki popüler yayınlar

DEVRİM YAPACAADIK DA BİZİ BU İNTERNET BİTİRDİ

bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t

"Makinalaşmak İstiyorum" Şiiri Üzerine

Virgillius'un şu yazısını okuduktan sonra bir cevaba girişip yorum kısmına koyacak oldum. Fekat yorumun limitlerinin almayacağı bir yazıya dönüştüğü için yazacaklarım, buraya almaya uygun görmüş bulunmaktayım efenim. Üstat hazır sen yokken meydanı boş bulup atıp tutayım biraz. “Makinalaşmak İstiyorum” şiiri Nazım Hikmet'in şiirinin gelişme döneminde denediği Fütürist akım dahilindeki bir iki şiirinden birisidir. Fütürist akım İtalya'da Marinetti tarafından başlatılmış daha sonra özellikle Rusya'da faşizme olan açık desteği paranteze alınarak geçmişe dair herşeyi reddeden cesur tavrı öne çıkarılarak Mayakovski ve Hlebnikov tarafından uygulanmıştır. Mayakovski'nin şiirinin bu kadar sert, açık ve kavgacı olmasının sebebi şairin manyak bakan gözleriyle birlikte bu akımdır. Nazım Hikmet'in KUTV'da eğitim görürken okuduğu ve çarpıldığı bu şiir biçimine öykünerek yazdığı bir şiirdir “Makinalaşmak İstiyorum” Biçimsel olarak oldukça özel bir yer tutar Türk şii

Aklıma Takılanlar

Kışın kafelerde, metrolarda filan bir kere bile kitap okuduğunu görmediğim yurdum burcuva kızı neden güneşlenirken kitabına gömülür? Ben biliyom nedenini de, ayıp değil mi güneşin altında kavrulan o zavallı kitabın yapraklarına be güzel ablam ama ya!