İzmirdeyim... doğmasam da büyüdüğüm evde... bir sürü şey yaşadığım... bizim evin mutfak penceresinden cadde görünür... önünde de masa durur... yemek orada yenir... pencereden görünen caddeden arabalar geçer... eskiden ben burada yaşarken, caddenin ortasında demir parmaklıklar vardı... sanırım geçen seneye kadar da durdu o parmaklıklar yerinde... ama artık çıkmış... yolun ortasında ufak bir kaldırım var... dün fark ettim kahve içerken... bir özgürlük duygusu var caddenin resminde... normalde öndeki iki apartmanın arasından görünen bir resimdir ama farklı... sonra çözdüm... parmaklıklar yok... resimde basit bir oynama bile duyguyu değiştirebiliyor. E pezevenkler derdiniz neydi bizimle! Kafkaesk bir bunaltının içine hapsettiniz bizi 20 yıl! Bak sinirlendim durup dururken...
bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t
Yorumlar