Ana içeriğe atla

Salih Nazım ki

Salih Nazım ki,
Çok kabuklu bir deniz böceğidir
Başkasına kıyamaz
İçinden yer kendini
Ve fosforlu notalar püskürtür dolunay zamanı

İçinde taşıdığı derviş
Yunus Emre’den beri aynı odunu kırmakta
Türlü name oyunlarıyla avutur onu Salih
Yeter ki fark etmesin geldiğini kıvama

Elinde daldan değnek,
Cebinde bir dal çokoprens
Ve eser miktarda buzlu su
Dağlarda arar kendini
Bozulur kusursuz döngüsü

Hakim Nazım Bey der gündüzleri,
Avukattır adliye sarayında
Kılık değiştirir,
Salih olur geceleri,
Bağlamacı Sayanora Pavyonda
Bittabi iyi bir koca
Aynı zamanda oğul, torun, abi
Ve çok ortaklı şirket sahibi

İki omzunda yüzelli okka
Yürür
Ayakları ve aklı bir karış havada

İspirtocu Saim olurdu kendini bir bıraksa
Maceralı bir hayat yaşardı,
Korsan bile olurdu Cavs’tan korkmasa
Yirmi yedi yaşında keserdi bileklerini
Krallar o yaşta ölür ne de olsa

Babası Nazım’ın çapkın ayak izleri
Hala durur Karşıyaka sokaklarında
O izlerin peşinde Salih,
Yarım ömrü heder etti
Bir kere bile farketmedi
Kendi bıraktığı izleri

Salih Nazım ki
Son mohikan, son rind, son kalender
Aklı Nazım diye çağırır
Yüreği Salih der.

Yorumlar

Borsalino dedi ki…
Derin bir insansınız vesselam...

Bu blogdaki popüler yayınlar

DEVRİM YAPACAADIK DA BİZİ BU İNTERNET BİTİRDİ

bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t

"Makinalaşmak İstiyorum" Şiiri Üzerine

Virgillius'un şu yazısını okuduktan sonra bir cevaba girişip yorum kısmına koyacak oldum. Fekat yorumun limitlerinin almayacağı bir yazıya dönüştüğü için yazacaklarım, buraya almaya uygun görmüş bulunmaktayım efenim. Üstat hazır sen yokken meydanı boş bulup atıp tutayım biraz. “Makinalaşmak İstiyorum” şiiri Nazım Hikmet'in şiirinin gelişme döneminde denediği Fütürist akım dahilindeki bir iki şiirinden birisidir. Fütürist akım İtalya'da Marinetti tarafından başlatılmış daha sonra özellikle Rusya'da faşizme olan açık desteği paranteze alınarak geçmişe dair herşeyi reddeden cesur tavrı öne çıkarılarak Mayakovski ve Hlebnikov tarafından uygulanmıştır. Mayakovski'nin şiirinin bu kadar sert, açık ve kavgacı olmasının sebebi şairin manyak bakan gözleriyle birlikte bu akımdır. Nazım Hikmet'in KUTV'da eğitim görürken okuduğu ve çarpıldığı bu şiir biçimine öykünerek yazdığı bir şiirdir “Makinalaşmak İstiyorum” Biçimsel olarak oldukça özel bir yer tutar Türk şii

Aklıma Takılanlar

Kışın kafelerde, metrolarda filan bir kere bile kitap okuduğunu görmediğim yurdum burcuva kızı neden güneşlenirken kitabına gömülür? Ben biliyom nedenini de, ayıp değil mi güneşin altında kavrulan o zavallı kitabın yapraklarına be güzel ablam ama ya!