Ana içeriğe atla

Seviş Ey Ehl'i Vatan!

Aşk'ı Memnu'dan sonra Bir Bulut Olsam da "çok ateşli sevişme" cezası almış bulunuyor. Memleketimize milletimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum efenim. Nusaybin'den bir hikaye daha geldi aklıma konuyla ilgili. 50 yaşlarındaki kadın bütün gün evde televizyon izliyor, haliyle filmlerde, dizilerde muhtelif öpüşme sahneleri mevcut. Kocası eve gelince ona çatıyor. "Bunca senelik evliyiz sen beni hiç ağzımdan öpmedin" Adam deliriyor "Git başımdan icat çıkarma! Ağızdan öpmek neymiş!" Kadın ısrar ediyor "Televizyonlarda adamlar karılarını ağızlarından öpüyor, gel de ağzından bir öpeyim seni" Adam daha da deliriyor "Başımıza ne geldiyse bu televizyondan geldi zaten!" diyerek televizyonu camdan aşağı atıyor. End of the hikaye.

Ben de biliyorum bu ülkenin batısıyla doğusu arasında, kıyı şeridiyle karasal bölgesi arasında, kuzeyiyle güneyi arasında çok büyük uçurumlar olduğunu. Ama be kardeşim, "Göte göt demeyeceksek bu ülkede, ne diycez hakim bey!" Birbirini tutkuyla seven iki insanın, onu geçtim, birbirine cinsel çekim duyan iki insanın, onu da geçtim bir erkekten belli bir çıkar elde etmek isteyen bir kadının ya da tam tersinin bu tutkuyu, cinsel çekimi ya da en azından çıkar elde etme yolunu satrançla mı ifade edeceğiz biz yahu! Yatakta oturup elimde sende mi oynasınlar?

Cinsellik, eşcinsellik, esrar kullanımı, ensest, aile içi şiddet ve daha bir sürü tabusu var bu ülkenin. Herkes yapıyor, ama hiç kimse bahsetmiyor... sözde. Büyükşehirlerdeki yetişmiş kadınlar cinsellik konusunun özellikle bokunu çıkarmakta çok mahir. Ama bırakınız yapsınlar, bırakınız konuşsunlar yahu! Bırakınız sevişsinler, sevişmedikleri için Alanya dağlarında tecavüz edilip gömülen Alman Turistlerin haberini okuyoruz. Sevişmedikleri için kadınlarımız her gün sokakta tacize uğruyor. Sevişmedikleri için eşekleri geçtim üç dört yaşındaki hatta daha yaşı bile dolmamış kız ya da oğlan çocuklarına bile göz koyabiliyorlar.

Ondan sonra dizide şu fotoğrafta görülen sevişme yaşandığı zaman "çok ateşli sevişme" cezası alıyor. Eşeklerimizi, köpeklerimizi, turistlerimizi, kızlarımızı, el kadar bebeklerimizi feda ederiz ama "Çocuk ve gençlerin, zihinsel ve ahlaki gelişimini" zedeletmeyiz anasını satıyim!

Ünlü filozof Deniz Baykal'ın da dediği gibi:

"HADİ ORDAN BE! HADİ ORDAN!"

not: Foto Hürriyet'in internet sitesinden alınmıştır.

not 2: 5posta.org Cinsellikle ilgili blog, açık seçik, çekinmeden, sakınmadan.

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Evet, hakikaten her boku var bu ülkenin! Atı- eşeği bırak, damacanayı bile affetmeyen insanları var mesela. Sözde mutaassıp köylerde emmi amcaya, amca yeğene, yeğen geline yaşıyorlar.

Deseler ki "Biz de böyle, gelen gidene takılıyoruz, uçanı ayrı-kaçanı ayrı seviyoruz, var mı ulan?" o bile bir nebze daha ahlaklı ama bir de namuslu geçinmiyorlar mı; bu nasıl iş, bu nasıl riya aklım almıyor.

Diğer ülkeleri bilemeyeceğim ama Türkiye'nin seks profili inanılmaz çarpık.

Bence o Hürriyet'in internet sitesi ise soft-porno'dan hallice fotoğraflarla dolu mesela; Hürriyet'e hiç yakıştıramıyorum derdim, eğer Hürriyet'e itimatım kalmış olsaydı. Ama insan Hürriyet'in sitesi böyleyse Şok Gazetesi'nin sitesi nasıldır acaba düşünmeden edemiyor. (Adult content nedeniyle işten açamadım şimdi.)

Fakat ben şimdi nasıl üzülüyorum sana anlatamam zira geçen sezonun sonunda fırtına koparan Aşk-ı Memnu finali benim dişimin kovuğuna yetmemişti; demek ki bu sene onu da göremeyeceğiz. Cidden ben hala o sahnenin neresi açıktı anlayamıyorum. Hatta şöyle diyeyim; onlar orada gerçekten seviştiler, bir cinsi münasebet gerçekleşti mi, yoksa "heavy petting" tabir edilen naneyi yiyip, üstten biraz hararetli mi oynaştılar? Ben bu noktayı anlayamadım. Sahne eski Türk yazarlarının sevişme, mastürbasyon tabirleri gibiydi mübarek; oldu mu olmadı mı tam anlaşılmıyordu. Lütfen birisi beni aydınlatsın bu konuda. Zihinsel ve ahlaki gelişimi geçtim, geriliyorum ben.

Santraç lafına bayıldım bu arada.

Ay uzun yazdım ama içimi dökesim geldi.
Gökhan dedi ki…
Ne döşenmişin be bacım! :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

DEVRİM YAPACAADIK DA BİZİ BU İNTERNET BİTİRDİ

bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t

"Makinalaşmak İstiyorum" Şiiri Üzerine

Virgillius'un şu yazısını okuduktan sonra bir cevaba girişip yorum kısmına koyacak oldum. Fekat yorumun limitlerinin almayacağı bir yazıya dönüştüğü için yazacaklarım, buraya almaya uygun görmüş bulunmaktayım efenim. Üstat hazır sen yokken meydanı boş bulup atıp tutayım biraz. “Makinalaşmak İstiyorum” şiiri Nazım Hikmet'in şiirinin gelişme döneminde denediği Fütürist akım dahilindeki bir iki şiirinden birisidir. Fütürist akım İtalya'da Marinetti tarafından başlatılmış daha sonra özellikle Rusya'da faşizme olan açık desteği paranteze alınarak geçmişe dair herşeyi reddeden cesur tavrı öne çıkarılarak Mayakovski ve Hlebnikov tarafından uygulanmıştır. Mayakovski'nin şiirinin bu kadar sert, açık ve kavgacı olmasının sebebi şairin manyak bakan gözleriyle birlikte bu akımdır. Nazım Hikmet'in KUTV'da eğitim görürken okuduğu ve çarpıldığı bu şiir biçimine öykünerek yazdığı bir şiirdir “Makinalaşmak İstiyorum” Biçimsel olarak oldukça özel bir yer tutar Türk şii

Aklıma Takılanlar

Kışın kafelerde, metrolarda filan bir kere bile kitap okuduğunu görmediğim yurdum burcuva kızı neden güneşlenirken kitabına gömülür? Ben biliyom nedenini de, ayıp değil mi güneşin altında kavrulan o zavallı kitabın yapraklarına be güzel ablam ama ya!