Çok garip bir dönemdeyim, elim kaleme ya da klavyeye gitmiyor. Oturup yazmaya kalksam bir sürü şey var aslında. Ama hiçbirini yazamıyorum, yazıyorum, olmuyor, aman ya boşver kim uğraşıcak diyorum ve daha bir sürü şey. Yazamıyorum
bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t
Yorumlar
güneş iyidir.
ereksiyon da iyidir.
arasıra yokluğunu hissettirmeleri varlıklarının değerini bilmemiz için iyidir.
ben de iyiyim.
sen de iyi ol.
Fekat ben bu yazıyı yazamıyorum çok üzgün babında yazmadım. Bugün dişlerimi fırçalamadım kıvamında bir hissiyat içindeyim en fazla. Yani çok acıtmıyor, kızdırmıyor, endişeye de sevk etmiyor. Geçmeye başladığını hissediyorum, fakat sadece hissediyorum henüz. :)
Okuyucuların avukatı polente ağa