Ana içeriğe atla

SAHİBİNDEN SATILIK İLAN-I AŞK

Çınar yaprakları martı sesleri çıkararak ebedi pikelerini yaparken sarattıkları toprağa doğru,
Yağmur eğimin çekimine kaptırıp kendini iniyordu Dolmabahçe’ye; Yankiler’i kovmaya koşan 68’lilerin ayak izlerinde.
Ben ağzımda bir Yahudi ezgisi, uçar adım seni çiziyordum beynimin karakalemiyle el yapımı kırkbeşlik bir mahşere
En yaman körükleri, eritirken en büyük Ergenekon’unu benliğimin, bir olmaz’dan daha –maz düşüyordu.
Çinekop akınını ve yatsı namazını müteakip, Bastille’in alınışı gibi –ne garip-
Ben sana ilk defa âşık oluyordum.
Sen kıvırcık ve mazili, üşüyüp durdukça boğaza nazır; sanki ömrümün ilk Ortaköyüymüş gibi çarpılıyor; Dolunay’dan Dulcinea manzaraları kazanıyordum.
Bitmiş bir aşkı anlatırken dilim ezberden, parmaklarından çekemeden Orta Asya’lı gözlerimi –ne garip-
Ben sana ilk defa âşık oluyordum.
“Flaubert” diyordun. “Mevlana”, ve “Tandır Ekmeği” ve hatta “Kızılırmak”
Ağzına en çok yakışan kelimeydi “Küstahlaşmak”.
Olgun bir elmanın yere değişiydi sesin. Ve sen sevdadan konuşmaya başlayınca tek hücreli hayat başlıyordu benim durgun sularımda. Yeni bir yaratılışa tanık oluyordum.
İğdiş edip içimdeki sütten ağzı yanmış korkuyu, çarmıha kadar yolu var anasını satayım deyip –ne garip-
Ben sana ilk defa âşık oluyordum.
Ne garip; iliklerime kadar iliklemiştim kendimi.
Sürer diyordum benim maceram yanana kadar Kerem gibi.
Lanetlemişken bir zamanlar tüm aşkları, tüm şairleri
Şimdi üstümü başımı, tenimi, bendimi yırtıyorum.
Gene gebere gebere, gene gümbür gümbür, gene çırpınarak…
Ben sana ilk defa aşık oluyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DEVRİM YAPACAADIK DA BİZİ BU İNTERNET BİTİRDİ

bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t

"Makinalaşmak İstiyorum" Şiiri Üzerine

Virgillius'un şu yazısını okuduktan sonra bir cevaba girişip yorum kısmına koyacak oldum. Fekat yorumun limitlerinin almayacağı bir yazıya dönüştüğü için yazacaklarım, buraya almaya uygun görmüş bulunmaktayım efenim. Üstat hazır sen yokken meydanı boş bulup atıp tutayım biraz. “Makinalaşmak İstiyorum” şiiri Nazım Hikmet'in şiirinin gelişme döneminde denediği Fütürist akım dahilindeki bir iki şiirinden birisidir. Fütürist akım İtalya'da Marinetti tarafından başlatılmış daha sonra özellikle Rusya'da faşizme olan açık desteği paranteze alınarak geçmişe dair herşeyi reddeden cesur tavrı öne çıkarılarak Mayakovski ve Hlebnikov tarafından uygulanmıştır. Mayakovski'nin şiirinin bu kadar sert, açık ve kavgacı olmasının sebebi şairin manyak bakan gözleriyle birlikte bu akımdır. Nazım Hikmet'in KUTV'da eğitim görürken okuduğu ve çarpıldığı bu şiir biçimine öykünerek yazdığı bir şiirdir “Makinalaşmak İstiyorum” Biçimsel olarak oldukça özel bir yer tutar Türk şii

Aklıma Takılanlar

Kışın kafelerde, metrolarda filan bir kere bile kitap okuduğunu görmediğim yurdum burcuva kızı neden güneşlenirken kitabına gömülür? Ben biliyom nedenini de, ayıp değil mi güneşin altında kavrulan o zavallı kitabın yapraklarına be güzel ablam ama ya!