Ana içeriğe atla

Kız Babası Olmak Çok Zor

Hele ki kızışmışsa. Her sokağa çıkışımızda Karabaş denen şerefsizin tacizlerine uğruyorum son iki haftadır. Maya denen gahpe ilk başlarda masum kız ayağıyla Karabaş'la boğuşmaya çalışıyor, Karabaş denen-dediğim Kangal iriliğindeki burnundan başka hiçbir yeri kara olmayan itoğlu it de kızımın arkasına geçip üç puan almaya çalışıyordu. Ben de "Gızııım! Yettim gızııım! Kendini teslim etmeeee!" diyerek elimdeki tasmayı Karabaş'ın gafasına gafasına vurmak suretiyle kendisini olay mahallinden uzak tutmaya çalışıyordum. Başlangıçta sakindim, Karabaş'a medeni iki insan gibi anlaşabileceğimiz, çiçeğini, köpek çikolatasını ve de sahibi olan otoparkçı abilerden birini alıp gelirse belki de kızı verebileceğimi ama bunlar olmadan gerdeğin mümkün olmadığını anlatmaya çalışıyordum. Baktım beni dinlemiyor hayvan, önce bağırmaya, sonra itmeye, sonra da gafasına gafasına vurmaya başladım.

Mayam, güzel kızım herşeyden habersiz kuyruğunu sallarken, son günlerde kuyruğu sallamamaya, bilakis kaldırmaya başladı. Gahpe Maya gözümün önünde Karabaş'a vermeye kalkıyor, ben Karabaş'ı uzaklaştırdıkça onun arkasından gitmeye çalışıyor. Aynı anda Kızım'ı da dolaştırmaya çalıştığım için üç köpeğin kendi aralarında tasmalara dolanmaya, sonra da beni de tasmaya dolamaya başladılar. En son kendimi Maya, Karabaş ve Kızım'a dolanmış bir şekilde bulunca yumruğumu masaya vurdum, Burzum'un solisti gibi böğürerek Karabaş'a bir "Sitireaaa!" çektim, kendimi tasmalardan azad ettikten sonra, boşa gideceğini hesaplayarak bir de Gölden Kalkan Turna tekmesi salladım Karabaş'a ve bilerek ıskaladım. Karabaş en sonunda pabucun pahalı olduğunu, mahalledeki her kızışan dişiyi düdükleyemeyeceğini, en azından benim çatım altında yaşayanları düdükleyemeyeceğini anlayarak on metre uzağa çekildi. Eve gelene kadar bizi o on metre mesefayi koruyarak takip etti, ben apartman kapısını açmak için dikkatimi oraya verince, farketmediğimi sanarak gene sinsice yaklaşmaya kalktı, anında yerde taş aranma moduna geçtim ve "Daş yok mu lan! Daş" diye Burzumca böğürdüm. Pencerelerden birinden uzun saçlı bir oğlan çıkıp headbang yaparak "Yeah!" diye bağırdı. Ben de ona "Sana yeah ulan!" diye karşılık verdim.

Kapıyı açtım, köpekleri eve çıkardım, ayaklarını yıkadıktan sonra Maya'yı odaya çektim. "18 yaşına kadar benim kontrolüm altındasın kızım! 18 yaşını geçtikten sonra kiminle ne bok yersen yersin! Beni ilgilendirmez! Ama bir daha Karabaş'ın 'Ka'sını duymıycam senden!" diyerekten sıkı bir fırça çektim. Kapıyı üstüne kilitledim. Bir hafta boyunca televizyon, internet, köpek bisküvisi yok! Otursun örgü örmeyi öğrensin!

Kız babası olmak ne kadar zor iş be ya!

Yorumlar

No More Virgilius dedi ki…
üç kız çocuk annesi (80, 82, 85 doğumlular) teyzem üç sene kadar önce evine biri erkek biri dişi iki kedi yavrusu almıştı, bunlar biraz palazlanınca da gündüzleri sitenin bahçesine bırakmaya başladı.
dişi olan tabi bir sarmanla hemhal oldu, karnı burnuna geldi kısa zamanda.
"işte şimdi anlıyorum insanlar neden kız çocuk istemiyorlar." vecizesini sarfetti.
Peki ama sen neden aldın abi? erkeği yok muydu bunların? maya olmazdı da mania olurdu biri, öteki de oğlum ya da uşağım. :-)
Gökhan dedi ki…
Bir hatayı bir kere yapana bi şey diyolardı da aynı hatayı iki kere yapana salak mı diyolardı, öyle bi şey vardı. ben işte o ikincisi oluyorum mirim
polente dedi ki…
Maya'nın sahibesi Ekin Hanım değil mi yahu, ver anasına o baksın.
Puffy dedi ki…
Erkek insan bir hafta sevişemedi mi sinir stresten sağa sola saldırır,kapı,çerçeve söker atar,en gaddar kadın bile insafa gelir,bir yardımcı olur yeri geldiğinde.
Sadık dostlarımıza da aynı insaflı anlayışla yaklaşalım derim ben.
Zira köpek ırkı 18'inden sonra,takma dişli huzur evi sakini kıvamına geleceğinden bırakın da en azından ebeveynlerinin gözetiminde dişiliğini yaşasın be kardeşim.Hem biraz sakinleşir de :)
Gökhan dedi ki…
Ne güzel söyledin oni de oniki adet kırma yavruyu sonra ben nereme sokuciim Puffycim? Hayır Karabaş korunmayı bilse sorun yok bırakınız sevişsinler. Ama hayvan öyle bir eğitim de almamış ki.
Puffy dedi ki…
Tanesi 5 liradan alıyorlar pet shop lar.
Bakiim ne yapıo..en güzelini müge alır,55 tl de sana kalır.
Bir karton malbora.
No More Virgilius dedi ki…
puffy, maya kizimizin (!) namusuna bir karton marlboro fiyat bicmis gibi oluyorsun ya boyle bir hesaba girersen :)

amman haa :)
Adsız dedi ki…
Kimse bana güvenmesin, iki tane kedim olmasa bile üste para versen boxer almam, biiirr.

Yavruları pet shop işkencesinde telef olacaklarına anaları, babaları hiç sevişmesin ki Gökhan da zaten bunu düşünmüştür, ikiii.

Köpek aşkım gizli çaçaron Kızım'ı inanılmaz özledim; havalar ısınınca babasının izniyle Kabataş sahilde kendisini yine gezdirme hayalleri içindeyim bir süredir, üüüç.
Gökhan dedi ki…
Polenteciim, keşke o didiğin o kadar kolay olsaydı. Ekin pasif-agresif bir hayat tarzı belirlemiştir kendisine, yapamam demez, yapmaz :) O zaman da Maya'nın eve fersah fersah sıçmasını engellemek gerekiyor, onu da ben yapıyorum işte

Puffy tabi Maya'nın dolaştırıcısının ben olduğumu, sahibinin Ekin olduğunu, bunları duyarsa analık içgüdüleriyle üstüne atlayıp parçalayabileceğini unutmuş bulunuyor.

Öte yandan Müge Fındıklı ahalisi uzun zamandır seni soruyor zaten bana. Gelsin ama illa da rüzgarlı bir günde gelsin diyorlar ;)
Puffy dedi ki…
Virgilius;
Ben 3 ün 5 in marlboro nun peşinde değilim.Maksat maya kızımız kadınlığını yaşasın.Yoksa namus ticareti bana da ters :)

Üstadım;
Ekin bacımın analık içgüdüsü harekete geçse başka ne ister bu yürek.Varsın fedakarlık yapmak bana düşsün,üstüm başım paralansın bu uğurda.

Müge;
Seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli kıvamındaki maya sevginizi de algılamış bulunmaktayım.Birlikte atlayıp zıplayıp nefes nefese kaldığınızı hatırlar gibiyim boxer kızımızla :p
Talisman dedi ki…
Bir dakka şimdi Maya çocuğu olmasın diye hiç sevişemeyecek mi?
Vah yavrum.

Bu blogdaki popüler yayınlar

DEVRİM YAPACAADIK DA BİZİ BU İNTERNET BİTİRDİ

bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t

"Makinalaşmak İstiyorum" Şiiri Üzerine

Virgillius'un şu yazısını okuduktan sonra bir cevaba girişip yorum kısmına koyacak oldum. Fekat yorumun limitlerinin almayacağı bir yazıya dönüştüğü için yazacaklarım, buraya almaya uygun görmüş bulunmaktayım efenim. Üstat hazır sen yokken meydanı boş bulup atıp tutayım biraz. “Makinalaşmak İstiyorum” şiiri Nazım Hikmet'in şiirinin gelişme döneminde denediği Fütürist akım dahilindeki bir iki şiirinden birisidir. Fütürist akım İtalya'da Marinetti tarafından başlatılmış daha sonra özellikle Rusya'da faşizme olan açık desteği paranteze alınarak geçmişe dair herşeyi reddeden cesur tavrı öne çıkarılarak Mayakovski ve Hlebnikov tarafından uygulanmıştır. Mayakovski'nin şiirinin bu kadar sert, açık ve kavgacı olmasının sebebi şairin manyak bakan gözleriyle birlikte bu akımdır. Nazım Hikmet'in KUTV'da eğitim görürken okuduğu ve çarpıldığı bu şiir biçimine öykünerek yazdığı bir şiirdir “Makinalaşmak İstiyorum” Biçimsel olarak oldukça özel bir yer tutar Türk şii

Aklıma Takılanlar

Kışın kafelerde, metrolarda filan bir kere bile kitap okuduğunu görmediğim yurdum burcuva kızı neden güneşlenirken kitabına gömülür? Ben biliyom nedenini de, ayıp değil mi güneşin altında kavrulan o zavallı kitabın yapraklarına be güzel ablam ama ya!