Ana içeriğe atla

Gerçek İşçi Marşı

Orhan Gencebay'dan bu şarkıyı ilk dinlediğimde "Neredesin Firuze?" henüz ortalıkta yoktu. Şarkıyı dinlediğim anda çarpılmıştım. Gencebay içinde bol bol "çile, ayrılık, ümit, sevgi, hasret" kelimesi geçen, muğlak bir acıyı tasvir eden şarkı sözü yapısını terketmiş, kafadan yağmurlu bir sokakta soğukta titremeye bırakmıştı kendini. Türk şarkı sözlerinde eksikliğini çok hissettiğim sokakla hemhal olamama meselesini halletmişti. Elbisesi gündelik, pabucu delik, sevgilisinin sokağını bulmaya çalışırken sırılsıklam olmuş, yağmur iliğine işlemiş bir adamın, sıcak bir banyo yapıp sevgilisiyle sabahlara kadar içip sevişme hayalini ve bu hayali gerçekletirememe korkusunu anlatıyor şarkı. Ertesi gün işe gitmemek, derin bir uykunun dibine düşmek de hayalin parçaları. İlk dinlediğim gün söylediğim şeyi bir kere daha söylüyorum. Bu ülkenin en güzel, en gerçek işçi marşı bu şarkıdır. Kendi içinde devrim yapamayan, kendi hataları, korkuları ve zaaflarıyla, kısacası içinde insanı insan yapan herşeyle yüzleşip barışmayan insan devrimci olsa ne yazar, olmasa ne yazar. Müziğini unutun bir an, okuyun şiiri, ne demek istediğimi anlayacaksınız.

Aşkınla ne garip hallere düştüm
Herşeyim tamam da bir sendin noksan
Yağmur yaş demeden yolara düştüm
İçim ürperiyor ya evde yoksan

Ya yolu kaybettim ya ben kayboldum
Ne olur bir yerden karşıma çıksam
Tepeden tırnaya sırsıklam oldum
İçim ürperiyor ya evde yoksan

Aşkınla ne garip hallere düştüm
Herşeyim tamam da bir sendin noksan
Yağmur yaş demeden yolara düştüm
İçim ürperiyor ya evde yoksan

Elbisem gündelik pabucum delik
Haberin olsada sobaya yaksan
Yağmur iliğime geçti üstelik
İçim ürperiyor ya evde yoksan

Sarhoşsan kapını çaldığım anda
Saç baş darmadağın açık saçıksan
Bir de ufak rakı varsa masanda
İçim ürperiyor ya evde yoksan

Sabahlara kadar içsek sevişsek
Ne ben işe gitsem ne sen ayılsan
Derin bir uykunun dibine düşsek
İçim ürperiyor ya evde yoksan
İçim ürperiyor ya evde yoksan

Ne kadar üşüdüm nasıl acıktım
İlk önce sıcacık banyoya soksan
Sanırsın şu anda denizden çıktım of
İçim ürperiyor ya evde yoksan
İçim ürperiyor ya evde yoksan

Yanlış mı aklımda kalmış acaba
Muhabbet sokağı numara doksan
Boşa mı gidecek bu kadar çaba
İçim ürperiyor ya evde yoksan

Ya yolu kaybettim ya ben kayboldum
Ne olur bir yerden karşıma çıksan
Tepeden tırnağa sırılsıklam oldum
İçim ürperiyor ya evde yoksan
Ya evde yoksan ya evde yoksan
Ya evde yoksan ya evde yoksan

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DEVRİM YAPACAADIK DA BİZİ BU İNTERNET BİTİRDİ

bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t

"Makinalaşmak İstiyorum" Şiiri Üzerine

Virgillius'un şu yazısını okuduktan sonra bir cevaba girişip yorum kısmına koyacak oldum. Fekat yorumun limitlerinin almayacağı bir yazıya dönüştüğü için yazacaklarım, buraya almaya uygun görmüş bulunmaktayım efenim. Üstat hazır sen yokken meydanı boş bulup atıp tutayım biraz. “Makinalaşmak İstiyorum” şiiri Nazım Hikmet'in şiirinin gelişme döneminde denediği Fütürist akım dahilindeki bir iki şiirinden birisidir. Fütürist akım İtalya'da Marinetti tarafından başlatılmış daha sonra özellikle Rusya'da faşizme olan açık desteği paranteze alınarak geçmişe dair herşeyi reddeden cesur tavrı öne çıkarılarak Mayakovski ve Hlebnikov tarafından uygulanmıştır. Mayakovski'nin şiirinin bu kadar sert, açık ve kavgacı olmasının sebebi şairin manyak bakan gözleriyle birlikte bu akımdır. Nazım Hikmet'in KUTV'da eğitim görürken okuduğu ve çarpıldığı bu şiir biçimine öykünerek yazdığı bir şiirdir “Makinalaşmak İstiyorum” Biçimsel olarak oldukça özel bir yer tutar Türk şii

Aklıma Takılanlar

Kışın kafelerde, metrolarda filan bir kere bile kitap okuduğunu görmediğim yurdum burcuva kızı neden güneşlenirken kitabına gömülür? Ben biliyom nedenini de, ayıp değil mi güneşin altında kavrulan o zavallı kitabın yapraklarına be güzel ablam ama ya!