Ana içeriğe atla

Gurk

O kadar çok yazmak istiyorum ama o kadar çok yoruldum ki yazmaktan, hiçbir şey yazabilecekmiş gibi hissetmiyorum kendimi. Yazmak meslek olarak yapılmasın, bütün dünya kardeş olsun. Çok yorgunum. Çok yorgunum.

Yorumlar

dide dedi ki…
bugün televizyonda gani müjdeyi izledim. öğrenciylen öğrencilik zorunluluk olduğu için karikatürler çizermiş. mesleği bu olduğu zaman yazmaya geçmiş. yazmak da zorunluluk olunca yat alıp denize açılmış. malesef ki böyle. ama ben bunu öğrenince sevdiğim mesleği yapmanın o kadar da önemli olmadığını düşünmeye başladım. madem sıkılacağım, en azından sevdiğim meslek; hep uğraştığım ama hiç ulaşamadığım sevgilim olarak beni tetiklesin diyorum. çok mu saçma?
Berrin dedi ki…
unuttum derken bıle aslında unutmamak gıbı, yazmaktan yoruldugunu yıne yazarak anlatmak gıbı...
fish dedi ki…
abi bi işten sıkılınca diğerine geç...

yazmatan sıkıldıysan azcık da oyna...

hem biz de izleriz :P

33 e 5 kala ekşın yap..
Gökhan dedi ki…
Dide ben de "ulan madem çalışacaz bari zevk alacağımız bir işte çalışalım" diyerek çıkmıştım yola. Bir de "ben dokuz beş bir masanın başında oturamam arkadaş!" demiştim. Şimdi dönüp baktığımda yaptığım işten eskisi kadar memnun olmadığımı gördüm. Üstüne daha da kötüsü bazı günler masanın başına oturuyorum öğlen onikide sabah altıda ancak kalkabiliyorum. Bir çıkış yolu arıyorum, çok güzel bir benzetmeyle söylediğin gibi hiç ulaşamadığım sevgilim gibi beni tetiklesin istiyorum işim. Hiç saçma değil söylediğin, ama bu nasıl olacak ben, en azından kendi adım henüz yolunu bulamadığımı söyleyebilirim
Gökhan dedi ki…
berrin, tam olarak öyle. o kadar uzun süre düşündükten, kurup bozduktan, yazıp silip yeniden yazdıktan sonra gene oturup blog yazmak da aynı yola çıkıyor zaten.
Gökhan dedi ki…
fish, bir çılgınlık yapıcam ama o oynamak mı olur başka bir şey mi olur henüz bilmiyorum. eylemlerimiz devam edecektir bizi izlemeye devam edin!
dide dedi ki…
ben şuan bir karar aşamasındayım, bir yol ayrımındayım da o yüzden saçma olur mu demiştim:)
bütün ömrümü pişman olarak geçirmek istemiyorum. ama bütün ömrüm boyunca össye hazırlanmak da istemiyorum. çok kararsızım. kolay gelsin sana.
an(ı)lık dedi ki…
bahar geldi:))
PuCCa dedi ki…
kız olmayı bu yüzden seviyorum
biliyorum bi gün manyakj zengin bi adamın karısı olcam ve yardım dernekleri takı toka kursları akmerkez arasında salına salına gezip tozacam, heriften sıkıldığımda da boşayıp nafakamı yiyecem...
Böyle birşey olmasa bile çalışmaktan sıkıldığım anlarda bunu hayal ediyorum, sabret puccacanım sabret yakında köpek olcak burası sana diye kendimi teselli ediyorum.. naparsın umut fakirin ekmeği :P
Gökhan dedi ki…
Ah puccacım be erkeg olmanın zorlukları üzerine bir yazı yazdıydım bi tane daha yazacam anasını satayım bak şimdi sen böyle deyince gene depreştim. Sizin her zaman bir kaçış noktanız var ne olursa olsun. Başarabilirsin elbette ama başaramadığın zaman bir anda hayatını değiştirebiliyorsun. Ha bu demek değildir ki sen başaramayacaksın. Ben çok umutluyum senden :)
fish dedi ki…
yazmak istemiyorum derken çok ciddiymişsin :PP

buraya bile yazamadın daha bişi :)))
Gökhan dedi ki…
Az kaldı, geliyorum!
Lollius dedi ki…
bir de "çok yorgunum / beni bekleme kaptan" var ki onu da hemen şuracığa yazmak istedim, ilk okuduğumda aklıma o geldi.
Gökhan dedi ki…
o şiir çok fena bir şiirdir. Nazım Hikmet'in neredeyse tüm şiirleri gibi çok fena bir şiirdir. Cem Karaca da güzel söylemiştir. Ben özellikle geçen sene işten içim dışıma çıkmışken sıklıkla mırıldanırdım o şarkıyı. Şimdi aklıma getirdin Lolyus, başka bir Nazım şiirini koymak istedi canım bloga, e haydi o zaman ne duruyorum

Bu blogdaki popüler yayınlar

DEVRİM YAPACAADIK DA BİZİ BU İNTERNET BİTİRDİ

bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t

"Makinalaşmak İstiyorum" Şiiri Üzerine

Virgillius'un şu yazısını okuduktan sonra bir cevaba girişip yorum kısmına koyacak oldum. Fekat yorumun limitlerinin almayacağı bir yazıya dönüştüğü için yazacaklarım, buraya almaya uygun görmüş bulunmaktayım efenim. Üstat hazır sen yokken meydanı boş bulup atıp tutayım biraz. “Makinalaşmak İstiyorum” şiiri Nazım Hikmet'in şiirinin gelişme döneminde denediği Fütürist akım dahilindeki bir iki şiirinden birisidir. Fütürist akım İtalya'da Marinetti tarafından başlatılmış daha sonra özellikle Rusya'da faşizme olan açık desteği paranteze alınarak geçmişe dair herşeyi reddeden cesur tavrı öne çıkarılarak Mayakovski ve Hlebnikov tarafından uygulanmıştır. Mayakovski'nin şiirinin bu kadar sert, açık ve kavgacı olmasının sebebi şairin manyak bakan gözleriyle birlikte bu akımdır. Nazım Hikmet'in KUTV'da eğitim görürken okuduğu ve çarpıldığı bu şiir biçimine öykünerek yazdığı bir şiirdir “Makinalaşmak İstiyorum” Biçimsel olarak oldukça özel bir yer tutar Türk şii

Aklıma Takılanlar

Kışın kafelerde, metrolarda filan bir kere bile kitap okuduğunu görmediğim yurdum burcuva kızı neden güneşlenirken kitabına gömülür? Ben biliyom nedenini de, ayıp değil mi güneşin altında kavrulan o zavallı kitabın yapraklarına be güzel ablam ama ya!