Ana içeriğe atla

Ya ama yaaa!


Milliyet.com.tr sonunda bunu da başardı Erzincan-Sivas Karayolunu durdurabildi! Güzel gazeteci kardeşlerim, internet oynatıcısı gençler, hiç mi editörünüz düzeltmeniniz yok sizin ben anlamıyorum ki! Bu ne lan!

Yorumlar

bellatrix dedi ki…
+1 rep

simdi isi gucu birakip editor olmak var da, bu coplugun neresinden baslayacaksin... denizyildizi hikayesi gibi bi ucundan girismek mi lazim ki?
Gökhan dedi ki…
Bu çok zor bir şey değil ama ya, dilini bilmeyen adam gazetecilik yapıyor, ben de pilot olacam anasını satayım! Nasıl olsa hiç kimse hiç bir şeyi sallamıyor artık bu ülkede.
sarya dedi ki…
Ol anasını satayım neyin eksik. :)
Haklısın, hiç kimsenin hiçbir şey umrunda değil. umrunda olan bir avuç insanla da işler yoluna girmiyor. bu ülkenin derdi sıkıntısı bitmez canını sıkma be Gökhan.
Gökhan dedi ki…
Geçen Mehmet Demirkol da bu konuda konuşuyordu. "Yok biz şöyle milliyetçiyiz yok böyle vatanseveriz... ama -de -da'yı ayrı yazamıyorsan neyin milliyetçisisin sen!" Benim sinirlendiğim basit bir dilbilgisi yanlışı değil. Ülkenin en önemli gazetelerinden birinin internet sitesi bu. Dilini doğru kullanamayan adamın o kapıdan içeri girememesi gerekir. Benim sinirlendiğim yetersizliğin normal karşılanır hale gelmesi, keçilerin her yerde her alanda Abdurrahman Çelebi muamelesi görmesi anasını satayım! Bunlar önemsiz şeyler evet, küçük şeyler. Ama sinek gibiler işte, mide bulandırıyorlar. Bir de değil bin tane. Hayır kaçacak yerim de yok ki.
bellatrix dedi ki…
Bunlara "gazeteci" dememekle başlayabiliriz aslında.

Bu blogdaki popüler yayınlar

DEVRİM YAPACAADIK DA BİZİ BU İNTERNET BİTİRDİ

bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t

"Makinalaşmak İstiyorum" Şiiri Üzerine

Virgillius'un şu yazısını okuduktan sonra bir cevaba girişip yorum kısmına koyacak oldum. Fekat yorumun limitlerinin almayacağı bir yazıya dönüştüğü için yazacaklarım, buraya almaya uygun görmüş bulunmaktayım efenim. Üstat hazır sen yokken meydanı boş bulup atıp tutayım biraz. “Makinalaşmak İstiyorum” şiiri Nazım Hikmet'in şiirinin gelişme döneminde denediği Fütürist akım dahilindeki bir iki şiirinden birisidir. Fütürist akım İtalya'da Marinetti tarafından başlatılmış daha sonra özellikle Rusya'da faşizme olan açık desteği paranteze alınarak geçmişe dair herşeyi reddeden cesur tavrı öne çıkarılarak Mayakovski ve Hlebnikov tarafından uygulanmıştır. Mayakovski'nin şiirinin bu kadar sert, açık ve kavgacı olmasının sebebi şairin manyak bakan gözleriyle birlikte bu akımdır. Nazım Hikmet'in KUTV'da eğitim görürken okuduğu ve çarpıldığı bu şiir biçimine öykünerek yazdığı bir şiirdir “Makinalaşmak İstiyorum” Biçimsel olarak oldukça özel bir yer tutar Türk şii

Aklıma Takılanlar

Kışın kafelerde, metrolarda filan bir kere bile kitap okuduğunu görmediğim yurdum burcuva kızı neden güneşlenirken kitabına gömülür? Ben biliyom nedenini de, ayıp değil mi güneşin altında kavrulan o zavallı kitabın yapraklarına be güzel ablam ama ya!