Ana içeriğe atla

Blogültiwwit

Çok pardon ama bir insanın bu kadar acil paylaşması gereken ve bu kadar acil okumamızı gerektiren ne gibi bir cümlesi olabilir? Benim bildiğim bir cümlenin ağırlığı, içinin ne kadar dolu olduğuyla doğru orantılıdır.

"You need chaos in your soul to give birth to a dancing star."


Niççe'nin zamanında twitter olsaydı bu mu yazacaktı twitinde? Yoksa "gerk! akşam da birayı fazla kaçırmışız" mı? Herkes mi feylesof oldu? Online dedikodu mu yapmaya çalışıyoruz. O da değilse ne? Anlık düşünce veya duygu aktarımının ne anlamı var lan? İçimizde kalmasın diye mi yapıyoruz? Zaten içimiz yeterince boşalmadı mı anasını satayım? Daha da boşaltınca kendi galerinde kendin bile dolaşmazsın ki? Ya da bu kadar mı korkuyoruz içimizden ki bir ön galeri yapıyoruz, orada maskelerimizle oturup ne kadar ağır abiler olduğumuzu sallıyoruz elaleme? Ne ebleh, ne anlamsız bir şey lan bu tivitır!
 
Anlaşılacağı üzere biraz gezdim sitesinde.

Yorumlar

Adsız dedi ki…
A-ha bu yazıyı da şimdi gördüm. Gökhan Bey'ciğim, siz NY'dayken yazmıştım, bakınız:
http://mugeatalay.blogspot.com/2009/06/twitter-ne-yaa.html
Bu yazıda geçen projeyi uygulamak istiyorum lakin önümde bazı engeller var tabii.
Gökhan dedi ki…
Aslında tivitırda izlenme rekorları kırmak ve dahi okan bayülgenin programına dahil olmak ve dahi gazetelere yüzünüz blurlu çıkmak istiyorsanız ki bence bunların hepsi yapılabilir şeylerdir, hiç durmayınız derim çok iyi fikir, elin karısı bundan kitap yaptı dünyayı götürdü Mügücüm unutmayalım
kromatofor dedi ki…
Niye twitter kullanmalı üzerine, önemli bir bilisim sitesinde çıkan bir yazı...Fikriniz değişsin diye değil. Belli ki kafa patlatmışsınız. Kullananların nedenlerine dair fikir versin sadece...

http://lifehacker.com/5207514/six-ways-you-should-be-using-twitter-that-dont-involve-breakfastş
Gökhan dedi ki…
tetkik ediciim efendim çok mersi.

Bu blogdaki popüler yayınlar

DEVRİM YAPACAADIK DA BİZİ BU İNTERNET BİTİRDİ

bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t

"Makinalaşmak İstiyorum" Şiiri Üzerine

Virgillius'un şu yazısını okuduktan sonra bir cevaba girişip yorum kısmına koyacak oldum. Fekat yorumun limitlerinin almayacağı bir yazıya dönüştüğü için yazacaklarım, buraya almaya uygun görmüş bulunmaktayım efenim. Üstat hazır sen yokken meydanı boş bulup atıp tutayım biraz. “Makinalaşmak İstiyorum” şiiri Nazım Hikmet'in şiirinin gelişme döneminde denediği Fütürist akım dahilindeki bir iki şiirinden birisidir. Fütürist akım İtalya'da Marinetti tarafından başlatılmış daha sonra özellikle Rusya'da faşizme olan açık desteği paranteze alınarak geçmişe dair herşeyi reddeden cesur tavrı öne çıkarılarak Mayakovski ve Hlebnikov tarafından uygulanmıştır. Mayakovski'nin şiirinin bu kadar sert, açık ve kavgacı olmasının sebebi şairin manyak bakan gözleriyle birlikte bu akımdır. Nazım Hikmet'in KUTV'da eğitim görürken okuduğu ve çarpıldığı bu şiir biçimine öykünerek yazdığı bir şiirdir “Makinalaşmak İstiyorum” Biçimsel olarak oldukça özel bir yer tutar Türk şii

Aklıma Takılanlar

Kışın kafelerde, metrolarda filan bir kere bile kitap okuduğunu görmediğim yurdum burcuva kızı neden güneşlenirken kitabına gömülür? Ben biliyom nedenini de, ayıp değil mi güneşin altında kavrulan o zavallı kitabın yapraklarına be güzel ablam ama ya!