Ana içeriğe atla

Köşe Yazısı

Bundan sonra...

Ben de bir süre yazılarımı böyle yazacağım

Ne de olsa...

Memleket elden gitmiş,

Bütün tersanelerine girilmiş,

Bütün dersanelerini cübbeliler ele geçirmiş,

Aykut Fenerbahçe'nin başına geçmiş...

Gazetede sayfa israfı yapıyorsun diyorlar,

Desinler

Ben

Uzun yazıyordum eskiden...

Kimse okumuyordu...

Şimdi fıkra yazmaya başladım...

O bildiğin fıkra değil, edebi metin olarak fıkra...

Kısa ve öz anlatıyorum derdimi...

Bir takım ağır cümlelerle süsleyerek...

Hani vardır ya,

eşek dadıya bin üstüme demiş

dadı da önce altını temizlemem lazım demiş,

anlayın işte siz... daha fazla yazarsam...

uzun oluyor okunmuyor...

hem böyle satır satır yazınca bir havası oluyor yazdıklarımın...

İnsanlar facebook'ta filan birbirlerine gönderiyorlar...

Aslında herşey...

bizim salak

sekreterin

benim

el

yazısıyla

yazdığım

köşeyi

böyle iki aralıklı,

böyle cümle cümle

Word'e dökmesiyle

başladı

Bir bildiği vardır deyip

dokunmamış mizanpajdaki çocuklar

yazı çıktı.

Tam kalayları hazırladım

girişeceğim sekreterin sülalesine...

baktım tebrik telefonları...

mailler...

çok ağır bir yazı yazmışım meğerse ben...

her satırın üstünde durarak okumuş

herkes...

dedim o zaman tamam...

bundan sonra her cümle bir satır...

uzun yazıyoruz da ne oluyor sanki!

Hani dervişin yolu uzunmuş da

Vazgeçtim gitmiyorum demiş

o hesap...

Yalnız enteresan bir şey oldu...

bir takım başka köşe yazarları da...

beni taklit eder oldu...

onun için

Yeni bir devrimci atılım var kafamda, onu deniycem...

bundan

sonra

her

satır

bir

kelime...

hatta

her

satır

bir

h

a

r

f

!

Yorumlar

sarya dedi ki…
yaz Gökhancım nasıl istersen öyle yaz... yeter ki yaz, yeter ki merakta bırakma bizi! :)
Gökhan dedi ki…
yettim Sarya :)
merlin dedi ki…
ahahhahah, super olmus bu. :)) bu adam tam bir mal.
Gökhan dedi ki…
Bi de çok önemli, ağır bir şeyler yazıyormuş gibi, her cümleden sonra düşünmemizi istediği için yapıyor ya bunu, ona iyice kıl oluyorum. En fenasından tatlısu bir durum var halbuki ortada. Emin Çölaşan hiç olmazsa hönkürürdü, bu onu da yapamıyor kovulmamak için.

Bu blogdaki popüler yayınlar

DEVRİM YAPACAADIK DA BİZİ BU İNTERNET BİTİRDİ

bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t

"Makinalaşmak İstiyorum" Şiiri Üzerine

Virgillius'un şu yazısını okuduktan sonra bir cevaba girişip yorum kısmına koyacak oldum. Fekat yorumun limitlerinin almayacağı bir yazıya dönüştüğü için yazacaklarım, buraya almaya uygun görmüş bulunmaktayım efenim. Üstat hazır sen yokken meydanı boş bulup atıp tutayım biraz. “Makinalaşmak İstiyorum” şiiri Nazım Hikmet'in şiirinin gelişme döneminde denediği Fütürist akım dahilindeki bir iki şiirinden birisidir. Fütürist akım İtalya'da Marinetti tarafından başlatılmış daha sonra özellikle Rusya'da faşizme olan açık desteği paranteze alınarak geçmişe dair herşeyi reddeden cesur tavrı öne çıkarılarak Mayakovski ve Hlebnikov tarafından uygulanmıştır. Mayakovski'nin şiirinin bu kadar sert, açık ve kavgacı olmasının sebebi şairin manyak bakan gözleriyle birlikte bu akımdır. Nazım Hikmet'in KUTV'da eğitim görürken okuduğu ve çarpıldığı bu şiir biçimine öykünerek yazdığı bir şiirdir “Makinalaşmak İstiyorum” Biçimsel olarak oldukça özel bir yer tutar Türk şii

Aklıma Takılanlar

Kışın kafelerde, metrolarda filan bir kere bile kitap okuduğunu görmediğim yurdum burcuva kızı neden güneşlenirken kitabına gömülür? Ben biliyom nedenini de, ayıp değil mi güneşin altında kavrulan o zavallı kitabın yapraklarına be güzel ablam ama ya!