Ana içeriğe atla

bizim evin önünden geçen arabalar

bizim evin önünde dar ve tek yön ve de üstüne sola doğru kıvrılan bir yol var, bu yol dik bir yokuşun başlangıcıdır aynı zamanda. gece saat 1'den sonra bu yoldan bir takım arabalar geçer. bu arabaların özelliği gecenin biri-ikisi-üçü-dördü olmasına aldırmadan bangır bangır bir müzik çalmalarıdır. şaşırtıcı olan bu bangırdatan abilerin dinlediği müziklerin çeşitliliğidir. biraz önce "aynadaki yansıman benim" filan gibi bir slow türk hafif müzik parçası eşliğinde bir abi geçti mesela. hadi bu lümpen ve de normal, peki gecenin üçünde bana hayatta en nefret ettiğim seslerden birisi olan kemençe sesini dinleten taksicilerin derdi ne? ya da bağırtarak ilahi dinletenlerin? bu gavur mahalleyi imana mı getirmeye çalışıyorsunuz güzel kardeşim? bitti mi? hayır tabi! ayaklı diskolar, mehter marşıyla geçenler, kibariye bağırtanlar, ahmet kaya coşkusu yaşatanlar, türk sanat müziği bangırdatan bile oldu. bir derdiniz var anlıyorum ama bunu niye böyle ifade ediyorsunuz onu anlayabilmiş değilim. ben uyumuyorum sen de uyuma İstanbul durumu mu bu? o zaman maçan sıkıyorsa çık minareye, bağla teybi oradan yayın yap gecenin üçünde güzel kardeşim.

P.S. yalnız çok gaza geldim bir gece de ben rahmaninof çalarak geçecem bizim evin önünden.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DEVRİM YAPACAADIK DA BİZİ BU İNTERNET BİTİRDİ

bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t

"Makinalaşmak İstiyorum" Şiiri Üzerine

Virgillius'un şu yazısını okuduktan sonra bir cevaba girişip yorum kısmına koyacak oldum. Fekat yorumun limitlerinin almayacağı bir yazıya dönüştüğü için yazacaklarım, buraya almaya uygun görmüş bulunmaktayım efenim. Üstat hazır sen yokken meydanı boş bulup atıp tutayım biraz. “Makinalaşmak İstiyorum” şiiri Nazım Hikmet'in şiirinin gelişme döneminde denediği Fütürist akım dahilindeki bir iki şiirinden birisidir. Fütürist akım İtalya'da Marinetti tarafından başlatılmış daha sonra özellikle Rusya'da faşizme olan açık desteği paranteze alınarak geçmişe dair herşeyi reddeden cesur tavrı öne çıkarılarak Mayakovski ve Hlebnikov tarafından uygulanmıştır. Mayakovski'nin şiirinin bu kadar sert, açık ve kavgacı olmasının sebebi şairin manyak bakan gözleriyle birlikte bu akımdır. Nazım Hikmet'in KUTV'da eğitim görürken okuduğu ve çarpıldığı bu şiir biçimine öykünerek yazdığı bir şiirdir “Makinalaşmak İstiyorum” Biçimsel olarak oldukça özel bir yer tutar Türk şii

Aklıma Takılanlar

Kışın kafelerde, metrolarda filan bir kere bile kitap okuduğunu görmediğim yurdum burcuva kızı neden güneşlenirken kitabına gömülür? Ben biliyom nedenini de, ayıp değil mi güneşin altında kavrulan o zavallı kitabın yapraklarına be güzel ablam ama ya!