Ana içeriğe atla

Dubai'de bir akvaryum


Ben zıpkın balıkçılığı yapan bir insanım. Fırsat buldukça yaz demem kış demem dalarım suya. Dubai'de böyle bir akvaryuma götürdüler beni. Allah canımı alsın bir saat boyunca ayrılamadım önünden. Ciğercinin önündeki kedi gibi yalandım durdum, salyalarım aktı, gelen geçen turist beni akvaryum delisi sandı. Halbuki içimden "Laaaağn! Laaaaaaağn!" naraları atıyordum. Sonra bir de şu aşağıdaki eşoleşek 10 cm yanımda durup, taşak geçercesine bana bakmasın mı! Kırıyordum camı yemin ederim!

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Olm yoksa Atlantis the Palm'daki The Lost Chambers'a mı götürdüler seni? Hiii...
Gökhan dedi ki…
Haa evet. orası burası sanırım :) Ama içine girmedim, dışardan da görülebiliyor dediler, beleş seyrettim :)
Adsız dedi ki…
Hay şanslı pizivenk!
Gökhan Bey, Gökhan Bey! İnsan The Lost Chambers'a gidip de "orası-burası SANIRIM" demezzzz! Otelin içinde Aquaventure diye bir yerleri daha var; Ziggurat yapmışlar, 61 metre uzunluğunda 27 metre yüksekliğinde Leap of Faith diye bir kaydırakları var. Ayrıca Zigguratın altındaki şeffaf tünellerde köpekbalıklarıyla kaydığın ve sonunda köpekbalıklarının sana kaydığı bir lagün var.
Şimdi The Lost Chambers ve Aquaventure Combo fiyatına da baktım; 105 TL.
Gökhan hatırlat, seni görünce bi paralıycam.
Gökhan dedi ki…
Ne biliyim kızım ben. Akvaryum var görmek ister misin dediler. Çocukluğumda fuardaki hayvanat bahçesinde vardı üç beş tane sıralanmış akvaryum öyle bi şey sandıydım. Bi dahakine kayarım o leap of faith'ten artık :P
polente dedi ki…
Efenim bir de Cancun Meksika da bir alışveriş merkezi içinde bir akvaryum var. Orada insan irisi köpek balıkları yaşamakta kendilerini camdan izleyebileceğiniz gibi parası mukabilinde yanlarına da sokulabiliyorsunuz. kafes gibi bir şeyin içine koyuyolar adamı sonra da bir asansörle akvaryumun içine iniliyor orada hayavanatı ister besleyin ister bakın ellemeden bittabi. Üstelik adamlar bu balıkçıkları bir sezon sonunda tekrar okyanusa geri bırakıyorlar, sezonluk köpekbalığı.
Gökhan dedi ki…
e güzelmiş :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

DEVRİM YAPACAADIK DA BİZİ BU İNTERNET BİTİRDİ

bu foto sadece erkek veya lezbiyen veya biseksüel okuyucunun dikkatini yazıya çekmek için konmuştur. Görsel meta tüketimi de insanda "çünkü ben buna değerim!" duygusu yaratıyor. "Koçum benim! Bunların hepsi sana vermek istiyor! Bak nasıl da sıraya girmişler" Son bir kaç gündür tuvalet kitabım Fransa'da 68'de neler olduğunu anlatan, unuttuğum adı da bu minvalde bir şey olan bir kitap. Ondan önce de Vietnam Savaşı'nı okuyordum. Benim için sanıyorum tuvalet aynı zamanda bir okuma mabedi haline gelmiş durumda. Tuvalet dışında okuyamıyorum. İşteki tuvalette ayrı kitap evdekinde ayrı kitap okuyorum. İşteki tercihlerim genelde kafa dağlamayan Amerikan romanları. Bir yandan Gore Vidal'in Düello'sunu bir yandan da Mario Puzo'nun Omerta'sını okuyorum işte. Evde ise genelde araştırma kitaplarından daha fazlasını almıyor kafam. Bazen sırf kitap okumak için çişim olduğu halde takılıyorum tuvalette. Evet manyağım belki, ama sanırım dış dünyanın t

"Makinalaşmak İstiyorum" Şiiri Üzerine

Virgillius'un şu yazısını okuduktan sonra bir cevaba girişip yorum kısmına koyacak oldum. Fekat yorumun limitlerinin almayacağı bir yazıya dönüştüğü için yazacaklarım, buraya almaya uygun görmüş bulunmaktayım efenim. Üstat hazır sen yokken meydanı boş bulup atıp tutayım biraz. “Makinalaşmak İstiyorum” şiiri Nazım Hikmet'in şiirinin gelişme döneminde denediği Fütürist akım dahilindeki bir iki şiirinden birisidir. Fütürist akım İtalya'da Marinetti tarafından başlatılmış daha sonra özellikle Rusya'da faşizme olan açık desteği paranteze alınarak geçmişe dair herşeyi reddeden cesur tavrı öne çıkarılarak Mayakovski ve Hlebnikov tarafından uygulanmıştır. Mayakovski'nin şiirinin bu kadar sert, açık ve kavgacı olmasının sebebi şairin manyak bakan gözleriyle birlikte bu akımdır. Nazım Hikmet'in KUTV'da eğitim görürken okuduğu ve çarpıldığı bu şiir biçimine öykünerek yazdığı bir şiirdir “Makinalaşmak İstiyorum” Biçimsel olarak oldukça özel bir yer tutar Türk şii

Aklıma Takılanlar

Kışın kafelerde, metrolarda filan bir kere bile kitap okuduğunu görmediğim yurdum burcuva kızı neden güneşlenirken kitabına gömülür? Ben biliyom nedenini de, ayıp değil mi güneşin altında kavrulan o zavallı kitabın yapraklarına be güzel ablam ama ya!