Fizy'den Mahur Beste'yi dinlerken aklıma geldi de, benim hiç Müjgan diye arkadaşım olmadı. İçinde J harfi olan isimlere ayrı bir sevgim, saygım vardır zaten ama Müjgan'ın yeri ayrı. Aranızda hiç Müjgan var mı? Arkadaş olsak onunla. Mahur beste çalınca ağlaşsak karşılıklı? İçinde J geçen başka hangi isimler var bu arada? Jale, Jülide, Müjde (Janset Jülyet onları saymıyorum) Nejat var erkeklerden. Başka aklıma gelmedi, var mı bilen hatırlayan?
edit: Burju SıdqıSıyrıque'dan Tijen ve Nejdet geldiler efenim
Ojuz'da Ojuz'un nesi kötü annamıyorum ki diyerek katıldılar :)
edit 2: Baskıyı durdurun! Ceren'den çok önemli bir ekleme geldi! Ajda! Bu nasıl unutulur, nasıl ilk akla gelenlerden olmaz! Halbuki en çok duyduğumuz J'li isimdir herhalde kendileri. Bravo Ceren.
edit 3: Akşam baskısına girin! JoA'dan Tanju geldi. Var mı başka arttıran?
edit 4: İhale JoA'da kalmak üzere. Tanju, Ejder ve Ajdar'la fırtına gibi bir giriş yaptı JoA. Jidden amma da çok isim varmış J'li yahu!
Peki benim anaokul öğretmenimin değil yan sınıfın öğretmeni olan Müjgan'ın adını hatırlamam? Peki anaokul öğretmenimin tıpkısının aynısını Fırt'ın Yavrunuzun Sayfası'nda görüp dumur olmam ve "örtmenimiz çıplak fotoğraf çektirmiş olabilir mi?" diye günlerce düşünmem?
Yorumlar
necdet diye yazılıp nejdet diye çağırılan var bi de.
Oğuz akşam akşam yardın beni allah razı olsun :) Adam şiiri o mahur beste çalar Oğuz'la ben ağlaşırız diye yapmamış paşam benim suçum yok. Onun dışında Oğuz candır :) Ne zaman kahve içiyoz?
ayrıca 'ğ' olarak yazılınca, kancası j harfini andırmıyor mu?
neyse ya... ben sevilmek istiyorum, sen kahve içmek... öf.
delikanlı bir millet olduğumuzdan koyarız. O-uz ya da Oguz çok zor çok köşeli olmaz mıydı Ğ'siz allahaşkına?
Paşam seni sevmediğimi nerden çıkardın. Bilakis taze çekilmiş kahveden yapılan filtre kahve kadar seviyorum seni, ki çok ağır laf ettim dikkatini çekerim :)
yumuyumuşakkşakkge, kelime içindeyken dilin üstünden kayıp gırtlaktan alternatif güzergahlara doğru yuvarlanıp gider..dile gelir ama yutulur söylenmez, ortalıktadır ama hissedilmez...O asıl yalnız dillendiğinde sertleşir, obeliksk'e dönüşür...tadını işte o an hissedersin...
Ben yumuşakgeli isimleri severim Oğuz gibi...
Seni de severim Gökhan. Senin de sertgen var :-)
Havalarsa Gökhan, bir gün güneşli kurak, bir gün yağmurlu ıslak. Alınan son bilgilere göre yanımızda kalın bi şeyler bulundurmalıymışız.
Ne işin var senin elalemin blogunda!?
Abi ne yapayım allahaşkına, özeliz, çünkü hem yumuşağız, hem g'yiz dedik, lakin emel de aksi gibi beni sertleştirmek, daha doğrusu sert yüzümü görmek için buralarda sertgen aranıyor.
Üstelik ben emel'i artık bloguma uğramadığından bu işlere tövbe etti sanıyordum. pöh...
Ben giriyorum sen de gir. Aksatma emi! Elalem, âleme bedel baksana, gel de girme! Bi de aksi durum için ağır cezai müeyyideler uygulaman lazım tabi ki. Dizine yatırıp totoşumu şap şap tokatlamadığın sürece bu böyle devam eder.
Ayrıcana bu işlere tövbe edene kadar bloguna uğrarım halen olduğu gibi, yüz bulamadığım için yorum bırakmıyorum.Olay bu.
Senden de yüz bulamadım işe bak :(
Yakışmıyor. Sonra "ne zaman kahve içiyoz?"
Emel, sana da bir çift lafım var: Bir daha seni benimki dışında bir blogta görürsem, ayaklarını kırarım! Öyle işte. İlla sert davranacağım sana.
emel, sen de yaşını başını almış biri olarak özgürsün nihayetinde; bakalım bende beğenip hoşlandığın şeylere Gökhan'da rastlayacak mısın? Ama şimdiden söyleyeyim T. Coşkun bile avını bir defa kandırır, beni bırakırsan bu trene ikinci defa binemezsin. Tercih senin.
p.s. dolunayın değil, sigarasızlığın etkisi bunlar... İki ay geçti...
(İmza: Sigarayı bıraktığını iddia ettiğinin ilk gününde nikotin bandını söküp sigara yakan tiryaki)
Tren mi? Binmek mi? Kompartımanlardaki konfor tatminkarsa neden inmek isteyeyim ayrıca? Saatte kaç km bastığı umrumda değil bindim mi şehirler hatta ülkelar arası gidip gelmekten bıkmayacağım tek toplu taşım aracıdır kendileri. O yüzden yorma sen nikotinsiz kafanı bunlara, konu tren olunca indi bindiyi ben de sevmem zaten. Trenle yolculuk zevklidir hem de öyle böyle değil…
ya Virgi bi de şöyle “bacaklarını kırarım” falan diyorsun yaa! işte ben bi acayip oluyorum o an...
Gökhan,
Ben tırsıyorum bu Virgi’den ancak yine de bilmen artık farz olan bir gerçek var: Ben 2 yıla yakın bir süredir seni gizli gizli takip ediyorum zaten.
Bunun dışında sen hem adamın bloguna iki aydır uğrama bunun üstüne en sıkı şenlendirici/tacizcisine mavi boncuk dağıt… e olacak iş mi bu Gökhan :))
Ayrıca iki aşıkın arasında kaldım lan! Bu ne be! Kendi blogumuzda rezil olduk anasını satayım!