Ana içeriğe atla

bundan sonra bir süre böyle

bir süre seni günlük gibi kullanacağım ey okur. özel günlerden geçtiğimi düşünüyorum son zamanlarda çünkü. bu blog bir süre içe içe yazılacak sanırım. şimdiden uyarıyorum sıkılabilirsin. noktalama işaretlerini ya da büyük harf ayrımlarını atlayabilirim. bir daldan öbürüne atlayabilirim. bilinç akışı ya da bilin çakışı çok fena bugünlerde. sürekli temiz saçmalıyorum. en son attığım twit polonyadan ithal edilen polonyalı mendiller üzerineydi gerisini sen düşün. madem ki yazmak kendini bir çeşit ifşa etme mekanizması, madem ki ben bugünlerde içimdeki trafiği anlamakta zorlanıyorum, o zaman gönder gelsin, ver gelsin.

aklımdan sürekli açılış cümleleri geçiyor.

"Soyunmaya küpelerinden başlamıştı. Yatağın kenarına kıçımın kenarını kondurmuş, rahatsız, gergin ve tedirgin bir halde onu izliyordum. çok garip bir meslek bu. çapa yapan köylü kadının alışkın hareketleri sinmiş soyunmasına. o farkında değil ama ben farkındayım. onun farkında olmaması normal. çünkü onun işinin bir kısmı da soyunmak. benim farkında olmam da normal çünkü hiç tanımadığım bir kadın karşımda soyunuyor.

bazen film kopsun istersin ya... ama kendisi kopsun. sen bir şey yapmadan kopsun. ama kopmaz itoğlu it. kopmadı. ben kopardım. daha doğrusu kopardığıma inanıyorum. yok lan kopardım gerçekten. yoksa mesai saatleri içinde para karşılığı seks yapmaya kalkmazdım. evet eminim. ben kopardım o filmi. bu ilk aşama. buradan çıkınca devamını getiricem. eve gidip karıma bir orospuyla yattığımı ve çok da hoşuma gittiğini anlatıcam. o da beni terk edecek.

şimdi burda iki soru var. an itibariyle zevk alıp almayacağımdan o kadar da emin değilim. sütyeni krem rengi ve ucuz saten çakması. teyze sütyeni. gittikçe küçülüyorum yatağın kenarında. zevk almasam bile yattım derim. yatamasam bile yattım derim anasını satayım. önemli olan düşünce. bu ülkede hala düşüncelerini söyledikleri, yazdıkları için cezalandırılan insanlar yok mu? var. ben de cezalandırılmak istiyorum işte. kes cezamı sevgili karım. terk et beni. malda mülkte de gözüm yok. sadece arabayı bırak o bana yeter...

ya arabayı da bırakmazsa..."

açılış cümlesinden fazlasıymış lan!... 

Yorumlar

Can dedi ki…
sıkılmanın aksine değişik bi mutluluk hissine kapıldım ben, okur.

benimde geceleri kafamda şu konuşma geçiyo sürekli,
"
-kazanın olduğu gün hayata gelmişim.
-hangi kaza?
-bilmem. her gün bir kaza olmuyor mu?
"

bu kadar :)
Gökhan dedi ki…
güzelmiş Can can. Ben sana hep diyorum yaz diye. Otur yaz şunları. Aklında durmaz kağıtta durur.

Bu blogdaki popüler yayınlar

DEVRİM YAPACAADIK DA BİZİ BU İNTERNET BİTİRDİ

bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t

"Makinalaşmak İstiyorum" Şiiri Üzerine

Virgillius'un şu yazısını okuduktan sonra bir cevaba girişip yorum kısmına koyacak oldum. Fekat yorumun limitlerinin almayacağı bir yazıya dönüştüğü için yazacaklarım, buraya almaya uygun görmüş bulunmaktayım efenim. Üstat hazır sen yokken meydanı boş bulup atıp tutayım biraz. “Makinalaşmak İstiyorum” şiiri Nazım Hikmet'in şiirinin gelişme döneminde denediği Fütürist akım dahilindeki bir iki şiirinden birisidir. Fütürist akım İtalya'da Marinetti tarafından başlatılmış daha sonra özellikle Rusya'da faşizme olan açık desteği paranteze alınarak geçmişe dair herşeyi reddeden cesur tavrı öne çıkarılarak Mayakovski ve Hlebnikov tarafından uygulanmıştır. Mayakovski'nin şiirinin bu kadar sert, açık ve kavgacı olmasının sebebi şairin manyak bakan gözleriyle birlikte bu akımdır. Nazım Hikmet'in KUTV'da eğitim görürken okuduğu ve çarpıldığı bu şiir biçimine öykünerek yazdığı bir şiirdir “Makinalaşmak İstiyorum” Biçimsel olarak oldukça özel bir yer tutar Türk şii

Aklıma Takılanlar

Kışın kafelerde, metrolarda filan bir kere bile kitap okuduğunu görmediğim yurdum burcuva kızı neden güneşlenirken kitabına gömülür? Ben biliyom nedenini de, ayıp değil mi güneşin altında kavrulan o zavallı kitabın yapraklarına be güzel ablam ama ya!