Ana içeriğe atla

Eskilerden

izmiristanbul

· Kışın ekmeği İstanbul’da sis, suyu İzmir’de yağmurdur

· Kürt ve Çingene kadınları baharda Boğaz Köprüsü yolunda papatya, yazın Narlıdere’nin dağlarında kapari toplar, satarlar.

· İzmir’de ikindiler emekli ikindisidir. Sabahları boyoz ve yumurta yenir. İstanbul’da ikindi tedavülden kaldırılmıştır. Sabah bütün şehir açık büfedir.

· İzmir’in dağlarında çiçek açar, İstanbul’un barlarında.

· İzmir’de hala Eski İzmir adında bir semt vardır. Zavallı İstanbul!

· 1453, İstanbul’da törenlerle kutlanır. İzmir’de eskiden tütün depolarının olduğu bir sokağın numarasıdır.

· İstanbul bütün pavyon kadınları gibi salt loş ışıkta güzel görünür. İzmir elbiseleri henüz yırtılan bir bakiredir.

· İzmir üç koca iktisat kongresi görmüştür. İstanbul yorum yapmaya tenezzül etmez.

· İzmir’de midye dolmayı Mardinliler yapar, İstanbul’da bir tek Mardinlilerin yaptığı midye dolması güzel olur. Rivayete göre Mardinlilere el verenler de nesli tükenmiş Ermeni midyecilerdir.

· Türkiye’nin en büyük taş plak koleksiyonlarından biri İzmir’de 9 Eylül Üniversite’sinin depolarında fareler tarafından karbonat olarak kullanılmaktadır. Plakların çoğunda İstanbullu şarkıcıların söylediği İstanbul şarkıları vardır.

· İki şehrin otogarlarına her yıl binlerce ton tulum peyniri, turşu, fıstık, ceviz, salça, pestil vs. gelir. Belki de bu yüzden iki şehir de doğuya doğru genleşmektedir.

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Boyoz kötü bişi Gökhan, kabul et bunu.
Gökhan dedi ki…
Sen fırından yeni çıkanını yememişindir de ondan Mügücüğümi ha onu da yediğin halde bunları diyorsan Haydi ordan be! diyorum ben de sana

Bu blogdaki popüler yayınlar

DEVRİM YAPACAADIK DA BİZİ BU İNTERNET BİTİRDİ

bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t

"Makinalaşmak İstiyorum" Şiiri Üzerine

Virgillius'un şu yazısını okuduktan sonra bir cevaba girişip yorum kısmına koyacak oldum. Fekat yorumun limitlerinin almayacağı bir yazıya dönüştüğü için yazacaklarım, buraya almaya uygun görmüş bulunmaktayım efenim. Üstat hazır sen yokken meydanı boş bulup atıp tutayım biraz. “Makinalaşmak İstiyorum” şiiri Nazım Hikmet'in şiirinin gelişme döneminde denediği Fütürist akım dahilindeki bir iki şiirinden birisidir. Fütürist akım İtalya'da Marinetti tarafından başlatılmış daha sonra özellikle Rusya'da faşizme olan açık desteği paranteze alınarak geçmişe dair herşeyi reddeden cesur tavrı öne çıkarılarak Mayakovski ve Hlebnikov tarafından uygulanmıştır. Mayakovski'nin şiirinin bu kadar sert, açık ve kavgacı olmasının sebebi şairin manyak bakan gözleriyle birlikte bu akımdır. Nazım Hikmet'in KUTV'da eğitim görürken okuduğu ve çarpıldığı bu şiir biçimine öykünerek yazdığı bir şiirdir “Makinalaşmak İstiyorum” Biçimsel olarak oldukça özel bir yer tutar Türk şii

Aklıma Takılanlar

Kışın kafelerde, metrolarda filan bir kere bile kitap okuduğunu görmediğim yurdum burcuva kızı neden güneşlenirken kitabına gömülür? Ben biliyom nedenini de, ayıp değil mi güneşin altında kavrulan o zavallı kitabın yapraklarına be güzel ablam ama ya!