Ana içeriğe atla

17.12.2011

Doors dinliyorum fizi'den. Geçen gün de Erkin Koray'ın 45'liklerini dinledim yutub'dan. Sağolasın internet. Biraz sonra encıls in emerike'nin 5. bölümüne bakıcam çalışırken arada. o değil de emenike şu takımda olsaydı neler olurdu acaba be! sabahtan beri hamur işine vermiş durumdayım kendimi. metrodaki fornettiden bir takım milföy hamurişleri aldım onları tıklatıyorum. ve bol bol kahve. bugün kahve günümdeyim daha çok. bazen olur bana böyle. hiç kahve içmediğim ama bol bol çay içtiğim ya da tam tersi. çantamda esir şehrin mahpusu var. kemal tahir kadar kolay okunan ama aynı zamanda bir şeyler söyleyen az yazar vardır. bir de onun yaşadığı dönemde yaşayıp da cinselliği bu kadar kolay yazabilen. Romanın bir kısmında Maçka güzeli Meliha Hanım ve onu vuran Mehdi Bey'in hikayesi var ki tek başına film olur. Sanırım bi deniycem yazmayı. Evde üst katın tuvaletinde de Sessiz Ev duruyor. Daha önce okuduğum kitapları okuyorum bugünlerde. neden bilmiyorum ama öyle. söylediklerine önem verdiğim bir arkadaş "sorma" dedi. bazen sorma ve dur. illa kaşıma bok mu var. her haltı dibine kadar okuyacaksın da ne olacak. dur işte. sezon ortası kabuk değiştiriyorum. olmayacak şey. işleri bir kenara attım. bakalım nasıl para kazanılacak. kazanılacak para yetecek mi? hep birlikte göreceğiz. bir gün "bu satırları internet kafeden yazıyorum" dersem anla ki yetmiyormuş para.
Doors'un kafasına her zaman hayran olmuşumdur. bodler kafası. sarhoş olun amk! şiirle şarapla neyle olursa ama sarhoş olun bu dünya gerçekken çekilmiyor. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DEVRİM YAPACAADIK DA BİZİ BU İNTERNET BİTİRDİ

bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t

"Makinalaşmak İstiyorum" Şiiri Üzerine

Virgillius'un şu yazısını okuduktan sonra bir cevaba girişip yorum kısmına koyacak oldum. Fekat yorumun limitlerinin almayacağı bir yazıya dönüştüğü için yazacaklarım, buraya almaya uygun görmüş bulunmaktayım efenim. Üstat hazır sen yokken meydanı boş bulup atıp tutayım biraz. “Makinalaşmak İstiyorum” şiiri Nazım Hikmet'in şiirinin gelişme döneminde denediği Fütürist akım dahilindeki bir iki şiirinden birisidir. Fütürist akım İtalya'da Marinetti tarafından başlatılmış daha sonra özellikle Rusya'da faşizme olan açık desteği paranteze alınarak geçmişe dair herşeyi reddeden cesur tavrı öne çıkarılarak Mayakovski ve Hlebnikov tarafından uygulanmıştır. Mayakovski'nin şiirinin bu kadar sert, açık ve kavgacı olmasının sebebi şairin manyak bakan gözleriyle birlikte bu akımdır. Nazım Hikmet'in KUTV'da eğitim görürken okuduğu ve çarpıldığı bu şiir biçimine öykünerek yazdığı bir şiirdir “Makinalaşmak İstiyorum” Biçimsel olarak oldukça özel bir yer tutar Türk şii

Aklıma Takılanlar

Kışın kafelerde, metrolarda filan bir kere bile kitap okuduğunu görmediğim yurdum burcuva kızı neden güneşlenirken kitabına gömülür? Ben biliyom nedenini de, ayıp değil mi güneşin altında kavrulan o zavallı kitabın yapraklarına be güzel ablam ama ya!