Kimim ben? Nedir beni diğerlerinden ayıran?
Hayata bir beyin fırtınası olarak bakmak ne kadar gerekli? Bizi niye okutuyorlar bu kadar. Büyük adam olmamız için mi? İyi de tarihin gösterdiği en büyük gerçek şu değil midir? Büyük adamlar acı çeker. Ya da zaten başlangıçtan itibaren çektiği acıdır büyük adamı büyük yapan.
Bizi temelde nihilist yapan şey fiziksel aktiviteden koparılmış olmamız mıdır? Spor salonlarında dıngıldamaktan bahsetmiyorum. (Koşu bandının üstüne çık, bitmeyen bir yolu yürü durmadan, kısır döngü bandında durmadan yürü. Sonra da hayatım niye bu kadar anlamsız diye sor kendi kendine) Ben üretime dayalı fiziksel aktiviteden bahsediyorum. Odun kırmaktan, çapa yapmaktan, dal budamaktan, tavuk kesmekten. Bir şeyi büyütmek, yetiştirmek ya da yoketmek için yapılan, (fit kalmak, zayıflamak, erken yaşta ölmemek gibi insanın kendi gelişiminden başka bir şeyi amaçlayan bir nedene dayalı) fiziksel aktiviteden mahrum kalmak mıdır büyük adam olmanın ödülü. Bu ceza değil mi?
Büyük adam düşünür, her büyük adam yaratıcı düşünemeyebilir. Ama en azından kendisine öğretilen düşünme yollarını takip eder. Mantık yürütür büyük adam, önsezer, fırsatları değerlendirir. Soyutlar. Soyutlama sadece yaptığı işle ilgili değildir. Hayatının her alanına yayılır.
Büyük adam komşusunun on yedi yaşındaki kızını sikmeyi hayal eder. Mastürbasyon da bir çeşit soyutlamadır. Küçük adam komşusunun on yedi yaşındaki kızını kıstırdığı yerde siker. Büyük adam bu edepsiz hayali gerçekleştirmenin sonuçlarını da düşünür. O sonuçların yaratacağı etkiden korkar. Soyutlaya soyutlaya yarattığı (aslında gerçek olduğuna dair ciddi şüphe duyduğu) hayatını mahvetmekten korkar. Küçük adam içgüdülerine uyar, düşünmez, önsezmez, varsaymaz, tek başına yakaladığı gün yapışır komşu kızının apış arasına. Sonunda ölüm bile olabilir ama o kadar uzun boylu düşünmek küçük adamın işi değildir.
Büyük adam sadece kendisinin değil, içinde yaşadığı toplumun, hatta dünyanın gidişine yön verecek bir katkıda bulunabileceğini düşünerek yaşar bütün hayatını. Bu erdem oluşturur büyük adamın DNA’sını. Halbuki düşünceden eyleme geçmek zordur. Küçük adam düşünmez, yapar. Yaptığıyla değiştirir zaten çoktan değişmeye hazır olanı. Devrimleri büyük adamlar kurar. Küçük adamlar yapar. Büyük adamlar her on yılda bir devrim hayalleri kurar ama küçük adamlar olmadan devrim olmaz.
Şimdi burda can sıkıcı soru şu: Büyük adam mı yaşıyor, küçük adam mı?
Hayata bir beyin fırtınası olarak bakmak ne kadar gerekli? Bizi niye okutuyorlar bu kadar. Büyük adam olmamız için mi? İyi de tarihin gösterdiği en büyük gerçek şu değil midir? Büyük adamlar acı çeker. Ya da zaten başlangıçtan itibaren çektiği acıdır büyük adamı büyük yapan.
Bizi temelde nihilist yapan şey fiziksel aktiviteden koparılmış olmamız mıdır? Spor salonlarında dıngıldamaktan bahsetmiyorum. (Koşu bandının üstüne çık, bitmeyen bir yolu yürü durmadan, kısır döngü bandında durmadan yürü. Sonra da hayatım niye bu kadar anlamsız diye sor kendi kendine) Ben üretime dayalı fiziksel aktiviteden bahsediyorum. Odun kırmaktan, çapa yapmaktan, dal budamaktan, tavuk kesmekten. Bir şeyi büyütmek, yetiştirmek ya da yoketmek için yapılan, (fit kalmak, zayıflamak, erken yaşta ölmemek gibi insanın kendi gelişiminden başka bir şeyi amaçlayan bir nedene dayalı) fiziksel aktiviteden mahrum kalmak mıdır büyük adam olmanın ödülü. Bu ceza değil mi?
Büyük adam düşünür, her büyük adam yaratıcı düşünemeyebilir. Ama en azından kendisine öğretilen düşünme yollarını takip eder. Mantık yürütür büyük adam, önsezer, fırsatları değerlendirir. Soyutlar. Soyutlama sadece yaptığı işle ilgili değildir. Hayatının her alanına yayılır.
Büyük adam komşusunun on yedi yaşındaki kızını sikmeyi hayal eder. Mastürbasyon da bir çeşit soyutlamadır. Küçük adam komşusunun on yedi yaşındaki kızını kıstırdığı yerde siker. Büyük adam bu edepsiz hayali gerçekleştirmenin sonuçlarını da düşünür. O sonuçların yaratacağı etkiden korkar. Soyutlaya soyutlaya yarattığı (aslında gerçek olduğuna dair ciddi şüphe duyduğu) hayatını mahvetmekten korkar. Küçük adam içgüdülerine uyar, düşünmez, önsezmez, varsaymaz, tek başına yakaladığı gün yapışır komşu kızının apış arasına. Sonunda ölüm bile olabilir ama o kadar uzun boylu düşünmek küçük adamın işi değildir.
Büyük adam sadece kendisinin değil, içinde yaşadığı toplumun, hatta dünyanın gidişine yön verecek bir katkıda bulunabileceğini düşünerek yaşar bütün hayatını. Bu erdem oluşturur büyük adamın DNA’sını. Halbuki düşünceden eyleme geçmek zordur. Küçük adam düşünmez, yapar. Yaptığıyla değiştirir zaten çoktan değişmeye hazır olanı. Devrimleri büyük adamlar kurar. Küçük adamlar yapar. Büyük adamlar her on yılda bir devrim hayalleri kurar ama küçük adamlar olmadan devrim olmaz.
Şimdi burda can sıkıcı soru şu: Büyük adam mı yaşıyor, küçük adam mı?
Yorumlar