Ana içeriğe atla

YİMMİBİR

20. yüzyılı bitiriyor olmak: Bir Jules Verne romanının son sayfalarını okumak.
Ve 21’e ait bir manşet: Paris’te bir tavan arasında Jules Verne’in hiç yayımlanmamış bir romanının elyazmaları bulundu…
20. yüzyılı bitiriyor olmak: Galaksinin anlamsız bir yerinde kendini tüketen yıldızın, yirmi yüzyıl önce saldığı ışığın, yirmi yüzyıl sonra gözlerine değdiğini bilmek. Evrenin bokböcüğü dünyanın içindeki altı milyar küsur hücreden biri olmak ve “Üniversite mezunu, İngilizce, Fransızca, Almanca dillerinden en az birine vakıf, (baylar için) askerlikle ilişiği olmayan, insan ilişkilerinde uyumlu, tuttuğunu koparan, ani sorunlara pratik çözümler üretebilen, tercihen Windows ve Excel kullanabilen yönetici adayları” olmak demek…
20. yüzyılı bitiriyor olmak: Atomu star yapmak ve “Starların özel yaşamı yoktur” ilkesini uygulamak. Aperatif olarak Molotof Kokteylimizi tavsiye ederim. Ara sıcaklarımızdan Hardal Gazı baştan çıkarıcı kokusuyla mükemmeldir. Son olarak Uranyum çekirdeklerimizden çıtlatırsanız dostlarınızın bizi tavsiye etmekte ne kadar haklı olduklarını anlayacaksınız. Tatlı servisimiz 21’de başlayacaktır. Afiyet olsun.
20. yüzyılı bitiriyor: Saraybosna’da 1909’da yapılan çocuk bahçesinin, üç kere patates tarlasına dönüştürüldüğünü öğrenmek. Vietnamlı bir ailenin üç nesil boyu üç ayrı işgalciye karşı ülkesini savunduğunu ve işportacının sattığı kol saatinin “Made in Vietnam” olduğunu bilmek. Baylar şirketimizin Yimmibirinci yüzyıl için geliştirdiği üretim stratejisini açıklamak istiyorum. “Crear uno, dos, tres, muchos Vietnam…”
20. yüzyılı bitiriyor olmak: Rüyamıza giren ak saçlı, aksakallı Alman dedenin verdiği rakamlarla oynadığımız sayısal lotoyu, pos bıyıklı, Gürcü kapıcıya teslim edip, babayı almak demek. Yimmibir’de kapıcılara güvenmemek gerek.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DEVRİM YAPACAADIK DA BİZİ BU İNTERNET BİTİRDİ

bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t

"Makinalaşmak İstiyorum" Şiiri Üzerine

Virgillius'un şu yazısını okuduktan sonra bir cevaba girişip yorum kısmına koyacak oldum. Fekat yorumun limitlerinin almayacağı bir yazıya dönüştüğü için yazacaklarım, buraya almaya uygun görmüş bulunmaktayım efenim. Üstat hazır sen yokken meydanı boş bulup atıp tutayım biraz. “Makinalaşmak İstiyorum” şiiri Nazım Hikmet'in şiirinin gelişme döneminde denediği Fütürist akım dahilindeki bir iki şiirinden birisidir. Fütürist akım İtalya'da Marinetti tarafından başlatılmış daha sonra özellikle Rusya'da faşizme olan açık desteği paranteze alınarak geçmişe dair herşeyi reddeden cesur tavrı öne çıkarılarak Mayakovski ve Hlebnikov tarafından uygulanmıştır. Mayakovski'nin şiirinin bu kadar sert, açık ve kavgacı olmasının sebebi şairin manyak bakan gözleriyle birlikte bu akımdır. Nazım Hikmet'in KUTV'da eğitim görürken okuduğu ve çarpıldığı bu şiir biçimine öykünerek yazdığı bir şiirdir “Makinalaşmak İstiyorum” Biçimsel olarak oldukça özel bir yer tutar Türk şii

Aklıma Takılanlar

Kışın kafelerde, metrolarda filan bir kere bile kitap okuduğunu görmediğim yurdum burcuva kızı neden güneşlenirken kitabına gömülür? Ben biliyom nedenini de, ayıp değil mi güneşin altında kavrulan o zavallı kitabın yapraklarına be güzel ablam ama ya!