Ana içeriğe atla

Hüttüyet'i mi basayım ben!

Bu tuşa basamayorsunuz çünkü Ktunnel ipnelik yapayor, onun yerine bu linki yazayorsunuz KTunnel'a: http://www.youtube.com/watch?v=9lp0IWv8QZY (bizi bu hallere düşürenler utansın ne diyim!)

Karşınıza Susan Boyle çıkıyor, videoyu seyrediyorsunuz, tüyleriniz tiken tiken oluyor. Sonra dönüyorsunuz bu tuşa basıyorsunuz. Başlığı okuyorsunuz. Sonra Taksim'de buluşuyoruz, yanınızda bulabildiğiniz en kalın ve budaklı sopayı getiriyorsunuz, hep birlikte Hüttüyet'e gidiyoruz, sopaları arkamıza saklayıp bunu ve buna benzer bir çok başlığı atan arkadaşları kutlamak için geldiğimizi söylüyoruz. Sonra bu arkadaşları bahçeye çıkarıp sırtlarında sopaları kırıyoruz.

Hüttüyet'i mi basayım ben! Bu mudur istenen! Bi gün dellenip yapacam, haber veririm, gelmek isteyen olursa buyursun gelsin.

Yorumlar

cebimdekimatara dedi ki…
ilk tuşa basınca susan abla çıkmıyor ktunnel linkleri belirli bir süreden sonra kayboluyor oraya youtube linkinide ayrıdan bir iliştirsen tam olcak:)
Gökhan dedi ki…
uyarı için teşekkür ediyorum, düzelttim oni
Puffy dedi ki…
Stüdyoyu dolduran herkeste olduğu gibi bende de uyandırdığı ilk intiba önyargılıydı.

Gerçekten tüylerim diken diken izledim ve dinledim.

Yorumlar yapılırken,seyircinin bir anda taraf değiştirirerek Susan'ın arkasında durmaya başladığı anlarda,boğazımın düğümlenmesi ve gözlerimin yaşlanması,bana eskiye oranla daha duygusal bir adam olduğumu farkettirdi.

Bizim medyanın elinden gelen bu kadar ve bunu çoğumuz da halihazırda biliyoruz zaten.O yaştaki birşeyler başarma arzusuna şapka çıkarıyor,sesin kalitesi ve terbiyesi karşısında önümü ilikliyorum.

Ama içimdeki gar gar geyikçi rahat durmuyor ve yorumumu çok sevdiğim bir türküden yapacağım bu alıntıyla son veriyorum.

"Kaşların arasından domdom kurşunu değdi...domdom kurşunu değdi"
Puffy dedi ki…
En kötü AKM'nin orda bir iki sopa da bana çekersin :)
Adsız dedi ki…
Vesikalıktan karakter analizlerime devam ediyorum: Anladığım kadarıyla Puffy kolay galeyana gelen duygusal bir kişilik fakat AKM önünde dayağa razı olsa da yaptığı yorumlarda bu sefer size "üstadım" diye hitap etmemiş olmaması insana acaba size hürmetinde bir azalma mı var diye düşündürüyor.

Cidden şahane bir ses ve yoruma sahip Susan'a ise Atasay'ların kuaför salonunda gelin kaşı aldırmasını tavsiye ediyorum.

Son olarak eklemek isterim, doğum günü yemeğimde bahsettiğim fotoğrafı göresiniz diye sizin için bloguma koydum; gördünüz mü efenim?
Gökhan dedi ki…
Puff çok enteresandır, biz erkeglere çok göz doldurucu gelen bu haltı kadınlar garip bir soğukkanlılıkla seyredoorlar. Mesela zevcem "evet duygusal tabö" gibi tepkiler verdi, ben sabah seyrederken pencereyi açıp "Batsın lan bu dünya! biz çikinlerin yaşamaya hakkı yok mu laaaan!" kıvamındaydım halbusi

Müge "İstanbul Nasıl Eğleniyordu" nasıl? beyendin mi oni? Bu arada foto moto yok kızım senin blogda.
Vesikalıktan karakter tahlilinde de fuleli hareketlerle rakiplerini birer birer geçen, detaylardan akışı çıkarıp golü gören bir Şeytan Rıdvan edasıyla ilerliyorsunuz canikom :)
Adsız dedi ki…
Valla sizin de tespitleriniz az doğru değil Gökhan Bey'ciğim, yani bahsi geçen videoyu Borsalino'yla beraber gözlerimiz dola dola izlediğimizi düşünemiyorum bile.

Henüz kitabın ilk 2-3 bölümünü okuyabildim aslında; oraya kadar güzel, çoğu popüler tarih kitabı gibi gayet de rahat okunuyor. Ama ara ara yazarda bir taraflılık, yargılama gibi şeyler seziyorum ki bundan hoşlanmıyorum. Kitabı getiririm size, kendiniz bir göz atarsınız.

Foto da var ayrıca blogda; http://mugeatalay.blogspot.com/2009/04/sevdigim-bir-fotograf.html

Gelin görün ki benim için bu sabahın şaşkınlığı, Miss Müge'ye bıraktığınız yorum oldu. Takip eder miydiniz efenim kendisini? :P
Gökhan dedi ki…
bütün ayılığımlan fotoya haoaoaoaoaaaaa o fotooo... demek istiyorum. onu gördüm ama ben meseleyi tamamen doğumgünümde çektirdiğimiz foto olarak algılamışım neden bilmiyorum.

Bir ara kitaba bir gözatayım evet, beyenirsem alıciim kendisini.

Son olarak Mügecim benim heryerde gözüm vardır. Lütfen! :)
Borsalino dedi ki…
Adım geçmiş diyerekten yorum yazıyorum efendim. Evet, kadının sesi gerçekten etkileyici. Ama ben nedense ağlamadım, duygulanmadım. Bu tarz bir yarışmada en son, bir süre önce kaybettiği karısı için (60 yıl evli kalmışlar) şarkı söyleyen bir adam vardı, inanılmazdı, hüngür hüngür ağlamıştım. Yani anlayacağınız üzere, mal değiliz efendim. Duygulanabiliyoruz, saygılar :)
Borsalino dedi ki…
Altmış değil yirmiymiş ama önemli değil. Aşağıdaki linki tıklayınız; ağlamayanı dövüyoruz.

http://ktunnel.com/index.php/1010110A/199bfea8cd2e24bff5f3e43f84e3e322fdc504d92a953cec678e0999981c670920ce34020af092bb16802

Çıkmazsa, Sherman Pore yazınız you tube'a, izleyiniz, yine ağlayınız.
Puffy dedi ki…
Ve sonunda Hüttüyet günah çıkartmış ve tekzip mahiyetinde bir yazı yayınlamış :)

http://www.hurriyet.com.tr/dunya/11463364.asp?gid=229

Bu blogdaki popüler yayınlar

DEVRİM YAPACAADIK DA BİZİ BU İNTERNET BİTİRDİ

bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t

"Makinalaşmak İstiyorum" Şiiri Üzerine

Virgillius'un şu yazısını okuduktan sonra bir cevaba girişip yorum kısmına koyacak oldum. Fekat yorumun limitlerinin almayacağı bir yazıya dönüştüğü için yazacaklarım, buraya almaya uygun görmüş bulunmaktayım efenim. Üstat hazır sen yokken meydanı boş bulup atıp tutayım biraz. “Makinalaşmak İstiyorum” şiiri Nazım Hikmet'in şiirinin gelişme döneminde denediği Fütürist akım dahilindeki bir iki şiirinden birisidir. Fütürist akım İtalya'da Marinetti tarafından başlatılmış daha sonra özellikle Rusya'da faşizme olan açık desteği paranteze alınarak geçmişe dair herşeyi reddeden cesur tavrı öne çıkarılarak Mayakovski ve Hlebnikov tarafından uygulanmıştır. Mayakovski'nin şiirinin bu kadar sert, açık ve kavgacı olmasının sebebi şairin manyak bakan gözleriyle birlikte bu akımdır. Nazım Hikmet'in KUTV'da eğitim görürken okuduğu ve çarpıldığı bu şiir biçimine öykünerek yazdığı bir şiirdir “Makinalaşmak İstiyorum” Biçimsel olarak oldukça özel bir yer tutar Türk şii

Aklıma Takılanlar

Kışın kafelerde, metrolarda filan bir kere bile kitap okuduğunu görmediğim yurdum burcuva kızı neden güneşlenirken kitabına gömülür? Ben biliyom nedenini de, ayıp değil mi güneşin altında kavrulan o zavallı kitabın yapraklarına be güzel ablam ama ya!