Ana içeriğe atla

Suskun Bir Soru İşaretiyim Kulağıma Sürekli Dil Atan Bu Oğlancı Şehrin İmla Kılavuzunda

Doğru; farelerinle konuşan bendim. Çünkü yanıp tutuşuyordum iç organlarını görmek için ve dehlizlerinde kemirilen maceraperest iskeletlere derinden benzerdim.

Doğru; hayaletlerine rehberlik eden de bendim. Topkapı Sarayı'ndaki samuray hayaletine çocukluğumun "Şogun"unu anlattım ve Karacaahmet'te köşe bucak kovaladım Neyzen'in mezarını arayan Miles Davis'i. Hiç kimseler bilmez ne faydalı hizmetler verdiğimi, el ayak çekilince Harem'e girmeye çalışan otobüs ölülerini geri gönderdiğimi.

Doğru; eskicilerine on mandal karşılığı mısralar satan bendim ve Osmanlı duvarlarının yağmur deliklerini şiirle tıkayan.

Doğru; "hiçbir yer"inde dolaşmadayken kaybolmamak için her adımda bir parçamı bırakan bendim isimsiz sokaklarına. Belki de işiyordum bilmiyorum. Ve sen steril hıçkırıklara boğuluyordun o sırada, histerik kahkahalar atıyordun belki de... Bilmiyorum.

Doğru; damlarına oturup şifa niyetine ağlayan bendim. Çünkü kanatlanıp çıkınca arşa, aslında İstanbul diye bir şehir olmadığını gördüm.

Bi şey sorucam.

Ne kavimler, ne kabileler metres etti seni de, niye bize karı oldun?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

DEVRİM YAPACAADIK DA BİZİ BU İNTERNET BİTİRDİ

bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t

"Makinalaşmak İstiyorum" Şiiri Üzerine

Virgillius'un şu yazısını okuduktan sonra bir cevaba girişip yorum kısmına koyacak oldum. Fekat yorumun limitlerinin almayacağı bir yazıya dönüştüğü için yazacaklarım, buraya almaya uygun görmüş bulunmaktayım efenim. Üstat hazır sen yokken meydanı boş bulup atıp tutayım biraz. “Makinalaşmak İstiyorum” şiiri Nazım Hikmet'in şiirinin gelişme döneminde denediği Fütürist akım dahilindeki bir iki şiirinden birisidir. Fütürist akım İtalya'da Marinetti tarafından başlatılmış daha sonra özellikle Rusya'da faşizme olan açık desteği paranteze alınarak geçmişe dair herşeyi reddeden cesur tavrı öne çıkarılarak Mayakovski ve Hlebnikov tarafından uygulanmıştır. Mayakovski'nin şiirinin bu kadar sert, açık ve kavgacı olmasının sebebi şairin manyak bakan gözleriyle birlikte bu akımdır. Nazım Hikmet'in KUTV'da eğitim görürken okuduğu ve çarpıldığı bu şiir biçimine öykünerek yazdığı bir şiirdir “Makinalaşmak İstiyorum” Biçimsel olarak oldukça özel bir yer tutar Türk şii

Aklıma Takılanlar

Kışın kafelerde, metrolarda filan bir kere bile kitap okuduğunu görmediğim yurdum burcuva kızı neden güneşlenirken kitabına gömülür? Ben biliyom nedenini de, ayıp değil mi güneşin altında kavrulan o zavallı kitabın yapraklarına be güzel ablam ama ya!