Ana içeriğe atla

zorunlu değişiklik

Ben uzun yazan bir bloggerım. Uzun yazılar dar bir formatta yayınlanınca sütun gibi bacak kıvamı alıyor, padişah fermanı yazıyormuş gibi hissediyorum kendimi. Bıktım. Şimdilik böyleyiz, yaygın, hadi bakalım hayırlı olsun. Şikayetlerinizi bize memnuniyetinizi dostlarınıza efenim

Yorumlar

sarya dedi ki…
e hayırlı olsun efem.

memnuniyetlerimizi elbette dostlarımıza iletiyoruz bir dost dedi ki ' benim adım yorum okuyana korum ' cümlesinden rahatsız oldum. yeri gelmişken diyeyim.
Gökhan dedi ki…
hahahahahaha! tamam efenim hemen değiştirelim
No More Virgilius dedi ki…
ben de "benim adım yorum okuyana korum" cümlesine bayılıyordum ama:)

ayrıca zeki müren'in hayranıyımdır:)
Adsız dedi ki…
Virgilius'a katılıyorum, ben de o cümleye bayılıyordum. Keşke değişmeseymiş. Önümüzdeki bir hafta boyunca "benim adım yorum, okuyana korum" cümlesini ben kullanıcam.

Hayır, kullanamıycam çünkü değiştirmesini bilmiyorum.
Gökhan dedi ki…
Patrooon! Yetiş! Müşteri görüş ayrılığına düştüüüü!

O zaman hemen bir müşteri memnuniyeti anketi yapayım ben, ne zamandır yapmayordum

Vorçitayrcığım, kullan sen, ben nasıl değiştirebileceğini ben sana anlatırım, indiririz uçağı birlikte :)
Gökhan dedi ki…
Ha Virgiliuscuğum, bu arada, siz sevgili dinleyicilerimin lütuflarına mazhar olduysam ne mutlu bana, istirhaaam ediyorum efenim :P
Adsız dedi ki…
Evet, evet, anket isteriz! Anketler çok eğlenceli oluyor. Bak, sadece anket koyarak bile müşteriyi memmun edebilirmişsin. :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

DEVRİM YAPACAADIK DA BİZİ BU İNTERNET BİTİRDİ

bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t

"Makinalaşmak İstiyorum" Şiiri Üzerine

Virgillius'un şu yazısını okuduktan sonra bir cevaba girişip yorum kısmına koyacak oldum. Fekat yorumun limitlerinin almayacağı bir yazıya dönüştüğü için yazacaklarım, buraya almaya uygun görmüş bulunmaktayım efenim. Üstat hazır sen yokken meydanı boş bulup atıp tutayım biraz. “Makinalaşmak İstiyorum” şiiri Nazım Hikmet'in şiirinin gelişme döneminde denediği Fütürist akım dahilindeki bir iki şiirinden birisidir. Fütürist akım İtalya'da Marinetti tarafından başlatılmış daha sonra özellikle Rusya'da faşizme olan açık desteği paranteze alınarak geçmişe dair herşeyi reddeden cesur tavrı öne çıkarılarak Mayakovski ve Hlebnikov tarafından uygulanmıştır. Mayakovski'nin şiirinin bu kadar sert, açık ve kavgacı olmasının sebebi şairin manyak bakan gözleriyle birlikte bu akımdır. Nazım Hikmet'in KUTV'da eğitim görürken okuduğu ve çarpıldığı bu şiir biçimine öykünerek yazdığı bir şiirdir “Makinalaşmak İstiyorum” Biçimsel olarak oldukça özel bir yer tutar Türk şii

Aklıma Takılanlar

Kışın kafelerde, metrolarda filan bir kere bile kitap okuduğunu görmediğim yurdum burcuva kızı neden güneşlenirken kitabına gömülür? Ben biliyom nedenini de, ayıp değil mi güneşin altında kavrulan o zavallı kitabın yapraklarına be güzel ablam ama ya!