Ana içeriğe atla

Okçummmmm

biz bu adamı böyle yapsın diye aldık


ama o, ya böyle yapıyor

ya böyle



ya da böyle


hiçbi şey bulamazsa böyle


hele bu unutulmazdır


kejo'dan tek farkı var çok gol kaçırıyor. pozisyona giriyor ama kaçırıyor, sürekli kaçırıyor, en atılmayacak golleri atıyor ama çalım atamıyor. eller sürekli açık, sürekli bir "ama ben hep haksızlığa uğruyorum!" duruşu. nereye kadar? inşallah bu senenin sonuna kadar.

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Evet, enteresandır kendisi devamlı çilekeş bir hal içerisinde hakikaten. Futboldan anlamasam bile her daim Küçük Emrah ifadesi taşıyan bu adamı ben de biliyorum. Çirkin de bişey...
Puffy dedi ki…
Nitekim bu adam sadece burada değil,İspanya'da da böyleydi.

Bkz. http://puffysworkshop.blogspot.com/2009/03/hep-mazlum-tam-mazlum.html

Ama nedendir bilinmez gitmesin istiyorum,kalsın istiyorum.İçimden bir his önümüzdeki sezon mucizeler yaratacak diyor.
Anelka gitti,Chelsea'de gol kralı oldu.Şimdi bu herifi de satsak bir klübe,orada bu da harikalar yaratır.
Kalsın bir sene daha varsın.Kimler top oynamadı ki Fener'de,kimler zengin olmadı ki?
Gökhan dedi ki…
Müge, benim anlamadığım, sahada bu ifadelerle dolaşan bir adamın nasıl olup da iki sene önce eşek gibi gol attığı. Normal olan iki senedir yaşadığımız gibi gol atamaması olmalıydı halbusi

Puffy'm sen de haklısın velakin gelecek sene de böyle oynarsa, üstünde oturduğum daşı söküp bunun gafasına atar, pekmezini akıtırım mabede ben bunun yannız! :)
ena dedi ki…
Efendim şu sıralar çevirisiyle meşgul olduğum Simon Kuper adlı amcamın Soccernomis adlı kitabına göre yabancı oyuncuların belirli yerlerde çok iyi performans gösterirken kimi yerlerde ise performanslarının yerlerde sürünmesi genel olarak futbol alanında kurumsallaşmamış olan bir konuya bağlı: relocation consultant kavramının çoğu yerde yerleşmemiş olması. Öyle diyor amca. Yeni ülkelerine adaptasyon sağlamalarına yardımcı olacak kimse olmayınca o dertlerle boğuşmaktan sahada iyi performans sergileyemiyorlarmış.

Öyle diyor amcam, ben çok anlamam ama:))
Gökhan dedi ki…
Enaefenim çok haklısınız tabiy ki amma velakin bizde öyle bir adama kimse maaş vermez, "bu ne lan, böyle iş mi olur!" derler. Keşke olsa. Guiza'da en net hissettiğim şeylerden birisi de her gol kaçırışından sonra "ne işim var a.q. elin Türkiyasında!" duygusu çünkü
Puffy dedi ki…
Ena,
İyi de bu adamın keyfi olsun diye taa İspanya'lardan ithal hatun bile getirttiler.
Eski sevgilisi (gayrimeşru çocuğunun anası),talk-show'larda soyunup,kızın anası da çıkıp çocuğun babası Dani değil deyince iyice morali bozulmuştu okçunun.

Aaaaa o da ne.Bir de baktık tribünde mavi gözlü ahu bakışlı bir hatun kişi kendisine destek vermeye ve mazlum kişinin "relocation consultant" ı olmaya gelmiş taa Madrid'lerden.

Büyük Üstad'ında dediği gibi yılda € 4 mio alıyorsan,bırak "relocation consultant" ı,anaya babaya bile ihtiyaç duymaz insan,o saatten,o yaştan sonra...

diye düşündüm ve yazdım kendimce..!
ena dedi ki…
Ben bu konuda çok da bilgi sahibi olmamakla beraber,kitapta okuduğum ve bir şekilde mantıklı bulduğum bir görüşü aktarmış idim. Ki "ne işim var burda" her başarısızlıktan sonra belki birçoğumuzun düştüğü bir durum sanırsam:)

Çok pis savunuyormuş gibi oldum, niyetim bu değil ama, aynı kitapta Kuper amca diyor ki "kulüplerin en büyük yanlışı burada. Ona iyi para veriyoruz, gerisi bizi alakadar etmez,ne bok yerse yesin, bize gol atsın düşüncesinde olmaları."

Ha,ama yakın dönemde pek takip etmediğim için bu abiyi ve genel olarak alemi, ne kadar haklıdır, ne kadar değildir bilemiyorum. Sadece Kuper amcanın dediklerini gereksizce belki aktarasım geliyor:))
Gökhan dedi ki…
Sevgili Ena bir kere öncelikle ben hiç başarısızlık yaşamadım. O yüzden o dediğin duyguyu bilmem :PPPPP

Sana değildir bu coşkun tepkimelerimiz, sağolsun, dayı iki yıldan beri bizi o kadar güzel şişirdi ki, ne zaman konusu açılsa böyle fışkırıyoruz dayanamayıp
ena dedi ki…
Tepkileri üzerime alınmadım ama genellikle işleyen kurallardan biri de bu sanırım; alınmadan önce şişirilen transferler sahada taraftarı şişirirler:))

Zaten Kuper amca coşkunun ve genel olarak duyguların hakim olduğu bir alanda mantık arayışına çıkmakla "Hadi len" tarzı tepkileri göze almış olmalı:))
Unknown dedi ki…
guızanın yüz ifadesi fenere geldiği içindir belkide,ya da futbol hayatım bitiyor yönetmenler farketsin diyedir.dramlarda oynayabilir,komediye de uygundur aslında.hadi hayırlısı.

Bu blogdaki popüler yayınlar

DEVRİM YAPACAADIK DA BİZİ BU İNTERNET BİTİRDİ

bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t

"Makinalaşmak İstiyorum" Şiiri Üzerine

Virgillius'un şu yazısını okuduktan sonra bir cevaba girişip yorum kısmına koyacak oldum. Fekat yorumun limitlerinin almayacağı bir yazıya dönüştüğü için yazacaklarım, buraya almaya uygun görmüş bulunmaktayım efenim. Üstat hazır sen yokken meydanı boş bulup atıp tutayım biraz. “Makinalaşmak İstiyorum” şiiri Nazım Hikmet'in şiirinin gelişme döneminde denediği Fütürist akım dahilindeki bir iki şiirinden birisidir. Fütürist akım İtalya'da Marinetti tarafından başlatılmış daha sonra özellikle Rusya'da faşizme olan açık desteği paranteze alınarak geçmişe dair herşeyi reddeden cesur tavrı öne çıkarılarak Mayakovski ve Hlebnikov tarafından uygulanmıştır. Mayakovski'nin şiirinin bu kadar sert, açık ve kavgacı olmasının sebebi şairin manyak bakan gözleriyle birlikte bu akımdır. Nazım Hikmet'in KUTV'da eğitim görürken okuduğu ve çarpıldığı bu şiir biçimine öykünerek yazdığı bir şiirdir “Makinalaşmak İstiyorum” Biçimsel olarak oldukça özel bir yer tutar Türk şii

Aklıma Takılanlar

Kışın kafelerde, metrolarda filan bir kere bile kitap okuduğunu görmediğim yurdum burcuva kızı neden güneşlenirken kitabına gömülür? Ben biliyom nedenini de, ayıp değil mi güneşin altında kavrulan o zavallı kitabın yapraklarına be güzel ablam ama ya!