Ana içeriğe atla

Atlantic City Sokaklarında-1

Şu anda dışarıda i-na-nıl-maz bir yağmur yağıyor. Dev bir vantilatörün önüne dev bir kova su döküldüğünü düşünün. Tam karşımdaki binaya duş yaptırıyor yağmur. Keşke bunun fotoğrafını çekip buraya koyabilseydim ama o yetenekte bir makine yok yanımda. Kısaca şöyle anlatayım. Ben hayatımda böyle bir yağmur biçimi görmedim.

Bu arada niye buraya geldik onu da anlatmadan geçemeyeceğim. Zevcemin ısrarına dayanamayıp Porto Rico'ya dört günlük bir rezervasyon yaptırmıştım gelmeden önce. New York'a gelince weather.com'dan düzenli olarak Porto Rico'daki hava durumunu takip ettik. Hava 30 derece ama sürekli yağmur ve yıldırım fırtınaları gösteriyordu hava. Ve sonra ne oldu? Zevcemin dillere destan inadı yüzünden Porto Rico'ya gitmedik ve daha yakın ve otobüsle gelinebilitesi olan Atlantic City'ye geldik. (Otel ondan olmak şartıyla). Porto Rico'ya gitmeme sebebimiz kendisinin güneşlenilecek bir yere gelme isteğiydi.

Bugün bir saat kadar plajdaydı. Ben ilk yarım saatte "siterim böyle aşkın ızdırabını!" diyerek odaya döndüm çünkü güneş, güneşlenme, plaj filan hiç sevdiğim aktiviteler değildir, bir de üstelik pis yanarım. Ben denize girerim, balık vururum benim olayım budur. Bizim otelin önünden denize girilemiyor çünkü kontrol dışındaki bir bölgeymiş, ki zaten girmeye kalkanı da deniz sitiyor, çünkü okyanus suyunun şu andaki sıcaklığı en fazla 10-11 derece, (ayak başparmaklarımda termometre var ordan biliyorum). Ayrıca bulanık, dalgalı dandik bir deniz söz konusu. İsyan edip odaya döndüm, fosur fosur sigara içebilmenin keyfine varmak için.

İkinci yarım saatin sonunda da kendisi döndüler. Çünkü plajda çok sinek var ve ısırıyorlar. Bir de üstüne yağmur patladı mı? Bardaktan boşanırcasına deyimi bu yağanın yanında hafif kalır, öyle diyim ben size, bir de sürekli şimşekler şimşmekte. Çok afedersiniz ama bunu demek zorundayım. Bu da sana girer zevceciğim! Yağmurlu diye Porto Rico'ya gitmez misin al sana TUFAN!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DEVRİM YAPACAADIK DA BİZİ BU İNTERNET BİTİRDİ

bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t

"Makinalaşmak İstiyorum" Şiiri Üzerine

Virgillius'un şu yazısını okuduktan sonra bir cevaba girişip yorum kısmına koyacak oldum. Fekat yorumun limitlerinin almayacağı bir yazıya dönüştüğü için yazacaklarım, buraya almaya uygun görmüş bulunmaktayım efenim. Üstat hazır sen yokken meydanı boş bulup atıp tutayım biraz. “Makinalaşmak İstiyorum” şiiri Nazım Hikmet'in şiirinin gelişme döneminde denediği Fütürist akım dahilindeki bir iki şiirinden birisidir. Fütürist akım İtalya'da Marinetti tarafından başlatılmış daha sonra özellikle Rusya'da faşizme olan açık desteği paranteze alınarak geçmişe dair herşeyi reddeden cesur tavrı öne çıkarılarak Mayakovski ve Hlebnikov tarafından uygulanmıştır. Mayakovski'nin şiirinin bu kadar sert, açık ve kavgacı olmasının sebebi şairin manyak bakan gözleriyle birlikte bu akımdır. Nazım Hikmet'in KUTV'da eğitim görürken okuduğu ve çarpıldığı bu şiir biçimine öykünerek yazdığı bir şiirdir “Makinalaşmak İstiyorum” Biçimsel olarak oldukça özel bir yer tutar Türk şii

Aklıma Takılanlar

Kışın kafelerde, metrolarda filan bir kere bile kitap okuduğunu görmediğim yurdum burcuva kızı neden güneşlenirken kitabına gömülür? Ben biliyom nedenini de, ayıp değil mi güneşin altında kavrulan o zavallı kitabın yapraklarına be güzel ablam ama ya!