Ana içeriğe atla

Stoa Athanaton'da Aklımdan Geçen Kır Saçlıya

Babam,
sanırım
dünyanın tüm kır saçlı
al yanaklı adamlarında
izini arayacağım
kır saçlı
al yanaklı
bir baba olana
kadar

hiçbir zaman istemedim
gençliğinin katili olmayı
şurda birlikte oturup
dört beş şişe
beyaz şarap tüketsek
gülbahar dinleyerek
fena m'olurdu?

sonra birbirimize yaslanıp fena halde sarhoş,
omonya meydanına çıkıp
"sikiyim bu hayatı!" diye bağırsak,
kavga çıkarsak birlikte
hep ıska geçen yumruklarımız
havayı dövmese bu gece

sonra bir taksiye atlayıp kaçsak şehr'Atina'dan
polis peşimizde
yurolar saçarak
direksiyondaki yarım tespihli
doğuştan delikanlı şoför dayıya

güneş doğarken adı bile olmayan bir koyda ayılsak beş kuruşsuz
ama özgür

koy götüne be baba
öldün işte yeterince,
dön artık geri.

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Bu şiyir bana çok dokundu.
Adsız dedi ki…
ağır oldu bu bee...
sarya dedi ki…
yaşadığı sürece bana böyle bir şiir yazdıracak kadar his beslemediğim babam olmasındansa bu şiirdeki kadar sevdiğim özlediğim ama ölmüş babam olmasını tercih ederdim :(
Gökhan dedi ki…
bu şiirden ağır oldu sarya...
sarya dedi ki…
sevgisiz büyümek hepsinden daha ağır Gökhancım.

Bu blogdaki popüler yayınlar

DEVRİM YAPACAADIK DA BİZİ BU İNTERNET BİTİRDİ

bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t

"Makinalaşmak İstiyorum" Şiiri Üzerine

Virgillius'un şu yazısını okuduktan sonra bir cevaba girişip yorum kısmına koyacak oldum. Fekat yorumun limitlerinin almayacağı bir yazıya dönüştüğü için yazacaklarım, buraya almaya uygun görmüş bulunmaktayım efenim. Üstat hazır sen yokken meydanı boş bulup atıp tutayım biraz. “Makinalaşmak İstiyorum” şiiri Nazım Hikmet'in şiirinin gelişme döneminde denediği Fütürist akım dahilindeki bir iki şiirinden birisidir. Fütürist akım İtalya'da Marinetti tarafından başlatılmış daha sonra özellikle Rusya'da faşizme olan açık desteği paranteze alınarak geçmişe dair herşeyi reddeden cesur tavrı öne çıkarılarak Mayakovski ve Hlebnikov tarafından uygulanmıştır. Mayakovski'nin şiirinin bu kadar sert, açık ve kavgacı olmasının sebebi şairin manyak bakan gözleriyle birlikte bu akımdır. Nazım Hikmet'in KUTV'da eğitim görürken okuduğu ve çarpıldığı bu şiir biçimine öykünerek yazdığı bir şiirdir “Makinalaşmak İstiyorum” Biçimsel olarak oldukça özel bir yer tutar Türk şii

Aklıma Takılanlar

Kışın kafelerde, metrolarda filan bir kere bile kitap okuduğunu görmediğim yurdum burcuva kızı neden güneşlenirken kitabına gömülür? Ben biliyom nedenini de, ayıp değil mi güneşin altında kavrulan o zavallı kitabın yapraklarına be güzel ablam ama ya!