Ana içeriğe atla

Erkeg olmak

Yüzkitabı internet sitesinde bir arkadaşım kendin is'ine aynen şunları yazmış "X is trying not to be careless. Women and children can be careless. But not men...".
Bu arkadaşım erkek bir arkadaşım (ben de yazarım ve de Türkçe biliyorum di mi? cümleye bak!) ya da başka bir şekilde söyleyeyim o bir pipili. Pipili olmayanlar ömürleri boyunca pipisiz olanların tacizine uğramışlardır. Pipisiz olanlar hep pipili olmanın hayatı ne kadar kolaylaştırdığını söyleyerek pipili olanları bir suçluluk duygusuna itmişlerdir.
Kadınlara göre dünyanın en zor işi kadın olmaktır. Erkek olmak ise ister erkek egemen olsun ister eşitlikçi olsun bütün toplumlarda hayata bir sıfır önde başlıyor olmak için yeter sebeptir. Bu söylemin altında hep bir kıskançlık, hep bir "biz neler çekiyoruz sizin haberiniz yok"çuluk vardır. (Böyle bir 'çuluk Türkçe'de mevcut değildi ben uydurdum oldu). Kabul ediyorum, kadın olmanın çok kendine has zorlukları var , ama yeter artık be kardeşim!
Bugün dünya nüfusunun aşağı yukarı onda biri, pipilerini kaplayan deriden mahrum yaşamakta. Dişi kişilerle bir sidik yarışına girip "biz sünnet oluyoz, biz askere gidiyoz/ne var biz de dooruyoz!" ucuzluğunda bir mantık yürütmeye gitmek değil niyetim. Ama bir şeyi gözardı etmeyin lütfen. Sünnet sadece dini bir ritüel değildir. Erkekliğe adım atma törenidir aynı zamanda. Erkek acıya dayanıklı olması gerekendir. Vücudundan bir parçayı kesip atmalarına izin vererek erkek olduğunu, onlardan biri olduğunu göstermek zorundadır kurban. "Benim dalımın kabuğunu niye soyuyorsunuz ulan!" diyemez. Erkek, hayatının ilerleyen dönemlerinde bir çok kereler girmek zorunda kalacağı bir dayanıklılık testinden geçer bu törende.
Şimdi dönelim X kardeşimin cümlesine. Careless kelimesinin Türkçe karşılığına bakıyorum. Karşıma çıkan kelimeler: dikkatsiz, bilgisiz, kayıtsız, aldırışsız, savruk, ölçüsüz, ihmalkar... Bir erkek, çocukluğundan itibaren bunların hiçbiri olmamak için eğitilir. Hata yapmamak, uyum sağlamak, sorumlu olmak, dikkatli olmak, koruyucu ve kollayıcı olmak, mücadeleci olmak, güçlü olmak, dayanıklı olmak, zayıflık göstermemek... Erkeğe eklenebilecek daha bir çok koşul şart eki sayabilirim. Erkekler bu şartlara her gün, hayatın her alanında uymak zorundadır ve bu inanın çok kolay değil.
Fantastik hikayelerde kadın kahramanlar bir sabah uyanırlar, erkek olduklarını görürler ve oooh, hayat güllük gülistanlık olur. O öyle olmaz canım işte. Erkek olmanın ağırlığı tahmin ettiğinizden çok daha yorucu, gerici ve yıpratıcı bir ağırlıktır sayın dişi kişiler. Herkes sana bakarken parmaklarının arasındaki bayat kek dilimini döküp saçmadan yemeye benzer. Kek yapmaya değil.
Evli ve çocuklu bu güzel kardeşimin yazının en başında tırnakladığım cümlesi sadece bir tespit değil aynı zamanda bir isyan çığlığı. "Höeeeehhh! Yeter lan! Biraz alan açın nefes alamıyorum laaaan!"
Evli-çocuklu olsun ya da olmasın bütün erkekler hayatlarında bir çok kere bu cümleyi böğürerek söylemek için dayanılmaz bir istek duyarlar içlerinden. Ama söylemezler. Onun yerine "yemek hazır mı hayatım?" derler. Bu efendiliklerindendir unutmayınız.
Kocanız, sevgiliniz, abiniz, babanız ya da kardeşiniz kim olursa olsun, hayatınızdaki erkeklere bir de bu gözle bakınız, onları seviniz, anlayınız. Başka sebeplerle de olsa bu cinsel kimliği taşımak bizim için de en az sizinki kadar zor, inanınız.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DEVRİM YAPACAADIK DA BİZİ BU İNTERNET BİTİRDİ

bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t

"Makinalaşmak İstiyorum" Şiiri Üzerine

Virgillius'un şu yazısını okuduktan sonra bir cevaba girişip yorum kısmına koyacak oldum. Fekat yorumun limitlerinin almayacağı bir yazıya dönüştüğü için yazacaklarım, buraya almaya uygun görmüş bulunmaktayım efenim. Üstat hazır sen yokken meydanı boş bulup atıp tutayım biraz. “Makinalaşmak İstiyorum” şiiri Nazım Hikmet'in şiirinin gelişme döneminde denediği Fütürist akım dahilindeki bir iki şiirinden birisidir. Fütürist akım İtalya'da Marinetti tarafından başlatılmış daha sonra özellikle Rusya'da faşizme olan açık desteği paranteze alınarak geçmişe dair herşeyi reddeden cesur tavrı öne çıkarılarak Mayakovski ve Hlebnikov tarafından uygulanmıştır. Mayakovski'nin şiirinin bu kadar sert, açık ve kavgacı olmasının sebebi şairin manyak bakan gözleriyle birlikte bu akımdır. Nazım Hikmet'in KUTV'da eğitim görürken okuduğu ve çarpıldığı bu şiir biçimine öykünerek yazdığı bir şiirdir “Makinalaşmak İstiyorum” Biçimsel olarak oldukça özel bir yer tutar Türk şii

Aklıma Takılanlar

Kışın kafelerde, metrolarda filan bir kere bile kitap okuduğunu görmediğim yurdum burcuva kızı neden güneşlenirken kitabına gömülür? Ben biliyom nedenini de, ayıp değil mi güneşin altında kavrulan o zavallı kitabın yapraklarına be güzel ablam ama ya!