Ana içeriğe atla

My Country

Dear Foreigner or non-Turk,

To understand the turkish state of mind, you have to accept that you and Turks does not live in your universe. We, the Turkish people have a parallel one. İn that universe a 15 year old Turkish ergen (search it from internet dictinaries) takes place in Lost. Because we, Turks are the "conditio sine qua non"s of that parallel universe. Without us there will be no Lost, even no TV. But you have to understand that this is not because of our schizoid minds.

The jeopolitical and strategic importance of our country made us like that. To be a western but muslim country is much more difficult than you can understand. To be the indispensable in that parallel universe is a gift... and a curse. You can not imagine the responsability of being Turkish!

No my dear foreigner, my dear non-Turk! None of your deep Freuidan psychoanalysis or post-modern political theories can explain the Turkish inferiority complex, as I said, this is not personal, this is a Turkish state of mind and can bee seen in many ways.

İt is not curable, sorry but you have to learn to live with it.


P.S: Except this one



He has his own universe that even we do not understand. We do not know where his "lonely and beatiful country" is.

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Hahaha, çok güldüm buna.
Borsalino dedi ki…
Bence bundan çoğaltıp, müze önlerinde, camii girişlerinde, bilumum turistik yerlerde dağıtmalıyız!
Gökhan dedi ki…
Gülmeee! sen de paralel evrende yaşıyorsuuun!

Dağıtmaaaa! sen de paralel evrende yaşıyorsuuun...

Orwell gizli müslüman ve de türktüüüü...
Puffy dedi ki…
Ben de ayın eyın elemanı olmuşum.Bu ne büyük bir gururdur Üstadım.
Takdirlerinize layık olmaya çalışacağım bilesiniz.
Gökhan dedi ki…
estafurulla sayın puffy ben de yeni farkettim seni eklememiş olduğumu, halbusi o kadar zamandır bir blog teşriki mesaisi içindeyiz bilmukabele, ne demek, veleddalin amin

Bu blogdaki popüler yayınlar

DEVRİM YAPACAADIK DA BİZİ BU İNTERNET BİTİRDİ

bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t

"Makinalaşmak İstiyorum" Şiiri Üzerine

Virgillius'un şu yazısını okuduktan sonra bir cevaba girişip yorum kısmına koyacak oldum. Fekat yorumun limitlerinin almayacağı bir yazıya dönüştüğü için yazacaklarım, buraya almaya uygun görmüş bulunmaktayım efenim. Üstat hazır sen yokken meydanı boş bulup atıp tutayım biraz. “Makinalaşmak İstiyorum” şiiri Nazım Hikmet'in şiirinin gelişme döneminde denediği Fütürist akım dahilindeki bir iki şiirinden birisidir. Fütürist akım İtalya'da Marinetti tarafından başlatılmış daha sonra özellikle Rusya'da faşizme olan açık desteği paranteze alınarak geçmişe dair herşeyi reddeden cesur tavrı öne çıkarılarak Mayakovski ve Hlebnikov tarafından uygulanmıştır. Mayakovski'nin şiirinin bu kadar sert, açık ve kavgacı olmasının sebebi şairin manyak bakan gözleriyle birlikte bu akımdır. Nazım Hikmet'in KUTV'da eğitim görürken okuduğu ve çarpıldığı bu şiir biçimine öykünerek yazdığı bir şiirdir “Makinalaşmak İstiyorum” Biçimsel olarak oldukça özel bir yer tutar Türk şii

Aklıma Takılanlar

Kışın kafelerde, metrolarda filan bir kere bile kitap okuduğunu görmediğim yurdum burcuva kızı neden güneşlenirken kitabına gömülür? Ben biliyom nedenini de, ayıp değil mi güneşin altında kavrulan o zavallı kitabın yapraklarına be güzel ablam ama ya!