Yıllar önce yazdığım üç tane yazıyı buraya geçirme ihtiyacı hissettim. Bir gün kaybolurlarsa en azından burada bulunurlar diye. İnternet hiç kaybolmıycak ya o bakımdan. Sırasıyla okumak isteyen En alttan, Nurettin Eşfak'tan başlayıp yukarıya doğru çıkabilir. Çıkmayabilir de
bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t
Yorumlar
hele alınan çeyizlerin naylonlarıyla saklanması gerçeği ayrı bir traji komik halk hikayesidir bizde...35 yaşında evlenen ve 22 yaşından beri çeyiz alıp 6 yıl önceki çamaşır makinesi modelini kullanmak zorunda kalan teyzemden bilirim..:P
acıklı bir durum ki allahtan şimdiki gençler uyanık artık..
bkn: evlenmeyecek kadar uyanık olan gregor samsa ve evlense bile çeyizini depoda saklamayı akıl eden uyanık arkadaşları :P
hayır derdi beni gerdi de o açıdan şey ettim :PP
Bu arada Nurettin Eşfak'a mektup benim de yakından tetkik ettiğim bir geleneğin sonucu aslında. Benim kuzen de yaptıydı aynısını.
Not: Yorumlarım başka postlarına artık. Lüffen postlarını beyaz değil de, gri gibi daha kırık renklerde yaz :)
Demiştim ki, müşteri memnun, hem bu blogu tanıdığına hem de postların yeni rengi için :)