Ana içeriğe atla

Atlantic City Sokaklarında-2

Anan öle Teksas Hold'em! Evin yıkıla Teksas Hold'em! Yıkılasın Casino!

Dün gece ilk defa gerçek bir masaya oturmayı başardım. Ben bu oyunu çok seviyorum. Dünyanın en zevkli kumar oyunu Teksas Hold'em. Sadece o masada oturup oynayanları seyretmek bile ayrı bir zevk. Oynamak zaten öyle. Eğer iyi bir elin varsa çok ciddi bir adrenalin yüklemesi yapıyor insana. Fakat durmasını bilmek gerekiyor. Ki ben onu bilmiyorum.

Dün gece 500 dolar vardı önümde. Kalkasana ulan eşşoleşşek! Eyvallah beyler, sizi yolmak güzeldi diyip kalksana! Geçen senelerde, sezon içinde çalışmaktan yıldığım dönemlerde o kadar çok oynadım ki bu oyunu artık kimin nasıl oynadığını az çok sezebiliyorum. Ama bunu pratiğe çevirmek kolay değil. Oyunu okuyabilmekle okuduğun şeyi oynayabilmek arasındaki fark da zaten beynin o sırada adrenaline verdiği tepkide karşılık buluyor. Benim beynim o adrenaline gerçek bir pokercinin verdiği tepkiyi vermiyor. "Yürü oğlum kim tutar seni!" diye tepki verir mi beyin!

Vermese iyi bir oyuncu olabileceğim. Ama şimdilik değilim. Belki hiç olamam bilmiyorum. Ama bu oyunu çok seviyorum. I love this game ulan!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DEVRİM YAPACAADIK DA BİZİ BU İNTERNET BİTİRDİ

bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t

"Makinalaşmak İstiyorum" Şiiri Üzerine

Virgillius'un şu yazısını okuduktan sonra bir cevaba girişip yorum kısmına koyacak oldum. Fekat yorumun limitlerinin almayacağı bir yazıya dönüştüğü için yazacaklarım, buraya almaya uygun görmüş bulunmaktayım efenim. Üstat hazır sen yokken meydanı boş bulup atıp tutayım biraz. “Makinalaşmak İstiyorum” şiiri Nazım Hikmet'in şiirinin gelişme döneminde denediği Fütürist akım dahilindeki bir iki şiirinden birisidir. Fütürist akım İtalya'da Marinetti tarafından başlatılmış daha sonra özellikle Rusya'da faşizme olan açık desteği paranteze alınarak geçmişe dair herşeyi reddeden cesur tavrı öne çıkarılarak Mayakovski ve Hlebnikov tarafından uygulanmıştır. Mayakovski'nin şiirinin bu kadar sert, açık ve kavgacı olmasının sebebi şairin manyak bakan gözleriyle birlikte bu akımdır. Nazım Hikmet'in KUTV'da eğitim görürken okuduğu ve çarpıldığı bu şiir biçimine öykünerek yazdığı bir şiirdir “Makinalaşmak İstiyorum” Biçimsel olarak oldukça özel bir yer tutar Türk şii

Aklıma Takılanlar

Kışın kafelerde, metrolarda filan bir kere bile kitap okuduğunu görmediğim yurdum burcuva kızı neden güneşlenirken kitabına gömülür? Ben biliyom nedenini de, ayıp değil mi güneşin altında kavrulan o zavallı kitabın yapraklarına be güzel ablam ama ya!