Ana içeriğe atla

New York Sokaklarında-4

Bir takım yaran diyaloglar:

Yanımızdan yöremizden sürekli fransızca konuşan birileri geçince

Zevcem: Niye bu kadar fransız var burda Gökhan
Ben: E biz niye burdayız zevcem? Geziyor adamlar?
Z: İyi de niye buraya geliyolar ki gitsinler İtalya'ya. İtalya da çok güzel, hem daha yakın
B: Daha önce bin kere İtalya'ya gittikleri için olabilir mi zevcem?
Z: Haa evet

Bir Meksika Yemekçisinde

Ben: Hayatım gene bağladın sezar salatasına adam gibi bi şeyler yiyeydin ya
Zevcem: Hayır olmaz sonra bin kilo alıyorum
B: Peki sen bilirsin, ben taco yiycem etli metli
Yemekler gelir, sezar salatası kızarmış ince hamurdan yapılmış dev bir kasenin içindedir. Zevcem ağlayarak giden garsonun arkasından
Z: Doktor bu ne! İnsan evladı yiycek bunu, sen biliyo musun!

İki dev, bir küçük bavulu hangi taksiye sığdıracağımızı konuşurken
Z: Yalnız Atlantic City'den dönerken kesin arıza çıkıcak, bu bavullar bir bagaja sığmaz ben sana söyliyim. Almıycak bizi taksiler. Otele nasıl gidicez Gökhan?
B: Almazlarsa iki taksi gideriz gülüm. Birinin bagajına bir dev valizi diğerinin bagajına diğer dev valizi koyarız.
Z: Hıım... bak bu da bir opsiyon. Ya sen ne kadar pratik zekalı bir adamsın!

Atlantic City'ye gitmek için bilet alacağımız büfenin önünde bir Türk amcayla karşılaşıyoruz.
Türk Amca: 86'da geldim ben. Vize vermediler gemiyle geldim. Bu binanın süperiyim. (Kapıcının Amerikancası) Türkiye'ye selam. (Bütün Türkiye'ye)
Z: Gemiyle geldim derken neyi kastetti?
B: Baya bildiğin ticari gemiyle... kaçak girmiş...
Z: Hımmm geliniyo muymuş öyle?
B: Yavrucum vize vermediler dedi adam. Senin vizen var ya.
Z: O da doğru...

Aklıma gelirse devam edeceğimdir

Yorumlar

gregor samsa dedi ki…
Burnuma kan kokusu geliyor :)
No More Virgilius dedi ki…
Ne olur hatırla gökhan, lütfen, O'nun her sözünü anımsa ve yaz buraya :)
Adsız dedi ki…
Müsade ederseniz siz gitmeden önce çektiğim valiz fotoğrafını koymak istiyorum kendi bloguma.
Gökhan dedi ki…
Gregor, daha yazıyı görmedi, o yüzden rahatım :)

Virgilciğim daha bir sürü şey vardı ama not etmedim eşeklik ettim :)

Müsaade sizindir Mügücüğüm.

Bu blogdaki popüler yayınlar

DEVRİM YAPACAADIK DA BİZİ BU İNTERNET BİTİRDİ

bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t

"Makinalaşmak İstiyorum" Şiiri Üzerine

Virgillius'un şu yazısını okuduktan sonra bir cevaba girişip yorum kısmına koyacak oldum. Fekat yorumun limitlerinin almayacağı bir yazıya dönüştüğü için yazacaklarım, buraya almaya uygun görmüş bulunmaktayım efenim. Üstat hazır sen yokken meydanı boş bulup atıp tutayım biraz. “Makinalaşmak İstiyorum” şiiri Nazım Hikmet'in şiirinin gelişme döneminde denediği Fütürist akım dahilindeki bir iki şiirinden birisidir. Fütürist akım İtalya'da Marinetti tarafından başlatılmış daha sonra özellikle Rusya'da faşizme olan açık desteği paranteze alınarak geçmişe dair herşeyi reddeden cesur tavrı öne çıkarılarak Mayakovski ve Hlebnikov tarafından uygulanmıştır. Mayakovski'nin şiirinin bu kadar sert, açık ve kavgacı olmasının sebebi şairin manyak bakan gözleriyle birlikte bu akımdır. Nazım Hikmet'in KUTV'da eğitim görürken okuduğu ve çarpıldığı bu şiir biçimine öykünerek yazdığı bir şiirdir “Makinalaşmak İstiyorum” Biçimsel olarak oldukça özel bir yer tutar Türk şii

Aklıma Takılanlar

Kışın kafelerde, metrolarda filan bir kere bile kitap okuduğunu görmediğim yurdum burcuva kızı neden güneşlenirken kitabına gömülür? Ben biliyom nedenini de, ayıp değil mi güneşin altında kavrulan o zavallı kitabın yapraklarına be güzel ablam ama ya!