Ana içeriğe atla

Aklıma Takılanlar

Kışın kafelerde, metrolarda filan bir kere bile kitap okuduğunu görmediğim yurdum burcuva kızı neden güneşlenirken kitabına gömülür? Ben biliyom nedenini de, ayıp değil mi güneşin altında kavrulan o zavallı kitabın yapraklarına be güzel ablam ama ya!

Yorumlar

fish dedi ki…
ben bu soruya atlim mi hemen :P

cafede kitap okuyamam çünkü insanlar, ses ve müzik tikkatimi dağıtır..

metroda otobüste veya hareket halinde olan hiçbir şeyde okuyamam çünkü midem bulanır..

güneşin altında kafamda şapka gözümde güneş tepemde şemsiye 35 ssat kitap okuyabilirim...

kitabın yaprakları da zarar görmesn diye saat 10 ila 16 arasında güneşte kalmam....mümkünse akşam güneşinde yanarım...pardon okurum :P

amam burcuva kızı değil memur çocuğuyum :P

ne yani sorunun muhattabı ben değil miydim şimdi..:P
Gökhan dedi ki…
Ben bunu annamıyorum işte, cafede tikkatin dağılıyor da güneş, deniz, etrafta vızıldayan çocukların olduğu bir ortamda nasıl tikkatin dağılmıyor?

Ayrıca bu ben burcuva diil, memur çocuğuyum lafını o kadar çok duydum ki, demek ki insanlar böyle rahatlatıyorlar kendilerini. Burcuvasın işte burcuvaaa burcuvaaaa!
Mathy dedi ki…
töbe yarabbim sana bi yorum-cevap yazdım karşıma bu yazın çıktı, valla bilerek yapmadım. :)

ben okuyacağım kitapları tatil kitabı, ev kitabı, yol kitabı diye sınıflandıran bir insanım mesela.
tatilde grange ya da adam fawer kitapları ya da mesela şibumi gibi kitaplar güzel gider.
yolda kısa öykücükler, anı kitapları, gidilen mesafelere göre.
yatmadan önce okunan ya da ev kitapları apayrıdır mesela.

kafede kitap okuyabilen bir insan değilim.anca kadın mecmuası felan bakarım salak salak.
kadın mecmuasını da hediye verdikçe alırım ayrı.
Mathy dedi ki…
kulağında klasik müzikle sere serpe malak gibi yatarken, dikkatin dağılmıyor bence, hem taktığın şapkada engelliyor görüş alanını, kafede durum farklı, yatmıyorsun bi kere, herşey görüş mesafende..
neyse.
anladım ki, deniz kenarında kitap okuyabilen bir insan değilsin.:)
fish dedi ki…
sensin burcuva beaaaa...değilim işte...emrah filmleriyle büyüdüm ben...:P hanki burcuva çucuğu emrah filmi izlermiş..
babam bana kızım okudun okudun okumadın sen bülürsün dedi...ben de tırstım okudum...adam oldum...burcuva kızı olsam babama güvenmesem bile parasına güvenir gene çalışmazdım :P

hem ayrıca ben de oturarak kitap okuyamam...uzanmam lasım...o sebeplen ev deniz kenarı gibi sere serpe yayılamayacağım yerler dışında okumam..cafede oturup gelen geçen hakkında dedikodular yapmak milleti çekiştirmek daha zevkli :P aklımda bu mahalle arkası düşünceler varken kendimi sanata veremiyorum...:P

denizkenarında bu olmuyo...valla bak bi dene :P
Talisman dedi ki…
Her yerde okurum, sınır tanımam ama tuvalette okumanın zevkini değişmem hiç bir şeye..

Ama tatilde Grange vb okunduğu konusunda Mathy ye katılıyorum.
Gökhan dedi ki…
Ben asla uzanarak kitap okuyamam. zaten güneşlenmeyi becerebilen bir insan da değilim. Çocukluğumdan beri deniz olan bir yere gidiyorsam orda sadece denize girerim. Üç saat suda kalırım, sonra çıkarım iki sigarayla kola içerim, sonra gene girerim üç saat çıkmam. Hatta yanımda zıpkın, maske şnorkel filan varsa hiç çıkmam. Altı saat filan suda kalırım hiç acımam. Bu arada tuvalette kitap okumak nefistir, ben genelde teori okurum, tarih okurum, biyografi okurum. Roman nedense tuvalette okunmuyor.
Gökhan dedi ki…
Bu arada hadiseye bir açıklık getirmek istiyorum, gavur ellerindeki insanlar ne metro dinliyor ne kafe her yerde çatır çatır okuyor, sonra plajda okumaları da garip olmuyor tabi. biz niye bu kadar konsantre olamıyoruz? Ayrıca bu plajda kitap okuması da turist ablalardan öğrenilen bir şey bence.
Mathy dedi ki…
böyle bir genellemeye girersen eğer, tuvalette kitap okumayıda kafede kitap okumayıda onlardan öğreniyoruz diye gider ucu. sanki.

6 saat suda kalıyorsan eğer, sen kesin, denize işeyengillerdensin o zaman.hımmm, anladım ben. :)
fish dedi ki…
hem ayrıca bu gavurların otobüsleri metroları kitap okumak için uygundur...çünkü yolları düzgündür...bizim istanbul yollarında varolan tümseklerde otobüs 125 km/saat hızla giderken ve ben olduğum yerde 12326548 defa hoplarken kitap okuyamıyorum işte...olmuoo...denedim...midem kaldırmıyo :P

gökhan insan tuzlu suda 6 saat kalınca çekmiyo mu...buruşursun ayol...vakumlu torbaya konmuş battaniye gibi olursun :PP

(en son bi tane vakumladım da ordan biliyom vakumlanmış battaniye halini..)

bi de ben de mathy nin merak ettiği şeyi merak ettim...reca ederim yapmayın böle şeyler :P çiş miş...
Gökhan dedi ki…
Mathycim bugüne kadar yanımda sıçarken kitap okuyan kimseyi görmedim ki ana tuvalette kitap okunuyormuş ne güzel ben de okuyayım diyeyim.

Ayrıca altı saat suda kaldığım zamanlarda elbette işiyorum ama merak etme öyle zamanlarda zaten insanların olmadığı, balıkların olduğu yerlere gidiyorum çünkü zıpkıncıyım ben. Girmek için karpuz kabuğunun denize düşmesini beklemiyorum, en son mesela Nisan başında denizdeydim, nefisti
Gökhan dedi ki…
fish bu buruşma muhabbetiyle nereye gitmeye çalıştığını görüyor ve seni duymazdan geliyorum :)
fish dedi ki…
yaa gökhaaaaannn gregor laşma :P

lafı acaip yerinden anlama ve çevirme yeteneğinize hayran hayran melül melül bakıyorum...

ve sadece bakıyorum :PP

buruşuk battaniye gibi olursun işte yalan mı ...cümleyi düz anla, deşme :P deştirtmeeeeeee...
Gökhan dedi ki…
gregorlaştıramadıklarımızdan mısınız? hahahaha
Talisman dedi ki…
Ben işiyom denize, çok keyifli.. Ahhh durun vurmayın :))
Yakında insan varken işemiyom yaa..
Gökhan dedi ki…
Erkeg bünyesi tamamen lafı yanlış anlamak ve çekmek üzerine kuruludur fish yapacak bir şey yok.

Talis itiraf.com'a yazsana bunu :)
fish dedi ki…
yaa bir kere böle denizde yüzerkene 3-4 teyzenin yanından geçiyordum..kulaç atayım derken su yutmuş onu hömkürmekle meşguldüm..teyzeler elele tutuşmuş halka olmuş denizde kendilerince debeleniyor cimnastik yapıyorlardı..
tam ben yuttuğum suyu boşaltmaya çalışırken bi tanesi ( sanırım varlığımı farkedemedi) " amaaan bu günde ne kadar işiyohk denize böle hahahaha" dedi...diğerleri de onayladı..

ben de ağzımda hömküremediğim suyla kalakaldım..


aklıma geldi yazim dedim...
Talisman dedi ki…
İşte o teyzelerin halay başı bendim Fish..:))
Sen de yapsana bak çok zevk alacaksın..
"Take your best orgazm, multiply by..." Tamam tamam sustum :)) Bu cümle Trainspotting in başı bu arada..
fish dedi ki…
taliscim senin yorumların müthiş zevkli ...susmaa yaaa..

denizde hiç uzun süre kalmadığım için son yıllarda bi işeme vukuatım olmadı tabii ama küçükken suda kalmanın suyunu çıkardığım için her çocuk gibi müthiş zevkli bişi olduğunu biliyor ama gene de yapanları kınım kınım kınıyorum :PP

ama tabii buruşuna kadar kalanlar için misal gökhan tabii napsınlar yapmak zorundalar :P biz de su yutmamaya çalışırıs...:P
Gökhan dedi ki…
Bugün herkesin fena halde geyik yapası var sanırsam :) Nerden geldi nerelere gitti muhabbet ya!
fish dedi ki…
senin artık kaderin bu gökhan..postun konusu ne olursa olsun biz konuyu dağıtcaz..

ben azimliyim :P

ayrıca evet hiç çalışasım yok :(( cuma bugün yaaaa...

çok belli oluyo sanırsam :P
Adsız dedi ki…
Ben tepede cayır cayır güneş beynimi pişirirken ciddi birşey okuyamam; anca günlük gazeteyi okurum, o da rüzgar o gün denizden esiyorsa zor olur, sinirlenirim. Hem senede kaç gün gidiliyor tatile, her zaman var mı öyle şahane manzaralar? Başlarım okumasına! Kalk yüz, su kenarı entellektüeli!
Ama Eda Taşpınar okur tabii bol bol; zira Mayıs'ta yattığı o şezlongtan Eylül sonunda anca tesisi kapatacaklar diye kaldırıyorlar kendisini. Okumasa canı sıkılır.
Kafelerde, araçlarda ise ekseriyetle okurum.
Mathy dedi ki…
kuzum gökhan hiç mi film izlemiyorsun? :P gevur adamlar işerken bile kitap okuyorlar...

denize işemen sorun diil şekerim, bende işiyorum çünkü. hakketten pek keyifli. he he.

okumaya ilişkin bir not düşmek istiyorum, ben okuryazar bir insanım.:P
Mathy dedi ki…
talisman, bana mail atar mısın? pazar için.
görüşmek istersen tabe!

sevgili gökhan; pano gibi kullandım ama, pardon.
Borsalino dedi ki…
Ben en çok, deniz kenarında; "Katı Olan Her Şey Buharlaşıyor" tadındaki kitapları okuyan kadınların hastasıyım. Sanki çok bir entelektüel de, bir deniz kenarında onu okuması eksik kaldı!

Deniz kenarında Alem, Hello, Maeve Binchy, Agatha Christie filan okunursa iyi gider. Patates kızartmasıyla da bira iyi gider. Eda Taşpınar olayı zaten başka, o kameraların kendisini çektiğini bildiği için, "mecburen" okuyan kadın ayaklarında.
Talisman dedi ki…
Yazı yaz yaaa :)
Agresif okuyucu..
Gökhan dedi ki…
az sonra!
Adsız dedi ki…
evet..gerçektende bu konu benimde dikkatimi çekti..bence bunun nedeni kitap okumayı sevmesi/okumak istemesi değil gibi..Sanki başka neden var :)...(bol bol üç nokta :) )
Gökhan dedi ki…
Edayla(Taspinar) konustum biraz once bu sene kendisini isine vermis inmeyecekmis bu sene sicak denizlere, evde okuyacakmis klasikleri :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

DEVRİM YAPACAADIK DA BİZİ BU İNTERNET BİTİRDİ

bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t

"Makinalaşmak İstiyorum" Şiiri Üzerine

Virgillius'un şu yazısını okuduktan sonra bir cevaba girişip yorum kısmına koyacak oldum. Fekat yorumun limitlerinin almayacağı bir yazıya dönüştüğü için yazacaklarım, buraya almaya uygun görmüş bulunmaktayım efenim. Üstat hazır sen yokken meydanı boş bulup atıp tutayım biraz. “Makinalaşmak İstiyorum” şiiri Nazım Hikmet'in şiirinin gelişme döneminde denediği Fütürist akım dahilindeki bir iki şiirinden birisidir. Fütürist akım İtalya'da Marinetti tarafından başlatılmış daha sonra özellikle Rusya'da faşizme olan açık desteği paranteze alınarak geçmişe dair herşeyi reddeden cesur tavrı öne çıkarılarak Mayakovski ve Hlebnikov tarafından uygulanmıştır. Mayakovski'nin şiirinin bu kadar sert, açık ve kavgacı olmasının sebebi şairin manyak bakan gözleriyle birlikte bu akımdır. Nazım Hikmet'in KUTV'da eğitim görürken okuduğu ve çarpıldığı bu şiir biçimine öykünerek yazdığı bir şiirdir “Makinalaşmak İstiyorum” Biçimsel olarak oldukça özel bir yer tutar Türk şii