Ana içeriğe atla

Casablanca Musikisi

Bir daha çal Sam. Tekrar çal. Bakma postallarımın parıldayan S.S.liğine. Beyaz smokinimiz vaadı da biz mi giymedik. Benim ruhum Rick be gülüm... Sen yeter ki çal.


Bir daha çal Sam. Tekrar çal. Dünyada onca meyhane, onca bar varken neden benim yüreğim... Onun için çaldın şimdi de benim için çal.


Bir daha çal Sam. Tekrar çal. İnceden bir taksim geç Casablanca makamından. Dünyanın en Arapsız Arap şehridir filmim. Değil mi ki bu filmin yıldızı benim, bana dumanlı bir rebet şarkısı çal.


Bir daha çal Sam. Tekrar çal. Single Barrel Maltla hadım ediyorum damıtamadığım acılarımı. Birlikte bir Paris görmese de gözlerimiz, adamakıllı bir İstanbul yaşamıştık ikimiz. Sen öldükten sonra yazılmış da olsa "One More Cup of Coffe"yi çal.


Bir daha çal Sam. Tekrar çal. Dudağımın son çeyreğinde erimekte sigaram. Humphrey gibi vuracağım başımı masalara. Geceyi emiyor sanki beynim. Galiba sarhoşum. Sakın bana sarhoş muamelesi yapma Sam. Adam gibi çal.


Gidemeyiz Sam, geç olsun. Martılar uyutmuyor ki beni. Bana ne işkembeciden. Ayılmak istediğimi kim söyledi? Otur o pazarlamacı çantası gibi piyanonun başına, döverim. Sen benim kardeşimsin Sam. Bir daha çal.


Beni bu hallere sen düşürdün ulan allahsız, ulan puşt! Ben sana o şarkıyı bir daha çalmayacaksın demedim mi?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DEVRİM YAPACAADIK DA BİZİ BU İNTERNET BİTİRDİ

bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t

"Makinalaşmak İstiyorum" Şiiri Üzerine

Virgillius'un şu yazısını okuduktan sonra bir cevaba girişip yorum kısmına koyacak oldum. Fekat yorumun limitlerinin almayacağı bir yazıya dönüştüğü için yazacaklarım, buraya almaya uygun görmüş bulunmaktayım efenim. Üstat hazır sen yokken meydanı boş bulup atıp tutayım biraz. “Makinalaşmak İstiyorum” şiiri Nazım Hikmet'in şiirinin gelişme döneminde denediği Fütürist akım dahilindeki bir iki şiirinden birisidir. Fütürist akım İtalya'da Marinetti tarafından başlatılmış daha sonra özellikle Rusya'da faşizme olan açık desteği paranteze alınarak geçmişe dair herşeyi reddeden cesur tavrı öne çıkarılarak Mayakovski ve Hlebnikov tarafından uygulanmıştır. Mayakovski'nin şiirinin bu kadar sert, açık ve kavgacı olmasının sebebi şairin manyak bakan gözleriyle birlikte bu akımdır. Nazım Hikmet'in KUTV'da eğitim görürken okuduğu ve çarpıldığı bu şiir biçimine öykünerek yazdığı bir şiirdir “Makinalaşmak İstiyorum” Biçimsel olarak oldukça özel bir yer tutar Türk şii

Aklıma Takılanlar

Kışın kafelerde, metrolarda filan bir kere bile kitap okuduğunu görmediğim yurdum burcuva kızı neden güneşlenirken kitabına gömülür? Ben biliyom nedenini de, ayıp değil mi güneşin altında kavrulan o zavallı kitabın yapraklarına be güzel ablam ama ya!