Ana içeriğe atla

Yüzler

Eski fotoğraflar topluyorum. Eski fotoğrafları kırpıp blog yapıyorum. Fotoğraflara uzun uzun bakıyorum. Kendimi smoke filmindeki gibi hissediyorum. Meditatif etkisi var. Deneyiniz.

http://facesturkey.blogspot.com/

Yorumlar

madame butterfly dedi ki…
http://www.banyolu.com/
Adsız dedi ki…
Gökhan Bey'ciğim,
bu aktiviteniz bana şunu hatırlattı. Şimdi biliyorsunuz ben de eski İstanbul fotoğrafları toplarım. Online bile toplayabilirim, hiç önemli değil. Bu esnada pek çok insan fotoğrafları da görüyorum bittabi.

Bir süre önce özellikle kızlarımızın giyinip-süslenip, enteresan açılardan çekip, Facebook, blog, Msn gibi yerlere koydukları fotoğraflara bakarken şunu düşündüm: Eski insanlar da zamanında giyindiler, süslendiler. Biz bugün onların belki kılığını, kıyafetini, makyajını, tipini, hatta duruşunu falan pek beğenmiyor olabiliriz ama onlar da o günün adabının müsaade ettiği ölçüde havalı ve güzeldiler. Ne oldu? Bugün nerdeler? Hepsi öldü. İşte bugün bu kadar havalı fotoğraf çektirmeden önce insan hatırlamalı ki bir gün kendisi de ölecek. Belki o zaman gelecek nesillerden birilerinin eline geçecek o fotoğraflar da, bugün bizim baktıklarımızın yerini alacak başkalarının ellerinde. Bu sebeple bir süre de aile ve portre fotoğrafları toplamaya başladım. Amacım bu kıstası yaparak, özgüven ve kendini beğenmişlik bombası hanım kızlarımıza yukarıdan 60 derece açılıyla "Memento Mori" demekti. Fakat biliyorsunuz; üşengeç bir insan olmasaydım, sanatçı olmam işten bile değildi.

İşte blogunuzdaki "onlar da o anın hiç bitmeyeceğini düşünüyorlardı ama bitti" şeklindeki notunuzu okuyunca ve alttan başladığım için mezar gezdiğiniz şeklindeki üst ibareyi de şimdi farkedince aklıma son iki senedir mezarlarda dolaşıp çektiğim fotoğraflar geldi ki; biz böyle durumlarda zevcenizle el çırpıp, hemen birbirimize sarılıyoruz. Siz ciddi bir adam olduğunuz için aynı hissiyatla fakat elinizi sıkıyorum.
Gökhan dedi ki…
Çok güzel yazmışınız Müge hanım tepriklerimi sunarım. Madame, sizin adresi de tetkik ettim, hemen linkini yerleştiriyorum faces'a.

Bu blogdaki popüler yayınlar

DEVRİM YAPACAADIK DA BİZİ BU İNTERNET BİTİRDİ

bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t

"Makinalaşmak İstiyorum" Şiiri Üzerine

Virgillius'un şu yazısını okuduktan sonra bir cevaba girişip yorum kısmına koyacak oldum. Fekat yorumun limitlerinin almayacağı bir yazıya dönüştüğü için yazacaklarım, buraya almaya uygun görmüş bulunmaktayım efenim. Üstat hazır sen yokken meydanı boş bulup atıp tutayım biraz. “Makinalaşmak İstiyorum” şiiri Nazım Hikmet'in şiirinin gelişme döneminde denediği Fütürist akım dahilindeki bir iki şiirinden birisidir. Fütürist akım İtalya'da Marinetti tarafından başlatılmış daha sonra özellikle Rusya'da faşizme olan açık desteği paranteze alınarak geçmişe dair herşeyi reddeden cesur tavrı öne çıkarılarak Mayakovski ve Hlebnikov tarafından uygulanmıştır. Mayakovski'nin şiirinin bu kadar sert, açık ve kavgacı olmasının sebebi şairin manyak bakan gözleriyle birlikte bu akımdır. Nazım Hikmet'in KUTV'da eğitim görürken okuduğu ve çarpıldığı bu şiir biçimine öykünerek yazdığı bir şiirdir “Makinalaşmak İstiyorum” Biçimsel olarak oldukça özel bir yer tutar Türk şii

Aklıma Takılanlar

Kışın kafelerde, metrolarda filan bir kere bile kitap okuduğunu görmediğim yurdum burcuva kızı neden güneşlenirken kitabına gömülür? Ben biliyom nedenini de, ayıp değil mi güneşin altında kavrulan o zavallı kitabın yapraklarına be güzel ablam ama ya!